Bir Direniş Önderi; Abdulkadir Cezairi ?

6 Eylül 1808’de Batı Cezayir’de Muasker şehri civarındaki bir zâviyede doğdu. Babası Muhyiddin Kādirî şeyhlerindendi. Çocukluğunda ve gençliğinde dini eğitimin yanı sıra silâh kullanmayı ve ata binmeyi de öğrendi.

Ekleme: 27.05.2020 14:46:04 / Güncelleme: 27.05.2020 14:46:04 / Araştırma
Destek için 

1827’de babasıyla birlikte Mekke’ye giderek hacı oldu. Yurda dönüşünden kısa bir süre sonra, 1830 Temmuzunda Fransızlar Cezayir’i işgal ettiler ve ülkedeki üç yüz yıllık Türk idaresine son verdiler. Yerli Arap ve Berberî kabileleri, yabancı hâkimiyetine karşı koymak maksadıyla Şeyh Muhyiddin’i sultan ilân etmek istediler; fakat o yaşlılığını ileri sürdü ve bu vazifeden oğlu lehine feragat etti.

Fransızlara karşı mücadele
Abdülkādir, Fas sultanının hükümdarlık hakkını tanıyarak, 22 Kasım 1832’de “emîrü’l-mü’minîn” unvanını aldı. Fas Sultanı Abdurrahman’ın halifesi sıfatıyla Fransızlara ve onlarla iş birliğinde bulunanlara karşı mücadeleye başladı. Kahramanlığı ve zekâsı sayesinde yerli kabileleri etrafına topladı, nüfuzunu Batı ve Orta Cezayir’e kadar genişletti. Büyük Sahra’nın bazı şeyhleri de ona tâbi oldular. Ocak 1831’de Fransız işgaline geçen Vehrân’daki (Oran) kumandan Bugeaud ile 30 Mayıs 1837’de Tafna Antlaşması’nı imzalaması, onu memleketin üçte ikisine hâkim kıldı.

Daha önce Muasker’de olan idare merkezini Tagdempt’e naklettikten sonra, İslâm esaslarına dayalı bir devlet kurmak için faaliyet gösterdi. Türkler zamanında birtakım mükellefiyetler karşılığında vergiden muaf tutulan Mehâzin kabilelerinin imtiyazlarını kaldırdı ve herkesten zekât topladı. Fas yoluyla İngiltere’den sağladığı top ve tüfeklerle düzenli bir ordu kurdu. Bu arada Fransızlar doğuda Osmanlı tâbiiyetini sürdüren ve kendilerine karşı direnen Ahmed Bey’i yenerek 1837 Ekiminde Kostantîne şehrini zaptettiler. 1839 sonbaharında da Kabîliye bölgesine kadar genişlettiği nüfuzunu sınırlandırmak için Abdülkādir’le görüşmek istediler. Red cevabı alınca da kuvvet göndererek Cezayir’i Kostantîne’ye bağlayan Bîbân Geçidi’ni ele geçirdiler.

Buna karşı, 19 Kasımda “cihâd-ı mukaddes” ilân eden Abdülkādir, küçük fakat hareket kabiliyeti yüksek birliklerini Fransızlar üzerine sevketti. Ancak, 1840 Aralığında Cezayir umumi valiliğine tayin edilen Bugeaud, sayısı artırılmış kuvvetlerini hasmının harp taktiğine uygun şekilde hazırladıktan sonra Abdülkādir ile savaşa girişti. Fransızlar Tagdempt, Muasker ve Tilimsân şehirlerini işgal ettiler. 16 Mayıs 1843’te emîrin seyyar ordugâhını bile bastılar.

Esir düşmesi ve ölümü
Abdülkādir Fas’a sığınmak zorunda kaldı. Peşini bırakmayan Bugeaud, 1844 Ağustosunda Isly’de Fas ordusunu yendi; 1844 Ekiminde imzalanan Tanca Antlaşması’yla Fas Sultanı Abdurrahman b. Hişâm’ı, Abdülkādir’i desteklemekten vazgeçirdi.

Bunun üzerine emîr Cezayir topraklarına döndü ve bir Fransız birliğini 1845 Ekiminde Şîdî-Brâhîm’de bozguna uğrattıysa da, gittikçe artan Fransız baskısı karşısında yerli kabilelerin kendisinden uzaklaştıklarını gördü. 1846 yazında çaresizlik içinde tekrar Fas’a sığındı. Sultanın kuvvetlerinin yenilmesi üzerine, 23 Aralık 1847’de Fransızlar’a teslim oldu. İskenderiye veya Akkâ’ya götürüleceğine dair verilen söze rağmen Fransa’da beş yıl esir olarak kaldı. 1852 Ekiminde serbest bırakılınca Osmanlı ülkesine giderek önce Bursa’da, 1855’ten itibaren de Şam’da oturdu. Siyasetle ilgisini kesmiş olduğundan vaktini ibadet ve ilimle geçirdi.

26 Mayıs 1883’te Şam’da vefat etti.

Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi