İçişleri Bakanlığı tarafından Coronavirus önlemleri kapsamında uzun süreden bu yana sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan 65 yaş ve üstü yaşlılar ile kronik rahatsızlığı bulunanlara yönelik Covis-19 sürecinde 2'nci kez dışarı çıkma izni verildi.
Bugün 12.00 ile 18.00 saatleri arasında dışarı çıkma hakkı tanınan 65 yaş ve üstü yaşlılar ile kronik rahatsızlığı bulunanlardan bir çoğu parklara, sokaklara, AVM'lere akın ederken Mehmet Gökgöz ise 6-8 ekim olaylarında PKK tarafından hunharca katledilen oğlu Şehit Hasan'ın mezarı başına geldi.
6-8 ekim olaylarında kimileri ihtiyaç sahibi ailelere Kurban eti dağıtırken kimileri ise sırf İslami kimliklerinden dolayı PKK'nin hedefi haline gelmiş ve hunharca katledilmişlerdi.
Yaşanan olaylarda oğlunun şehit edildiğini ve kendisinin de yaralandığını belirten baba Gökgöz, "Oğlum, 6-8 Ekim olaylarında şehit edildi, ben de yaralandım. O süreç, şu anki Coronavirusten daha kötüydü. Coronavirus gözle görünmüyor fakat o olaylarda yaşanan ve yapılanları bizler bizzat gördük. O caniler dün ne iseler, bugün de aynıdırlar." dedi.
"Mahkeme-i Kübra'da onlardan davacı olacağım"
Gökgöz, "Hem çocuğuma hem de bana kurşun sıktılar. Oğlumu şehit ettiler, beni de yaraladılar. Onlara hakkımı helal etmiyorum. Mahkeme-i Kübra'da onlardan davacı olacağım. İnşallah onların cezaları bu dünyada verilmiş, diğer dünyada da verilecektir." ifadelerini kullandı.
HDP-PKK'nin bölge halkına karşı tutumuna sitem eden Gökgöz, "Onların, bizleri şehit etmeye ne hakları vardı? Onu öldürmeye, şehit etmeye kimsenin hakkı yoktu. Bu memleket hepimizindir ve hepimize yeter de. Mesele Kürtlük ise ben de Kürdüm. Ben daha doğru düzgün Türkçe bilmiyorum." şeklinde konuştu.
65 yaş üstü yaşlıların sokağa çıkma kısıtlamasından dolayı yaklaşık 2 aydır mezarlığa gelip oğlunu ziyaret edemediğini söyleyen Gökgöz, "Daha önce geldiğimde ağaçları budadım, suladım ve hizmet ettim. Ondan sonra hastalığın başlamasıyla beraber yasaklarda başladı. Geçen haftaya kadar evden dışarı çıkamadım. Bir önceki 4 saatlik iznimde buraya yetişemediğimden dolayı gelemedim. Buraya duyduğum özlemden dolayı geceden bu yana gözüme uyku girmedi. Hatta torunum dahi kucağımda yatmış ve bana 'dede ben de babamı çok özledim, babamın yanına gitmek istiyorum' dedi. Buraya varabilmek bana hayal olmuştu. Buraya kavuşabildiğimden dolayı çok sevinçliyim. Herkes parklara, alışverişlere, sağa-sola giderken ben buraya, oğlumun yanına geldim." diye belirtti.
"Her namazımda onlar için 'Yarabbi, sen onları kahr-u perişan et' diye beddua ediyorum"
6-8 ekim olaylarının azmettiricilerinden davacı olduğunu belirten Gökgöz, onlara her fırsatta beddua ettiğini söyledi.
Gökgöz, "Buraya vardığımda mezara su döktüm, fatiha okudum, dua ettim. Çok sevinçli ve mutluyum ama hakkımı da o canilere helal etmiyorum. Yaklaşık 6 yıldır bizler ailece bu acıyı çekiyoruz. Çektiği acı ve sıkıntılardan dolayı eşimde kalp rahatsızlığı, şeker ve tansiyon gibi hastalıklar baş göstermiş. Bu hastalıkların tümü çektiği sıkıntılardan kaynaklanıyor. Bizle nasıl hakkımızı helal edebiliriz ki. Ne Selahaddin Demirtaş'a ne Zübeyde Zümrüt'e ne Gülten Kışanak'a ne BDP ve ne de PKK'ye, hiçbirine hakkımı helal etmem. Her namazımda ve ibadetimde onlar için 'Yarabbi, sen onları kahr-u perişan et' diye beddua ediyorum." dedi. (İLKHA)