Banka ve Şirketlerden, BORÇ KISKACI

Bankaların tahsil edemediği borçlarını Varlık Yönetimi Şirketleri’ne devretmesi büyük mağduriyetlere yol açıyor. Şirketlerin uygulamaları yasal olsa da büyük bir zulme kapı aralıyor. Kimi yerde haciz, kimi yerlerde mafyatik uygulamalara varacak yöntemlerin uygulanması borçluları içinden çıkılmaz durumlara sürüklüyor. Banka ve şirketlerin borç kıskacındaki vatandaşlar, mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor.

Ekleme: 01.06.2020 04:24:10 / Güncelleme: 01.06.2020 04:54:47 / manşetler
Destek için 

DOĞRUHABER / ENES DURMAZ

Varlık Yönetimi Şirketleri’nin bankaların tahsil edemediği borçları alma yöntemi bu kadar da olmaz dedirtiyor. Bankaların vatandaştaki 100 TL’lik borcunu bankadan 10-20 TL gibi çok cüzi bir fiyata alan bu şirketler bunu tahsil etmek için çoğu zaman haciz yöntemine başvuruyor. Kimi yerlerde mafyatik uygulamaların görüldüğü bu uygulamalar sonucunda haczedilen mallar değerinin çok altında alınarak borcunu ödeyemeyen vatandaşlar fazlasıyla mağdur ediliyor. Borcu şirketlere devreden bankalar kazanıyor, şirketler kazanıyor bunun karşısında borçlu vatandaş 100 TL’lik borcunu kimi zaman 150 TL’ye varan miktarlarda geri ödemek zorunda bırakılıyor. Banka ve şirketlerin borç kıskacında kalan vatandaş ise elindekinin haczedilmesiyle ortada kalakalıyor. Konuyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Mali ve İdari İşlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hamdullah Tasalı, “Yetkililer bu yanlıştan bir an önce dönmeli, yasal düzenlemeyi yaklaşık 4,5 milyon borçlu lehinde revize etmelidir. Yasal düzenleme bu haliyle sadece iki elin parmakları sayısınca yerli ve yabancı varlık yönetim şirketleri sahiplerine yaramaktadır. 4,5 milyon borçlu insan, aileleriyle birlikte düşünülürse bu Türkiye nüfusunun %12’sine tekabül eder. Kamu vicdanı yasanın revize edilmesiyle rahatlatılmalıdır.” Şeklinde konuştu.

“BU YÖNETMELİK YASAL OLABİLİR ANCAK ADİL DEĞİLDİR”

Uygulamanın çoğu zaman zulme dönüştüğüne dikkat çeken Tasalı, “Yaşadığımız modern zamanların en temel sorunları hiç şüphesiz sosyo-politik, iktisadi ve kültürel eşitsizlikler ve adaletsizliklerdir. Özellikle bugün hem yerel hem ulusal hem de küresel boyutlarda var olan eşitsizlik ve adaletsizliklerin çoğu çıkarılan yasalardan beslenmektedir. Bu ise tam bir zulümdür. Evet, bir ülkede zulüm yasalardan güç alıyorsa orada ölmek, yaşamaktan evladır. Ne yazık ki ülkemizde de birçok yasal mevzuat ve yönetmelikler adalet ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Tıpkı 5411 sayılı kanunun 143 ve 93 maddeleri gibi… Bu yönetmelik yasal olabilir ancak adil değildir.” dedi.

BORÇLULARIN ÇİLESİ KATMERLEŞEREK DEVAM EDİYOR

Bankaların alamadığı borcu şirketlere devretmesinin borçluların çilesini daha da arttırdığına dikkat çeken Tasalı, “Bankalar, kimi zaman faizle, kimi zaman da faizsiz mevduat toplayarak, kredi adı altında ihtiyacı olan iş adamlarına belli faiz oranları ile borç olarak veriyor. Yerel ve küresel kapitalist sermaye sahiplerinin mal ve finans piyasalarında yaptıkları spekülasyon ve manipülasyonlar neticesinde faizle kredi alıp iş yapan esnafların ve vatandaşların ticari iş ve ödeme dengelerini bozuyor. Faizli borçlar katlanmakta, hatta faizin faizi(birleşik faiz) alınmaktadır. Biriken borçlar ödenemeyince alacaklı banklar icra takipleri neticesinde(mahkeme masrafları, avukat ücreti, posta ve matbu evrak ücretleri vs.) borçluların sosyo-iktisadi ve psikolojik hayatları mahvoluyor. İşte bankalar çıkarılan bu yönetmelikle, 2 veya 3 yıl içinde tahsil edemedikleri alacaklarının % 80 ile 90’nında vazgeçip bu şirketlere ihale ile satmaktadır. Borçlular bu kez bu şirketlerin(varlık yönetim şirketleri) havale ediliyor. Yasa ile alacaklılar ve tahsildarlar değişiyor ve borçluların çilesi ise katmerleşerek devam ediyor.” şeklinde konuştu.

