DOĞRUHABER
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık gündem değerlendirmesinde; partilere yapılacak hazine yardımı, ekonomik destek paketleri, sağlık çalışanlarının çalışma şartları, virüs hakkında sağlıklı bilgilendirme gerekliliği ile infaz yasasına ilişkin çağrı ve önerilerde bulundu. Hükümetin uygulamaya koyduğu ekonomik tedbirleri, "Yetersiz olmakla birlikte, önemli adımlar" olarak değerlendiren Sağlam, hazine yardımı alacak partilere de "fedakârlık" yapmaları çağrısında bulundu. Koronavirüs'ten hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının "Şehit" statüsüne alınması önerisinde bulunan Sağlam, salgından etkilenen personeller için de gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade etti.
"PARTİLERE YAPILACAK HAZİNE YARDIMI, İŞİNİ-AŞINI KAYBEDENLER YARARINA KULLANILMALI"
Hazineden yardım alacak partilere "fedakârlık" yapma çağrısında bulunan Sağlam, "2020 yılı içinde hazineden partilere yapılacak yardım miktarı açıklandı. Buna göre devlet tarafından mecliste grubu bulunan 5 partiye toplamda 419 milyon TL yardımda bulunulacaktır. Hazinenin boşaldığı, halktan yardım kampanyalarına destek vermesinin istendiği bu zor dönemde, hazineden yardım alan partileri fedakârlıkta bulunmaya çağırıyoruz. Fedakârlığın sadece halktan istenmesi geleneği Türkiye'de artık bitmelidir. Partilerin hazineden alacakları bu yardımı kasalarına koymak yerine, toplumsal duyarlılığın oluşması için işini ve aşını kaybeden vatandaşlar için kullanmaları, en doğrusu olacaktır. Bu nedenle; Meclisteki partilerimizi fedakârlıkta başı çekme adına hazineden alacakları bu yardımı, işini ve aşını kaybetmiş vatandaşlarımız yararına kullanılmak üzere hibe etmeye davet ediyoruz." dedi.
"EKONOMİK DESTEK PAKETLERİ YETERSİZ OLMAKLA BERABER ÖNEMLİ ADIMLARDIR"
Sağlam, "Hükümetin uygulamaya koyduğu ekonomik tedbirler, yetersiz olmakla birlikte, önemli adımlardır. Bu sürecin merkezinde her ne kadar sağlık politikaları olsa da ekonomik tedbirlerin ciddi anlamda önemsenmesi gerekir. Sosyal izolasyon tedbirlerinin ekonominin temel alt yapısını tahrip etmesine izin verilmemelidir. Zamanında atılmayan ekonomik adımlar toplumu büyük bir sıkıntıya sokacaktır. Buna rağmen ekonomi yeteri kadar gündeme alınmamakta ve bu alanda atılan adımlar yetersiz kalmaktadır. En zor zamanda devlet, vatandaşı faize bulaştırma ve bankalara mecbur etme yerine sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmeli, her ihtiyaç sahibinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamalıdır. İnsanların ölümle burun buruna geldiği bugünlerde dahi ihtiyaç sahibi vatandaşların faizle borçlandırılması, halkının yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye için üzüntü vericidir." ifadelerine yer verdi.
"HAZİNE ARAZİLERİ, TAHIL VE HUBUBAT GİBİ ÜRÜNLERİ YETİŞTİRMEK ÜZERE TOPRAKSIZ ÇİFTÇİLERE KULLANDIRILMALIDIR"
Esnafa, üreticiye, sanayiciye sosyal devlet olmanın gereği faizsiz kredilerin verilmesi gerektiğini belirten Sağlam, mülk sahiplerinin de benzer kampanyalara gitmeleri gerektiğini ifade etti. Sağlam, "Bu ağır şartlarda esnafa, üreticiye, sanayiciye sosyal devlet olmanın bir gereği olarak en azından bir yıl geri ödemesiz ve faizsiz kredi destekleri sağlanmalıdır. Ertelenen borçlardan da faiz alınmamalıdır. Dışarı çıkmaları yasaklanan, ancak kamu kurumları ve özel sektörde çalışan 20 yaş altı vatandaşlarımız idari izinli sayılabilmelidir. Bunların yanında 'Biz Bize Yeteriz Türkiyem' kampanyasına benzer bir çalışma da mülk sahipleri için başlatılmalı, kiracılara üç aylık da olsa bir kira muafiyeti sağlanarak toplumsal bir dayanışma ortaya konabilmelidir. Bu adımlar, piyasayı rahatlatma açısından atılması zorunlu adımlardır. Ayrıca önemine binaen çağrımızı yenilemek adına; tarım ve hayvancılıkta yeterliliğin sağlanması, gıda güvenliği ve herkesin gıdaya ulaşmasının kolaylaştırılması elzemdir. Hükümet bu konuyu öncelikli konular içine almalı, kaynaklarını gıda güvenliği için seferber etmelidir. Hazine arazileri, tahıl ve hububat gibi ürünleri yetiştirmek üzere topraksız çiftçilere kullandırılmalıdır." ifadelerini kullandı.
"SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HAKLARI KORUNMALIDIR"
Sağlık personelleri için tedbirlerin artırılması çağrısında bulunan Sağlam, "Sağlık Bakanı'nın açıklamasına göre, ülkemizde 600'den fazla sağlık çalışanının Covid-19 salgınına yakalandığı görülmektedir. Tablonun her geçen gün daha da kötüleşmesi, alınması gereken tedbirlerin de artırılmasını zorunlu hale getirmektedir. Salgın ile mücadelede hayatlarını riske ederek fedakârca kamu hizmeti yürütmeye çalışan sağlık personelimizin rolleri hepimizin malumudur. Onların çalıştıkları ve yaşadıkları ortamların güvenliğinin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Koruyucu ekipmanlarında eksiklik olmaması ve endişelerinin giderilmesi; görev esnasındaki verimlilik ve psikolojileri üzerinde de olumlu etki oluşturacaktır." dedi.
"SALGINDAN ETKİLENEN PERSONEL İÇİN GEREKLİ YASAL DÜZENLEME YAPILMALIDIR"
Koronavirüs'ten hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının "Şehit" statüsüne alınması önerisinde bulunan Sağlam, "Salgından etkilenen personel için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Yapılacak düzenleme ile bu hastalığın mevzuatta 'meslek hastalığı' olarak değerlendirilmesi, vefat edenlerin 'şehit' statüsüne alınması elzemdir. Sağlık çalışanlarımızın toplu ulaşım araçlarını kullanmaları hem kendileri hem de vatandaşlar açısından büyük bir risk teşkil etmektedir. Salgının yayılmasını önleme açısından sağlık çalışanlarına güvenli barınma ve ulaşım imkanlarının sağlanması çok önemlidir." ifadelerine yer verdi.
"VİRÜS HAKKINDA SAĞLIKLI BİLGİLENDİRME YAPILMALIDIR"
Covid-19 hakkında sağlıklı bilgilendirmenin yapılması çağrısında bulunan Sağlam, "Covid-19 salgını ile ilgili alınacak tedbirler ve izolasyon noktasında sağlıklı bir toplumsal bilinçlendirmenin yeterince yapılmadığı görülmektedir. Özellikle konu ile ilgili uzmanlığı olmayan kişilerin televizyon ekranlarında bilimsel verilere dayanmayan beyanlarda bulunmaları yanlış yönlendirmelere sebep olmaktadır. Bu kapsamda bilgilendirmelerin işin uzmanları tarafından, bugüne kadar elde edilen tecrübeler ışığında yapılması çok önemlidir. Her vatandaşın potansiyel bir taşıyıcı olma riskine karşın sadece kendisini değil, başkasını da düşünmek zorunda olduğu hususu toplumsal bir farkındalığa dönüşmelidir. Hastalığı tedbirsizlikler nedeniyle başkasına bulaştıranların ağır bir vebal altında kalacakları sık sık vurgulanmalıdır." dedi.
"DOĞRU BİLGİLENDİRME İLE TOPLUM BİLİNÇLENDİRİLMELİDİR"
Sağlam şöyle devam etti: Kronik hastalığı olup mutlaka hastaneye gitmesi gereken hastalar (kalp krizi, onkolojik hastalar vb.) için koronavirüs takip yerleri dışında belli merkezler oluşturulmalı, yönlendirmeler aile hekimlikleri tarafından yapılmalıdır. Maske takma, kolonya kullanma ve diğer korunma yöntemleri hakkında kafa karışıklığına sebep olan kirli bilgilere çözüm bulunmalı, doğru bilgilendirme ile toplum bilinçlendirilmelidir. Evde kalma ve sosyal izolasyon hakkında sorumluluk bilincinin oluşması için siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ile koordineli çalışılmalıdır.
"İNFAZ YASASI KAMU VİCDANINI YARALAMAMALIDIR"
FETÖ ve 28 Şubat brifingli yargısının mağduru Yusufilerin halen cezaevinde olduğuna işaret eden Sağlam, "Hükümet, bütün tepkilere rağmen geniş halk kesimlerinin beklentilerini yok saymış ve sadece belli bir kesimin faydalanabileceği infaz düzenlemesine ilişkin tasarıyı meclise sunmuştur. Sunulan bu tasarı cezaevlerindeki yoğunluğu kısmen azaltırken diğer taraftan kamu vicdanını ciddi bir şekilde yaralayacaktır. Gelinen aşamada hükümet, büyük bir insanlık ve samimiyet testinden geçmektedir. FETÖ'nün ve 28 Şubat brifingli yargısının hışmına uğramış, sahte deliller ve kumpaslarla ağır cezalar almış ve halen cezaevinde olan mağdur insanlar vardır. Söz konusu mağduriyetlerin giderilmesi bir insanlık borcudur. Bugün geçmişin yanlış ve hukuksuz kararlarının ve uygulamalarının olumsuz yansımalarını giderecek bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır." dedi.
"YASANIN UZUN VADEDE ADALETİ İCRA EDECEK BİR ANLAYIŞLA GEÇİRİLMESİ ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ"
İnfaz düzenlemesinin günübirlik politikaya alet edilmemesi çağrısında bulunan Sağlam, "Koronavirüs salgını nedeniyle sosyal izolasyonun yüksek doluluk nedeniyle sağlanmasının mümkün olmadığı cezaevlerinde, insanlar arasında tercihte bulunmak ahlaki değildir. Bu nazarla HÜDA PAR olarak 'ÖNCE İNSAN, ÖNCELİK ADALET' temel ilkemizden hareketle; meclise sunulmuş olan infaz düzenlemesinin günübirlik bir politikaya alet edilmemesini, infaz yasasındaki adaletsizlikleri giderecek ve uzun vadede adaleti icra edecek bir anlayışla geçirilmesi çağrısında bulunuyoruz." diye kaydetti.