Basın kartları neden verilmiyor?

Basın Kartı Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ve yenilenme süreci birçok gazetecinin mağduriyet yaşamasına yol açarken, bazılarının kartlarının iptal edilmesi, bazılarının ise aylardır kartlarının verilmemesine bir anlam verilemiyor.

Ekleme: 18.05.2020 11:05:07 / Güncelleme: 18.05.2020 11:14:15 / Güncel
Destek için 

Eskiden sarı, şimdilerde ise turkuaz olan basın kartları, basın toplantılarına ve görüşmelere giderken gazeteciler için büyük önem arz ediyor. Yıllardır bu mesleği icra eden gazeteciler, İletişim Başkanlığına soruyor; "Basın kartları neden verilmiyor?"

Gazetecilik açısından önemli olan basın kartlarının sudan sebeplerle iptal edilmesi ya da verilmemesi gazetecilerin çalışmasını güçleştiriyor. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün yetkilerinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına devredilmesi ve yeni basın kartı yönetmenliğinin çıkarılmasıyla birlikte yıllardır bu mesleği icra eden gazetecilerin basın kartlarının iptal edilmesine, başvurularının ret edilmesine veya yenileme yapılmaması gibi mağduriyetlere neden oldu. Gazeteciler Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına soruyor; "Basın kartları neden verilmiyor?"

Gazeteciler için basın kartının önemi büyük

Gazetecilik mesleği halk adına denetleme yetkisi sunar. Yasama, yürütme ve yargı erkleri gazeteciler tarafından denetlenir ve kamuoyunun menfaatleri gözetilerek haberleştirilir. Bu görevi hakkıyla yerine getiren gazetecilere bazı imtiyazlar tanınır ve kamuoyunu doğru bilgilendirmesi amaçlanır. Bu imtiyazlardan faydalanan gazeteciler ise eskiden sarı basın kartı denilen ancak şimdilerde turkuaz olan basın kartları ile bir hüviyete kavuşurlar. Ancak basın kartını almak için meslekte geçirilen süre, yaptığınız haberler ve eğitim durumunuzla ilgili şartlar bulunur. Bu şartları yerine getirdiğiniz zaman meslek hayatınızı kolaylaştıran, kamuoyunu bilgilendirirken belli bazı imtiyazlar tanınan bu karta sahip olabiliyorsunuz.

İptal edilen basın kartları iade edilsin

Ancak yukarıda sayılan belli başlı şartları yerine getirseniz dahi bazen bilmediğiniz bir nedenle basın kartınızı alamayabilirsiniz. Geçtiğimiz yıl Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün, sistem değişikliği ile birlikte Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına dönüştürülmesi bazı gazeteciler için adeta kabusa dönüştü. Yıllardır basın kartı sahibi olan gazetecilerin basın kartları iptal edildi, bazı gazeteciler ise kart yenileme başvurusunda bulunduğu halde aylardır basın kartlarını alamadı. Diyarbakır Medya Mensupları Derneği Başkanı Mahmut İrtem, Rehber TV Haber Müdürü Olcay Ersoy, Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan ve Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Sabaz basın kartları iptal edilen gazeteciler adına, yaptıkları açıklamada, haksız yere iptal edilen basın kartlarının iade edilmesi gerektiğini belirtti.

"Hiçbir gerekçe gösterilmeden basın kartları yenilenmiyor"

Diyarbakır Medya Mensupları Derneği Başkanı Mahmut İrtem ise 20 üyelerinin basın kartlarının iptal edildiğini belirterek, "Bunlardan bazıları için 'Basın Kartı Yönetmeliği'nin 6'ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç), (d), (e) ve (f) bentleri ile 30'uncu maddesinin üçüncü fıkrası' gerekçe gösterilerek iptal edilmiş. Bazıları ise hiçbir gerekçe gösterilmeden kartı yenilenmemiştir. Bu üyelerimiz ilk defa basın kartı başvurusunda bulunmuş meslektaşlarımız değiller; zaten basın kartı sahibi olup yıllarca basın kartı hamili olan meslektaşlarımızdır. Kazanılmış hakları hukuksuz bir şekilde ellerinden alınmıştır." ifadelerini kullandı.

