Yaklaşık 40 yıldır her Ramazan ayının son cuması “Dünya Kudüs Günü” olarak kutlanmakta ve bugünde çeşitli etkinlikler yapılmakta. Bu yıl ise Çin’de başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirus (Covid-19) salgını nedeniyle kitlesel etkinlikler yapılamıyor.
“Dünya Kudüs Günü” münasebetiyle İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Minber-i Aksa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Cahit Dinç, Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Kır ve Mirasımız Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci, Filistin’in başkenti Kudüs ile Mescid-i Aksa’nın özgür olabilmesi için Müslümanların birlik olması gerektiğini ifade ettiler.
“Kudüs, Müslümanların hem ilk kıblesi hem de üçüncü kutsal mabedidir”
Minber-i Aksa Derneği (Minbar al-Aqsa Association) Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Cahit Dinç, “Kudüs, Müslümanların hem ilk kıblesi olması hem de üçüncü kutsal mabedi olması vesilesiyle çok önemlidir. Kudüs, miracın kavşak noktasıdır. Miraç da Kudüs’ten gökyüzüne olan yolculuktur. Dolayısıyla bu yolculuğun en önemli kavşak noktasıdır. Kudüs, Peygamber Efendimizin Âdem aleyhisselamdan kendisine kadar olan bütün peygamberlere imamlık ettiği ve onlara namaz kıldırdığı mübarek şehrimizdir. Müslümanlar açısından önemini anlatmak için birçok ayeti kerime ve hadis-i şerifi sayabiliriz. Ancak sadece İsra ve Miraç olayının birleştiği nokta olması bile Müslümanlar açısından yeterli bir sebeptir.” dedi.
“Kudüs Müslümanların genç ve diri kalabilmesi için daima bir vesile olmuş”
Dinç, “Bu konuya biraz da şöyle bakmak lazımdır. Cenab-ı Allah (celle celaluhu) Mirac olayını Peygamber Efendimizin evinden direk olarak gerçekleştirebilirdi. Cenab-ı Allah’ın buna gücü ve kudreti yeterdi. Ancak Cenab-ı Allah, kulunu (Peygamber Efendimizi) Mescid-i Aksa’dan göklere yükselterek yanına aldı. Burada da bizim için ciddi bir mesaj söz konusudur. Bu sebepten dolayı Mescid-i Aksa Müslümanlar için tarih boyunca sürekli bir imtihan vesilesi olmuştur. Kudüs birçok defa işgal edilmiş tekrar Müslümanlar tarafından fetih edilmiş mübarek bir beldemizdir. Kudüs Müslümanların adeta genç ve diri kalabilmesi için daima bir vesile olmuş. Cihat ibadetinin bir imtihan merkezi olmuş. Çünkü cihat demek sadece savaşmak demek değil, cihat demek uyanık olmak ve bir arada olmak demektir. Müslümanların birliği demektir.” ifadelerini kullandı.
“Cenab-ı Allah bizleri Kudüs ile imtihan ediyor”
İşgalci siyonist rejimin ömrünün çok kalmadığını aktaran Dinç, şunları söyledi:
“Benim şahsi kanaatim işgalci siyonist rejimin çok fazla bir ömrünün kalmadığıdır. Cenab-ı Allah bizleri Kudüs ile imtihan ediyor. Biz dünyadaki 2 milyar insan olarak farklılıklarımızı bir kenara koyup acaba Kudüs ve Mescid-i Aksa için bir araya gelip tek vücut ve tek yumruk olabiliyor muyuz? Cenab-ı Allah bunu görmek istiyor. Biz bunu başardığımız zaman Allah’ın izniyle Kudüs kendiliğinden fetih olunacaktır.”
