Peygamber (s.a.v.)'in ashabının ileri gelenlerinden biridir. Ensâr'dan, Hazrec kabilesinin bir kolu olan Neccâroğulları'na mensuptur. Annesi, en-Nevâr bint Mâlik b. Muâviye b. En-Neccâr'dır. Zeyd'in künyesi Ebû Hârice'dir, fakat, Ebû Saîd ve Ebû Abdi'r-Rahmân olarak da çağrılıyordu
Zeyd, hicretten yaklaşık on bir yıl önce dünyaya gelmiştir. Babası Sabit, Buâs Günü öldürüldüğü vakit Zeyd, henüz altı yaşlarında bir çocuktu. Resûlullah (s.a.v), Medine'ye geldiği zaman Zeyd, hâlâ küçük sayılabilecek bir yaştaydı. Kaynaklar, O'nun bu sırada on bir yaşlarında olduğunu bildirmektedir. Nitekim Resûlullah (s.a.v), Bedir Savaşı’na katılmak isteyen bir kaç genci, yaşları küçük olduğu için geri çevirmişti ki, Zeyd de bu gençler arasındaydı
Zeyd b. Sâbit, çok akıllı, zeki ve hafızası güçlü bir sahabe idi. O'nun bu meziyetini fark eden Peygamber (s.a.v), Zeyd'ten İbranice ve Süryaniceyi öğrenmesini istedi. Zira Resûlullah (s.a.v)'a çeşitli yerlerden, bu dillerle yazılmış mektuplar geliyor ve bunların okunup anlaşılması, gerektiğinde cevap verilmesi icap ediyordu. Allah Resûlü, okuma yazma bilmediğinden, bunları başkalarına okutmak durumunda kalıyordu. Halbuki mektupların içeriğini başkalarının öğrenmesini istemiyordu. Bunun üzerine Zeyd, hemen işe koyularak çok kısa bir sürede, hem İbranice hem de Süryanice okuma-yazmayı öğrendi. Bundan sonra Rasûlüllah'a gelen mektupları kendisi okuyor, cevap gerekiyorsa yazıyordu. Bu arada asıl görevi olan vahiy kâtipliğini de sürdürüyordu
Rivayete göre yaşının küçük olması nedeniyle Zeyd, Bedir ve Uhud savaşlarına katılmamıştır. Katıldığı ilk savaş Hendek savaşı olup, savaşa hazırlık kabilinden, Müslümanlar Medine'nin etrafında hendek kazarlarken Zeyd, çıkan toprağı taşıma işinde yardım ediyordu. Resûlullah (s.a.v) onu bu durumda görünce: "Ne kadar iyi bir çocuk" diyerek takdir ifadelerini dile getirmiştir.
İbn Abdi'l-Berr, "el-İstîâb"da zikredip, sahih kabul etmediği bir habere göre; Tebük seferinde, Benî Mâlik b. en-Neccâr'ın bayrağını Umâre b. Hazm taşıyordu. Resûlullah, bayrağı ondan alıp Zeyd b. Sâbit'e verdi. Bunun üzerine Umâre: "Ey Allah'ın Resûlü! Hakkımda sana herhangi bir şey mi ulaştı?" diye sorunca, Resûlullah; "Hayır, lâkin Kur’an’a öncelik vardır: Zeyd de Kur’an’ı senden daha çok ezberlemiştir" şeklinde cevap verdi.
Zeyd b. Sâbit, ashabın en âlimlerinden biriydi. Sadece Kur’an-ı Kerîm'i ezberlemekle kalmamış, mirasla ilgili feraiz ilmini de çok iyi öğrenmişti. Öyle ki, ashab arasında bu ilmi O'ndan daha iyi bilen yoktu. Resûlullah (s.a.v), ashabına: "Feraizi en iyi bilen Zeyd'dir" diyordu. İmam Şâfiî de, feraiz hususunda bu hadisle amel etmiştir.
Gerek Hz. Ömer, gerekse Hz. Osman, Medine'den ayrıldıkları zaman Zeyd b. Sabit'i vekil bırakırlardı. Hz. Osman, O'nu ziyade seviyordu. Zaten kendisi de Hz. Osman’ın taraftarıydı ve onun devrinde beytülmale bakmakla görevlendirilmişti. Yermük günü de ganimetleri taksim işini Zeyd üstlenmişti.
Zeyd'in vefat tarihi konusundaki rivayetler arasında tam bir mutabakat olmamasına rağmen, büyük bir ihtimalle h. 45 yılında vefat etmiştir ve buna göre tahminî yaşı da 54'tür.
Zeyd ten; ibn Ömer, Ebu Saîd, Ebu Hüreyre, Enes, Sehl b. Huneyf ve Abdullah b. Yezîd el-Hutamî gibi sahabeler rivayette bulunmuşlardır. Tabiînden de; Saîd b. el-Müseyyeb, Kasım b. Muhammed, Süleyman b. Yesâr, Ebân b. Osman, Büsr b. Said ve Zeyd'in iki oğlu, Harice ile Süleyman ve başkaları rivayet etmişlerdir (İbnü'l-Esîr, a.g.e., II, 279; el-Askalânî, a.g.e., III, 23; İbn Abdi'l-Berr, a.g.e., II, 540; İbn Sa'd a.g.e., II, 360).