Öztürk, koronavirüs ve tütün kullanımı arasındaki ilişkiye dair yaptığı açıklamada, Çin'in Vuhan kentinde görülen ve "Kovid-19" olarak adlandırılan yeni tip koronavirüsün tüm dünyayı tehdit eder hale geldiğini anlattı.
Virüsün solunum yoluyla bulaştığını ve akciğere yerleştiğini hatırlatan Öztürk, virüsün bulaşma şekline ve yerleştiği organa bakıldığında Yeşilay'ın yıllardır mücadele ettiği tütün ve tütün ürünleriyle olan bağlantısının dikkati çektiğini söyledi.
"Bırakmak, akciğerimizin direncini artırmak demek"
Akciğerin oldukça hassas bir organ olduğunu ve belli bir yaşın üzerindeki kişilerde de bu hassasiyetin arttığını belirten Öztürk, "Eğer kişi sigara, nargile ya da elektronik sigara içiyorsa buradaki risk çok daha artıyor. Çünkü hedef organ dediğimiz akciğer, direkt zedelenmiş oluyor. Bu zedelenme de virüsün büyük oranda kalıcı hasar oluşturmasına ve kayıplara neden oluyor. Bu salgında en değerli varlığımız akciğerimiz. Akciğerimizi mutlaka korumamız gerekiyor." diye konuştu.
Prof. Dr. Öztürk, akciğeri koruyabilmek için onu zedeleyen tütün ve tütün ürünlerinden uzak durmak gerektiğinin altını çizerek, "Lütfen, sigara, nargile ya da elektronik sigara içenler hassasiyetlerini artırarak, bu vesileyle tütünü ve elektronik sigarayı bıraksınlar. Azaltmaktan bahsetmiyoruz çünkü bu çözüm değil. Bırakmak demek, akciğerlerimizin direncini artırmak demek. Devam etmek ise sonradan telafisi mümkün olmayan sorunlarla karşı karşıya kalmamıza yol açar." değerlendirmesinde bulundu.
Nargile, solunum yolu hastalıkları için ciddi bir risk faktörü
Mücahit Öztürk, bağımlılıktan kurtulmanın irade isteyen bir süreç olduğunu ve bırakmak için bir vesile gerekebileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dünyanın en önemli gündemi, okullar kapatıldı, insanların seyahatleri engellendi, ülkelerde karantina uygulandı. Böyle bir problemin yaşandığı dönemde
sigarayı bırakmak için daha büyük bir motivasyon olamaz. İrade ve isteğin burada ortaya çıkması lazım. Bizler Yeşilay Danışmanlık Merkezinde (YEDAM) bağımlılıklarla mücadele konusunda destek veriyoruz. Şehirlerinde YEDAM olan vatandaşlarımız merkezlerimize başvurup tamamen ücretsiz hizmet alabilirler."
Türkiye'de nargile kullanılan mekanların yaygınlığına da dikkati çeken Öztürk, nargilenin sigaradan daha fazla probleme yol açtığını her zaman dile getirdiklerini söyledi.
Öztürk, nargilede hijyen kurallarının geçerli olmadığını vurgulayarak, "Şimdi yine büyük bir riskle karşı karşıyayız. Özellikle solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda nargileyi ortak kullanmak ciddi risktir. Bu nedenle, vatandaşlarımızın, gençlerin ve ebeveynlerin hassas olmalarını, salgını bir fırsat bilerek nargileden uzak kalmalarını istiyoruz. Sağlık Bakanlığımızın da bu konuda bir açıklama yapacağını ve bir adım atacağını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Bağımlılık eğitimleri sosyal medya üzerinden devam edecek
Öztürk, Yeşilay'ın bağımlılık ile mücadelesinin temelinde sağlıklı yaşamı öncelemenin yer aldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün hijyenin ne kadar önemli, çocuklara erken dönemde sağlıklı yaşamayı öğretmenin ne kadar mühim olduğunu hepimiz görüyoruz. Çok basit dediğimiz el yıkamanın bile ne kadar koruyucu olduğunu, aksırırken, öksürürken dikkat etmemiz gerekenlerin ne kadar önemi bulunduğunu gördük. Yeşilay olarak, erken yaştan itibaren sağlıklı yaşamla başlayan bağımlılık eğitimini zaten veriyoruz. Bu süreçte de devam edecek. Erişkinler olarak çocuklara doğru örnek olabilirsek bu durumu çok daha iyi yönetebiliriz."
Öztürk, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) iş birliğiyle Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı kapsamında anasınıfından itibaren sağlıklı yaşamı önceleyen eğitimler verdiklerini aktardı.
Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, koronavirüs tedbirleri kapsamında okullarda eğitime ara verilmesi nedeniyle bu içerikleri sosyal medya üzerinden paylaşacakları bilgisini vererek, "Çocuklarımız evdeyken sosyal medyayı bu anlamda yararlı bir şekilde kullanabilir. Bizim içeriklerimizi özellikle çocuklarımızın seyretmesini istiyoruz çünkü şu anki nesil görerek ve duyarak daha iyi öğreniyor. Bu öğrenme biçimi de daha kalıcı oluyor. Çok erken yaşta sağlıklı yaşamı öğrettiğinizde bu kalıcılık yaşam boyu devam ediyor." şeklinde konuştu.