"Bekleme süresini dolduran ancak değerlendirmeye alınmayan gazeteciler var"

Yapılan haberler üzerine İletişim Başkanlığının bazı basın kartlarını tekrar aktifleştirdiğini belirten İrtem, "Yapmış olduğumuz tespitlere göre BYEGM döneminde basın kartı sahibi olan çok sayıda meslektaşımızın basın kartı yenilenmemiştir. Hatta kartları iptal edilmiş olup İletişim Başkanlığı'nın bu açıklamasından sonra da aktif hale getirilmemiştir. Kart sahibi olduğu halde ve iptal kararı verilmediği halde kartı yenilenmemiştir ve kendilerine yeni kart gönderilmemiştir. BYEGM döneminden beri basın kartı başvurusu olan meslektaşlarımız arasında 'yeni başvuru', 'kart bilgilerinde değişiklik başvurusu' (kurum değişikliği vb. gibi), 'mesleğe geri dönüş başvurusu' vb. gibi kart başvurularında herhangi bir gelişme sağlanmamıştır. Bekleme süresini defalarca doldurduğu halde ve herhangi bir engel bulunmadığı halde komisyona alınmayan başvurular vardır. Yeni basın yönetmeliği gerekçe gösterilerek basın kartı iptal edilen gazeteci, yazar, muhabir ve kurum yöneticisi olan meslektaşlarımız var. Aynı şekilde basın kartı başvuruları iptal edilen meslektaşlarımız vardır ki bu meslektaşlarımız zaten basın kartı sahibiydiler. Bunlar ya kısa süreliğine meslekten ayrılmış ve mesleğe geri dönmüş ya da kurum değişikliği yapmış ancak yeni süreçte kendilerine kart verilmemiş ve başvuruları yeni yönetmelik gerekçe gösterilerek iptal edilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

"Hukuka aykırı şekilde kazanılmış haklar ellerinden alındı"

Yargının, "Hakların iadesi" kararına rağmen, basın kartlarının iptal edildiğine vurgu yapan Mahmut İrtem, açıklamasının devamında şöyle konuştu:

Söz konusu meslektaşlarımız mesleğe yeni giriş yapan ve ilk defa basın kartı alacak olan medya mensupları değildir. Mesleğe yıllarını vermiş zaten basın kartı sahibi olan kimselerdir. 'Basın Kartı Yönetmeliği'nin 6'ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç), (d), (e) ve (f) bentleri ile 30'uncu maddesinin üçüncü fıkrası' Türkiye'deki hukuki uygulamalara ve teamüllere aykırı bir şekilde geçmişe dönük işlettirilerek kişinin kazanılmış hakkı elinden alınmıştır. Basın kartının iptaline gerekçe gösterilen engeller, kaldırılmış olan DGM'ler ve FETÖ yargısı tarafından yapılmış olan suçlamalar ve cezalardır. Türkiye'de geçmişte hem DGM'lerin hem de FETÖ yargısının meşruiyeti sorgulandığı gibi bugün de sorgulanıyor ve milletimiz nazarında hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile DGM tarafından yargılanmış, ceza almış bir kişidir. Ancak bugün devlet yönetmektedir. Meşruiyetini tamamıyla yitirmiş olan DGM ve FETÖ yargılamaları sonucunda mağdur edilen ve mahkeme kararıyla tüm memnu' hakları iade edilmiş olan medya mensuplarının mevcut yasalara da aykırı bir şekilde yeniden mağdur edilmelerini haksız ve hukuksuz bir uygulama olarak değerlendiriyoruz, basın ve ifade özgürlüğüne aykırı buluyoruz. Gazetecinin elindeki basın kartı 'Ülkenin beka sorunu' haline getirilmemeli ve daha fazla abartılmadan yapılan yanlıştan dönülmelidir.

