Doğruhaber
Abdestin Getirdiği Tıbbi Mucizeler
Abdestin Dolaşım Sistemine Verdiği Sağlık Nimetleri: Özellikle ağız, burun ve boynun iki yanının el teması, kafa kaidesinin etki ile beyin dolaşımını zenginleştirir. Bu sayede kalp ve dolaşım basıncı rahatlayacak, beyin ve sinir sistemi tüm uyuşukluklarından kurtulacaktır. Bugün sinir yorgunluklarının tek doğal ilacı olarak da gusül tarzında genel yıkanma en sağlıklı tedavi usulüdür.
Abdestin Korunma Sistemine Verdiği Sağlık Nimetleri: Korunma sistemimiz (mikroplara ve kansere karşı) bildiğimiz dolaşım sisteminden farklı; daha ince damar şebekesinden kurulu ayrı bir yapıya sahiptir. Bu sistem beyaz kan sistemi ya da tıp ismiyle lenf sistemidir. Bu sistemin sağlıklı işlemesi de dolaşım sistemi kadar önemlidir.Üstelik lenf(beyaz kan) damarları kan damarlarından on defa daha incedir. Üşüttüğümüz zaman bir organda meydana gelen lenf damarı büzüşmeleri pek çok mikroplu hastalığın nedenidir(anjin, zatürre, zâtülcenb vs.). İşte abdest bu sistem için akıl almaz bir nimettir. Onun kıldan ince damarlarını da esnek tutar. Hele bu sistemin özel merkezleri olan burun arkası ve boğazın sık sık yıkanması (gusül), korunma sistemimize yeniden güç ve hareketlenme kazandırır. Abdest ve guslün lenf sistemine kazandırdığı uyarı, tüm hastalıklar, hatta kanser gibi konularda fevkalade ciddi yarar sağlar.
Abdestin Vücudun Statik Elektriğini Giderici Etkisi: Tüm hücreler çevresinde belli bir statik elektrik vardır. Ancak vücudun tümü bu statik elektriğin olumlu dengesi içindedir. Bunu his dahi edemeyiz. Ne var ki, gerek havada artan iyonlar, gerek özellikle çağımızda bir mesele olan plastik giysiler, vücudun dış yüzeyinde elektron artmasına neden olur. Bu olay dıştan içe doğru bizi etkilemektedir. Özellikle sinir sistemi üzerinde ciddi rahatsızlıklar yaratır. Bir önemli etki de deri üzerindedir. Bahis konusu olan elektron artışı deri altındaki çok minik kasları yorar ve onların vaktinden önce esnekliklerinin kaybolmasına neden olur ki; bu sonuç yüzde kırışmaların baş nedenidir. Vücut kırışma ve sarkmaları da bu statik elektrikle yakından ilgilidir.
Vücudun statik elektriğinin aşırısını dışarı atmanın iki yolu vardır: Ya çıplak el ve ayakla toprağı elleyerek bir nevi toprak hattı yapmak ya da su ile yıkanarak bu elektronları dışarı aktarmak. Size daha ilginç bir açıklama yapacağım. Abdest almada bu amaca özellikle dikkat çekilmiştir.
Bakın nasıl:
I- Su olmadığı zaman yapılan teyemmüm de tam bir elektron boşalmasıdır.
II- Durgun su, güneşte ısınmış su ve kullanılmış suyla abdest olmaz. Bunun bilimsel hikmeti ise bu tarz sular iyonizosyonunu kaybettiğinden, elektron boşaltma kabiliyetini yitirir.
III- Başın mesh edilmesi saçlardaki elektronları atmaktadır. Şu halde abdest, elektronları en tabii yoldan boşaltarak yüze ve genelde derimize zindelik, güzellik verir. Çoçukluğundan beri abdest alan nur yüzlü nineler bu sırra ermiştir. Sinirsel gerginliklerimizi, eklem ağrılarımızı yok eden ilahi bir reçetedir (Namazın sırları adlı kitaptan alıntıdır).
Demem o dur ki böyle bir ilahi reçeteyi çocuklarımıza sunmanın tam zamanı!