4,5 MİLYON KİŞİ BANKALARA BORÇLU, 3.5 MİLYON KİŞİ DE YASAL TAKİPTE

Milyonlarca insanın bankalara borçlu olduğunu ve bunların hepsinin potansiyel Varlık Yönetimi Şirketleri’nin mağduru olduğuna dikkat çeken Tasalı, “2019 yılı sonu itibariyle yaklaşık 4,5 milyon kişi bankalara borçlu. 3 milyon kişi kredi borcundan dolayı yasal takibe alınmış. Bankalar şimdiye kadar 1,5 milyon müşteriden yasal takipteki alacaklarını varlık yönetim şirketlerine satmışlar. 2019 yılında 7 banka toplam 6.808,9 milyar TL değerindeki kredi alacaklarını (yaklaşık %4 gibi çok düşük bir meblağ karşılığında) 273 milyon liraya Varlık Yönetim Şirketlerine/Modern Mültezimlere ihale usulüyle sattılar. 3 Banka ise satışlarının miktarını açıklamamış. Örneğin, bankalar, 100 liralık alacağını 4 veya 5 liraya bu şirketlere satıyorlar. Bankalar 2020 yılının ilk 3 ayı itibariyle 28,7 milyar lira tutarında alacaklarını Varlık Yönetim Şirketlerine satmış.” diye konuştu.

ŞİRKETLERE DEVREDİLEN BORÇLAR AYNI KOLAYLIKLA VATANDAŞA YANSITILABİLİR

Bankaların borçlarının yüzde 90’ından vazgeçerek şirketlere devretmek yerine bu kolaylığı vatandaşa göstermesi gerektiğinin altını çizen Tasalı, şöyle konuştu; Şimdi soruyoruz? Bu yasal düzenleme ile bankalar (çoğu faiz olan alacaklarının %80-90’ından vazgeçmek suretiyle ki şirketlere zaten bu oranlarda satış yapılmaktadır.), borçluları çağırıp aynı koşullarda ihale/ teklifini kendilerine yapması daha adil ve makul değil mi? ‘Bakınız biz bu alacaklarımızı tahsil edemiyoruz, bunları şu koşullarda ihale edeceğiz, siz bu koşullarda ödeme yapacaksanız sizlere verelim’ demesi daha doğru ve adil olmaz mı? Öncelik onların hakkı değil mi? Böyle olması gerekmiyor mu?  Bunca formalite ve aracılara ne gerek var? Vatandaşlardan bu hakkı neden esirgiyorsunuz? Zulmü yasalarla niçin koruyorsunuz?”

YETKİLİLER BU YANLIŞTAN BİR AN ÖNCE DÖNMELİ, YASAL DÜZENLEMEYİ BORÇLU LEHİNDE REVİZE ETMELİDİR

Tasalı, “Çağrımızı Rabbimizin şu ilahi emri gereği tekrardan hatırlatıyoruz; ‘Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden arta kalanı bırakın.’ (Bakara Suresi, 278. ayet) İşte bize, size ve herkese mutlak çözüm: Anaparanı al, faizi bırak! Bunu yapmak çok mu zor? Hayır. Bizce olması gereken en doğrusu budur! Bu sebeple ilgili yasanın bu şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir. Aksi halde şirketlerin baskılarına dayanamayan borçlular, bankalar tarafından cazip ödeme seçenekleri ile ‘borç kapatma kredisi’ adı altında veya başkaca kişilere başvurarak yeni bir borçlanmaya gideceklerdir. Dolayısıyla bu yasal düzenleme bu haliyle -bırakınız sadra şifa olmayı, bilakis- büyük ve altından kalkılamaz müzmin sorunlara neden olacaktır. Yetkililer bu yanlıştan bir an önce dönmeli, yasal düzenlemeyi yaklaşık 4,5 milyon borçlu lehinde revize etmelidir. Yasal düzenleme bu haliyle sadece iki elin parmakları sayısınca yerli ve yabancı varlık yönetim şirketleri sahiplerine yaramaktadır. 4,5 milyon borçlu insan, aileleriyle birlikte düşünülürse bu Türkiye nüfusunun %12’sine tekabül eder. Kamu vicdanı yasanın revize edilmesiyle rahatlatılmalıdır.” İfadelerini kullandı.