"Basın kartlarının iptali geleceğe dair kaygılandırıyor"

Rehber TV Haber Müdürü Olcay Ersoy ise yaptığı açıklamada, "Basın mensuplarının yaşadığı hak ihlallerini değerlendirmek için çerçevenin biraz genişletilmesi gerekiyor. 15 Temmuz ABD destekli darbe girişimi halkın direnişiyle akamete uğratılmıştı. Bu tarih, Türkiye için yeni bir milat olabilir denmişti. Evet öyleydi, o gün bir milattı, ilk defa bir darbe girişimi halkın direnişi ile karşılaşmıştı ve değişim için yeni bir gün doğmuştu. Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacağı beklentisi vardı. Hala bu beklenti var ve umutlar muhafaza ediliyor. Ama maalesef halkın beklenti ve umudunu yok edecek pratikler de görüyoruz. Toplumu, özellikle de basın çalışanlarını, geleceğe dair kaygılandıran hak ihlalleri yaşanıyor. Uzun zamandır süren bir mağduriyetten söz ediyoruz. Birçok gazetecinin basın kartının iptal edilmesi meselesi... Daha önce de konu hakkında basın çalışanlarının tepkisi gündeme gelmiş, talepler yinelenmişti. Ancak hâlâ olumlu bir gelişme yok." şeklinde konuştu.

"Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün faal döneminde basın kartı sahibi olan çok sayıda meslektaşımızın basın kartı, yeni dönemde yenilenmedi." diyen Ersoy, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişte çok değişiklik olmuş, bu değişikliği yaşayan kurumlardan biri de BYEGM olmuştu. Ancak değişim sürecinde basın çalışanlarının yaşadığı mağduriyet anlaşılır ve kabul edilebilir gibi değildir. Elbette bu kart olmadan da gazetecilik mesleği icra edilir. Ama gazetecilere, yeni sistem ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartı, nispeten de olsa bazı imtiyaz ve kolaylıklar sağlıyor. Zira hepimiz, sahadaki basın çalışanın yaşadığı mağduriyetleri, ekonomik problemleri biliyoruz." ifadelerini kullandı.

"Meslektaşlarımızın haklarının iadesi için daha hassas olunmalı"

15 Temmuz sonrası özgürlükler noktasında açılım yapılacağı yönünde verilen sözleri hatırlatan Olcay Ersoy, sözlerini şöyle noktaladı:

O meşum darbe sürecinin akamete uğratılmasında ve tarihi vesikaya dönüştürülmesinde oldukça etkin olan cesur basın çalışanlarının bugün mağdur edilmesi anlaşılır gibi değildir. Terör yaftasıyla mağdur edilen meslektaşlarımızın yaşadıkları sorunlar muhakkak giderilmelidir. DGM ve FETÖ yargılamaları sonucunda mağdur edilen ve sonrasında mahkeme kararıyla tüm memnu hakları iade edilmiş olan meslektaşlarımızın ön yargılar ve niyet okumalarla haklarının sınırlandırılması basın ve ifade özgürlüğü açısından sorunludur. Mağduriyetlerin giderilmesi için ivedilikle adım atılmalıdır. Hükümet ve ilgili kurumlar, oldukça zor şartlar altında kamu görevi icra eden meslektaşlarımızın ihlal edilen haklarının iadesi için daha hassas olmalıdır.

