Sosyal medya Twitter hesabı üzerinden açıklamada bulunan HÜDA PAR Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mahmut Şahin, cinsel sapkınlığı savunanları ve açıklamalarını kınadığını belirterek, “Diyanet İşleri Başkanı, toplumun kahir ekseriyetinin bildiği/ kabul ettiği azim bir hakikati dile getirmiştir. Akabinde sapkın/mel’un kesim sözüm ona suç duyuruları altında aziz İslam dinine dil uzatmış ve Diyanet İşleri Başkanının şahsını hedef göstermiştir.” dedi.
Gösterilen tepkilere İstanbul Sözleşmesi’ne değinilmemesini eleştiren Şahin, şunları söyledi:
“Ben de en yüksek perdeden mel’un kesimi ve açıklamalarını şiddetle kınıyorum. Ancak Diyanet İşleri Başkanının açıklamasından sonra devlet/hükümet yetkililerinin, devletin bakanlıklar üstü ana akım proje haline getirdiği, tüm kurum ve kuruluşlarında eğitimini verdiği (Diyanet kadroları da buna dahildir) çıbanbaşı İstanbul Sözleşmesi’nden bahsetmemiş olması düpedüz milletin aklıyla alay etmektir.”
İstanbul Sözleşmesinin maddeleriyle cinsel sapkınlığın eylemlerin güvence altına alındığına dikkat çeken Şahin, “İstanbul Sözleşmesi; M. 4/1-3. ‘Bireylerin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi görüş veya farklı görüşe sahip olma, ulusal veya sosyal menşe, herhangi bir etnik azınlık, mülkiyet, doğum, cinsel tercih/yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, yaş, sağlık durumu, göçmen ya da mülteci olma, yaş veya engelinin ve diğer bir durumunun bulunmasına bakılmaksızın, özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirler başta olmak üzere işbu Sözleşme hükümlerinin taraflar tarafından uygulanması güvence altına alınmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri ile sapkın/mel’un eylemler güvence altına alınmış ve verilen eğitimler ile bu yolun taşları döşenmiş iken; yetkililere soruyorum nasıl bir sonuç bekliyordunuz?” paylaşımında bulundu.
Açıklamasında çözüm önerisine de değinen Şahin, şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, sapkın/mel’un örgütlerin kapatılması ve memleketin asıl ihtiyacı olan İslamiyet menşeli, insaniyet merkezli ve farklı etnik unsurların kabul edildiği yeni bir toplumsal sözleşme. Yani yeni bir anayasa, yeni bir başlangıç ve fıtrata dönüş.” (İLKHA)