YUSUF CAN – HABER YORUM
Ocak ayında Rand Corporatınon’un hazırladığı “Türkiye Raporu’ndan sonra” şimdi de Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü. “The Outlook for Turkish Democracy:2023 and Beyond” – “Türk Demokrasisine Bakış: 2023 ve Ötesi” adıyla bir rapor hazırladı.
Hatırlanacağı gibi Rand C. “ABD’nin muhalefet"le hareket edeceği yazılmıştı. Türkiye Ordusu'nun kontrol altına alınması gerektiği vurgulanmış, Türkiye’nin her geçen gün Batı’dan koptuğu belirtilmişti. Bu kopmanın engellenmesi için de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ABD için “anahtar muhatap” olduğunu” belirtmişti.
Bu W.Enstitüsü de Rand gibi Pentagon ve CIA’ya yakınlığıyla tanınıyor.
Haliyle hazırladığı rapor da yine “Sipariş Rapor” olarak adlandırılabilir.
Tüm dünyada koronavirüs nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşanırken (bu virüsün ABD’de etkisini gösterme arefesinde) bu raporun hazırlatılması belki şu şekilde açıklanabilir.
-Malum ABD’deki ulusalcı Derin Yapı, Ortadoğu’ya eskiden olduğu gibi tam hakim olabilmenin yolunun Türkiye’yi eskisi gibi tam kontrolden geçtiğini biliyor. Bunun için de Türkiye’nin geleceği ile ilgili üst üste projeksiyonlar yapıyorlar.
W. Enstitüsünün raporunda bazı konular detaylı olarak ele alınmış. Mesela Sayın Erdoğan’ın etrafındaki insanlar ve yakın akrabaları.
Tabii bu raporu hazırlayan kıdemli analist Nick Danforth’un İstanbul’da 5 yıl yaşadığı göz önüne alınırsa bu detaylara niçin girdiği daha iyi anlaşılır.
N. Danforth, kısacası şu temel konuları ele almış:
-Türkiye’nin yaklaşan genel seçimlerini (zamanında yapılırsa) 2023 sonrasını irdeliyor.
-En çok merak edilen konuyu yani Sayın Erdoğan’ın olup olmayacağını, o yoksa onun yerine kimin geleceğini sorguluyor.
-Türkiye’deki muhalefet sayılırken partiler değil “Liderler” sayılmış. Ancak ilginçtir ki Kemal Kılıçdaroğlu o listede bulunmuyor.
-Raporda “Vaktinde Seçim” olsa yani 2023’te “Erdoğan uygun seçim atmosferi görürse aday olur” diyor. Yani aday olmayabilir de.
- Erdoğan aday olmayacaksa onun yerine kim aday olacak? Ya da o, kimi aday gösterecek?
- Halef olarak 2 adaydan bahsedildiği söyleniyor. Birincisi; onun normal şartlarda Berat Albayrak’ı aday göstermesi bekleniyor. Çünkü Albayrak, Erdoğan’ın yönetim ruhunu yansıtır deniyor.
-Ama o tepki çekip aday yapılmazsa, olmazsa ikinci halef kim olacak?
-Bu noktada raporun şu kısmı çok dikkat çekici,
“Bu halef ki, Erdoğan’ın ruhu yerine devletin ruhunu yansıtabilir."
Raporda isim verilmiyor ama çok çarpıcı bir ifade kullanılıyor.
“Bu açıdan bakıldığında milliyetçi ya da askerî geçmişi olan biri nihai olarak [işin sonunda] Erdoğan için daha ikna edici [zorlayıcı, mecburi] olabilir.”
Bu ifadeyle Erdoğan üstü kapalı tehdit edilerek “buna mecbur kalacaksın” minvalinde bir ifade kullanıyor.
Bu durumda askeri geçmişi olan kaç kişi var? Sorusuna cevap aranır. Nihai elemeler sonunda iki ismin ön plana çıktığı görülür:
1- Hulusi Akar 2- Hakan Fidan
Tabii isimler yapılan analizin ortaya çıkardığı bir yorum.
Burada asıl dikkat çekici noktalar:
1-ABD’nin Türkiye üzerindeki emellerinin devam etmesi,
2-Dahası ABD’nin Türkiye ile ilgili umutlarının sürüyor olması,
3-Hem Rand’ın hem de W.Enstitüsünün aşağı yukarı aynı noktalara temas etmesi (yani TSK’ya ve Hulusi Akar’a) ne anlam ifade ediyor?
4-Birleşik bir muhalefet şansının az olduğu belirtilirken neden hemen ikinci şık; yani asker akıllarına geliyor. Neden birilerine sürekli pas atılıyor?
5-Son dönemde S. Soylu’nun istifası dahil bir çok hadisenin (AK Parti’deki iç kapışmanın başladığı şeklinde) verilmesinin sebebi bu raporlara bir zemin hazırlamak olabilir mi?
6-ABD veya Batılı ülkeler Türkiye ve diğer İslam Ülkeleri konusunda rapor üstüne rapor hazırlayıp uygulamak için adımlar atarken; İslam Dünyasından, Batılılara yönelik plan yapabilen, en azından rapor hazırlayabilen ülke var mı?