Eğitim hayatımızda "Eğitimde fırsat" diye ortaya atılan yeni bir düşünce söz konusu. Kelime manası olarak; bir şeyin yapılmasına elverişli ve uygun düşen zamandır diyebiliriz. Daha iyi anlaşılması için fırsat eğitimine bir kaç örnek verecek olursak:
Bir çocuğa saatlerce düzenli olma konferansı vermek yerine kaybettiği bir şeyi bulamadığı zaman ona yardım etmeyerek arayıp bulmasını sağlamak çocukta kalıcı öğrenme sağlar. Yahut yemek seçen, mızmızlık yapan bir çocuğa yemek seçtiğinde aç kalmasına fırsat vererek sağlanan eğitim saatlerce nasihatin yerini tutar. Evde vazo kırıldığında yalan söyleyen çocuğa “Bak çocuğum vazoyu senin kırdığın belli, vazo kırılmasından daha büyük bir hata yaptın doğru olmayan bir şeyi söyledin” diyen anne çocuğuna iki ders vermiş olur birincisi onu sevdiği değer verdiğini, ikincisi dürüstlüğün bu evde daha çok prim yaptığını, fırsatı değerlendirerek öğretmiş olur. Örneklerde de olduğu gibi ancak yerinde ve zamanında verilen bir bilgi kalıcılığını sağlayabilir.
Özellikle namaz abdestinin çok küçük yaşlardan itibaren öğretilmesi gerektiği üzerinde hemfikiriz. Abdesti öncelikle anne ve baba çok iyi öğrenip uygulayarak çocuklarına örnek olmalı. Ebeveyn, çocuğuyla beraber abdest almalı, sahabenin çocuklarına öğrettiği gibi örnek olarak canlandırmamız gerekir. Abdest esnasında yaptığı niyeti, okuduğu duaları yüksek sesle okumalı.
Abdesti sevdirecek ve öğretecek hikâye, anekdot, film gibi materyallerden faydalanılmalı. Daha ileriki süreçlerde ise abdestle diğer ibadetlerin yavaş yavaş bütünleştirilmesi gerektiği de unutulmamalıdır.
Çocuğumuza abdest almak zor geliyorsa, evde bulunanların tamamının katılacağı bir sıra oluşturalım, çocuğumuz bu sıranın komutanı olsun ve onun direktifleri doğrultusunda hep birlikte abdest alalım.
Çocukla beraber bir abdest posteri yapıp evimizin uygun köşesine asabiliriz veya anneyle çocuk beraber bir abdest şarkısı söyleyip beraber abdest alabilirler.
Anne okul dilini kullanarak "Aferin oğlum/kızım, böyle yaparak meleklerden artı aldın! veya "Allah seni seviyordu ama şimdi seni daha çok seviyor."diyerek davranışı pekiştirilmeli ve emin olun çocuk bunu sizden bekleyecektir.
Ama malesef dindar olmasına rağmen ebeveynin bazı davranışları, çocuğun abdesti yanlış öğrenmesine sebep olabiliyor. 'Küçüktür, sonradan tamamını öğrenir.' düşüncesiyle abdest yanlış öğretiliyor. Veya çoraplarını çıkarması zor olduğu için çocuğa 'sen sadece ellerini ve yüzünü yıka senin abdestin olur' gibi bilgiler veriliyor. Ancak bu tür yaklaşımların çocukta ibadetin ciddiyetini ve bütünlüğünü zedelediğini unutmamalıyız. Çocukların mikroplara, salgın hastalıklara karşı sık sık ellerini yıkamalarının yerine aşı hükmüne giren abdesti uygulamaları daha doyurucu olmaz mı sizce de?
"Domuzdan post, gavurdan dost olmaz!" atasözü içimize o kadar işlemiş ki, birçoğumuz batıdan gelen ilaçlara şüpheyle bakıyoruz. Bu virüse karşı kullanılacak ilaçlara yorum yapacak değilim. Ancak biz hem kendimize hem çocuklarımıza abdest aşısını daha iyi anlatabilmeliyiz.
Biz de Avrupa'ya abdest aşısı mı göndersek?