"Çifte standart kabul edilemez"

Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan, "Onlarca basın kartlı çalışanımıza rağmen birtakım giderilebilir sorunlardan kaynaklı başvurup da hiç basın kartı alamayan, bir yıl ve üstü basın kartı yenileme bekleyen yazarlarımız, gazetecilerimiz var. Bu yılın başlarında sol kesimin basın kartlarının iptaline yönelik protestoları sonrası kimi sarı basın kartlı gazetecilerimizin kartları tekrar kullanıma alınırken ancak kart yenileme hâlâ yapılmış değil. Gazeteci yazarlarımız, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Basın Kartları Bölümü'nü şu ana kadar defalarca aramalarına rağmen her seferinde başvurularının değerlendirme aşamasında olduğu cevabını alıyorlar. Başvuran arkadaşlarımız 10-15 yıldır basın medya alanında çalışıyor ve yıllardır basın kartı taşıyorlar. Doğruhaber Gazetesi olarak bu kadar zamandır kamuoyu yararına yaptığımız çalışmalar ortada. Buna rağmen böyle bir çifte standardın uygulanması gerçekten olacak iş değil." dedi.

"Halkımızı bilgilendirmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz"

Ülkenin menfaatine yönelik çalışmalar ortaya koyanların ötekileştirildiği vurgusu yapan Özcan, konuşmasına şöyle devam etti:

Doğuda 90'ların tüm sıkıntılarını yaşamış, 28 Şubat'ın en soğuk yüzünü iliklerine kadar bedenlerinde hissetmiş bireyler olarak şu an devleti yönetenlerin de muzdarip olduğu eski Türkiye uygulamalarını günümüzde de güncel tutan bürokrasinin akıl tutulması çalışmalarının görmezden gelinmesi kabul edilebilir değil. Haber ve yayınlarımızda; İslam beldesi ülkemizin refahı için, Müslüman halkın bilinçlenmesi, inancını, kültürünü, geleneğini koruması ve emperyal şer güçlere karşı dik durabilmesi için Müslüman halkımızı haberdar etmek, bilinçlendirmek için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Geçmişten günümüze yanlışa yanlış, doğruya doğru diyerek cesur manşetlere imza atmaktan çekinmedik, bundan sonra da hakkın yolunda doğruluk üzere olan çizgimizden milim şaşmadan yayınlarımıza devam edeceğimizi tüm kamuoyunun bilmesini isteriz.

"FETÖ'nün kirli hafızası işletiliyor"

Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Özcan son olarak, "Amerikan destekli bir 15 Temmuz hain darbeyi Müslüman milletimizce hep beraber atlattık çok şükür. Ancak FETÖ'nün geçmişte adeta devletin sistem kodlarına işlediği kirli hafızanın resetleneceğine, aksine neredeyse tüm bürokraside bilinçli ya da bilinçsiz hâlâ işletiliyor olmasını anımsatıcı bu türden uygulamalar acı acı düşündürüyor. Yapılan haksızlıkların bir an önce giderilmesi için yetkilileri göreve davet ediyorum." ifadelerini kullandı.

"Basın kartını vermemek, olanı iptal etmek anlaşılması zor bir tutum"

Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Sabaz ise, "Basın kartlarının iptal edilmesi, askıya alınması, başvuruların cevapsız bırakılması güvenlikçi politikanın bazılarında hastalık derecesine vardığını gösteriyor. AYM'nin Kasım 2019'da 'memuriyete alımlarda güvenlik soruşturması şartı'nı iptal etmesinden sonra basın kartları konusunda da bir adım atılması bekleniyordu; ama maalesef bu olmadı. Gazetecilikten başka bir iş yapmadığı belli olan kimseleri 'terör parantezinde' değerlendirerek dışlamak ancak darbe sonralarında rastlanan bir durumdu. Kirli bir hafızanın oluşturduğu hukuksuz süreçlerden dolayı mağdur olanların haklarını iade etmek, hak kayıplarını telafi etmek dururken, en tabii hak olan basın kartını vermemek, olanı iptal etmek anlaşılması zor bir tutumdur. Bunun darbeci zihniyetle ya da terörle mücadele etmekle herhangi bir ilgisi yoktur. En kısa zamanda bu yanlıştan vazgeçilmesini diliyorum." diyerek yanlıştan dönülmesi çağrısı yaptı. (İLKHA)