“Kudüs barışa ve özgürlüğe kavuştuğu zaman bütün insanlık özgürlüğe kavuşacaktır”
Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Kır ise “Kudüs, bütün tevhid dinlerinin ortaya çıktığı, Hazreti Adem’den Hazreti Peygambere kadar birçok peygamberin doğup büyüdüğü veya hayatının bir bölümünü burada geçirdiği, meliklerin, sultanların ve büyük alimlerin topraklarında izlerinin kaldığı, taşlarına isimlerinin yazıldığı ve Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim'de çevresini mübarek kıldığı bir beldedir. Bu vesileyle bütün semavi dinler tarafından bu bölgeye çok büyük önem atfedilmiştir. Ancak siyonist Yahudilerin mübarek beldeyi başka amaçla kullanmaları, kendi inançlarına göre bu bölgenin kendilerine vaat edildiğini sanmaları ve bunu gerçekleştirmek için bütün her şeyi kendilerine mubah saymaları münasebetiyle 100 yılı aşkın süreden beri bu bölge maalesef kana bulanmıştır. Özellikle Osmanlı bu bölgeyi terk ettikten sonra 15 bin Filistinli katledilmiş, 767 köy haritadan silinmiş ve 800 bin Filistinli kendi topraklarından dışarıya sürülmüştür. Bugün halen 6 milyon Filistinli mülteci kardeşlerimiz kendi topraklarının içine girmenin hayali içerisinde yaşamaktadırlar. Onun için Kudüs sadece Müslümanlar için değil bütün insanlık için çok önemli bir merkezdir. Kudüs barışa ve özgürlüğe kavuştuğu zaman bütün insanlık özgürlüğe kavuşacaktır.” diye konuştu.
“Kudüs ve Mescid-i Aksa ümmetin meselesidir”
Kudüs'ün tüm ümmetin meselesi olduğunun altını çizen Kır, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Kudüs, sadece Filistinlilere ait bir bölge veya Araplara ait bir mesele değildir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, ümmetin meselesidir. Bugün bir buçuk milyarlık İslam aleminin 8 buçuk milyon siyonistin işgallerine ve katliamlarına karşı bir duruş sergileyememesi Müslümanların tek bir ümmet olamamasının göstergesidir. Bunun için bütün Müslümanlar birbirleriyle uğraşmayı bırakıp İslam kardeşliğine sarılarak birlik ve beraberlik içerisinde Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmalıdırlar. Bu vesile ile Müslümanları Kudüs bilinci ile birleşmeye çağırıyorum.”
“Müslümanlar Kudüs’e hâkim olduklarında dünyanın gücü Müslümanların elindeydi”
Mirasımız Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci ise “Kudüs ve Mescid-i Aksa tarih boyunca dünyanın güç merkezi olmuştur. Müslümanlar Kudüs’e hâkim olduklarında dünyanın gücü Müslümanların elindeydi. Biz ne zaman Kudüs’ü kaybettik, kim tarafından işgal edilmişse dünyanın gücü onların elindeydi. Ayrıca Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) miraca Mescid-i Aksa’dan yükseldi. Dolayısıyla hem Allah’a giden yol Mescid-i Aksa’dan gidecektir. Hem de Müslümanların dünyaya hâkim olmasının yolu Kudüs’ten geçmektedir. İnşallah bu dönemde Mescid-i Aksa Müslümanların hakimiyeti altına girecek ve biz Allah’ın izniyle bu sürecin içinde hep beraber olacağız. İşgalci Siyonist rejim Kudüs’ten defolacak ve Mescid-i Aksa içerisinde özgür bir şekilde bütün dünya Müslümanlarıyla beraber namaz kılacağız.” dedi.
“Mescid-i Aksa için devletlerin, alimlerin ve fertlerin harekete geçmesi gerekiyor”
Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne kavuşması için bazı şartların yerine gelmesi gerektiğini ifade eden Demirci, “Mescid-i Aksa için devletlerin, alimlerin ve Müslüman fertlerin harekete geçmesi gerekiyor. Bu üçlü beraber yürürse Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşur. Sivil toplum kuruluşları bunun gereğini yerine getirirlerse bu sefer liderler ve devletler bunun gereğini yerine getirmek için harekete geçerler. Eğer sesimizi bu şekilde yükseltebilirsek alimlerimiz de destek verirlerse bu defa sivil toplum kuruluşları da harekete geçecekler. Sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte harekete geçtiğimizde elbette ki üstümüzdeki liderlerimiz ve bütün Müslüman devletlerin liderleri harekete geçmek zorunda kalacaklardır. Bundan sonra Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne kavuşması için sadece bir adım kalmış olacak. Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim'de Yahudilerin ne kadar korkak olduklarını ve Müslümanlardan ne kadar çekindiklerini bize anlatmıştır. Dolayısıyla bizim oraya sadece hareket etmemiz bile Mescid-i Aksa’nın işgalden kurtuluşuna vesile olacaktır.” diyerek konuşmasını sonlandırdı. (İLKHA)