ANKARA (AA)
Beyaz Saray'ın ABD Kongresine yolladığı 20 sayfalık strateji belgesinde, Çin'in ekonomi, uluslararası güvenlik ve siyasette izlediği çizginin, Amerikan çıkarlarına ve değerlerine aykırı olduğu belirtildi.
Çin'in yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında dünyayı zamanında uyarmamasının ve başlarda salgının ciddiyetini gizleme çabasının, Pekin yönetiminin şeffaflıktan uzak tutumunu gösterdiği savunulan raporda, ABD'in, Çin ile diplomatik ilişkileri başlatmasından bu yana 40 yıldır attığı olumlu adımlardan sonuç alamadığı vurgulandı.
Raporda, ABD'nin son 20 yılda iç pazarını Çin mallarına açarak, Çin'e daha fazla yatırım yaparak ve Amerikan teknolojisine erişim sağlayarak ülkenin liberalleşmesine katkı sağlamayı umduğunu ancak bugünkü Çin yönetiminin 1989'da Tiananmen Meydanı'ndaki protestoları bastıran yönetimden daha otoriter bir çizgide olduğu yorumu yapıldı.
Çin ile diplomatik ilişkilerin 1979'da Richard Nixon yönetiminin attığı adımlarla yeniden kurulduğu ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin ülkeyi Birleşmiş Milletlerde temsil eder hale geldiğinin hatırladığı raporda, "Geçen 40 yılın ardından, bu yaklaşımımızla, Çin Komünist Partisinin ülkedeki siyasi ve ekonomik reformların kapsamını sınırlandırma iradesini azımsadığımızı anlıyoruz. Son 20 yılda reformların yavaşladığını, durdurulduğunu ve geriye çevrildiğini gördük." ifadeleri yer aldı.
Raporda Çin yönetiminin silahlanma, siber casusluk ve yayılmacı ekonomik faaliyetleriyle uluslararası düzeni tehdit ettiği ileri sürüldü.
Pekin yönetiminin, eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde, devlet güdümündeki siber casusluk ve endüstriyel mülkiyet hırsızlığı gibi faaliyetlerine son vermeyi taahhüt ettiğinin anımsatıldığı raporda, aynı taahhüdün Trump yönetiminin ilk iki yılında yinelenmesine rağmen 2018'de ABD ve diğer ülkelerde Çinli bilgisayar korsanlarının fikri mülkiyet ve ticaret bilgilerini çalmaya yönelik girişimlerine tanık olunduğu kaydedildi.
Raporda, Devlet Başkanı Şi Cinping liderliğindeki yönetimin, ülkede muhalefeti bastırmaya yöneldiği, bloggerlerin, aktivistlerin ve avukatların haksızca yargılandığı, sansürün ve devlet kontrolünün yalnızca medya üzerinde değil, üniversiteler, işletmeler ve sivil toplum örgütleri üzerinde de katı şekilde uygulandığı, şahıslar ve kurumların elektronik takip altına alındığı, muhalif görülenlerin keyfi tutuklama, işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığı değerlendirmesine yer verildi.