Mavera Kongre ve Sanat Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmasını yapan Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gür, dünyadaki adaletsizlikler ve vicdan yokluğunun büyük bir kanayan yara olduğunu belirtti.
Dünyanın dönem dönem buhranlar geçirdiğini belirten Rektör Ali Gür, Batı ve Doğu medeniyetinin sürekli çarpışma halinde olduğunu vurgulayarak, “Böylesi bir coğrafya, insan kaynağı ve yerüstü özel stratejik konumundan dolayı büyük bir hazine. İki yolumuz var. Ya bu hazineyi bırakıp gideriz ya da bu hazineye hep beraber sahip çıkarız, başka yolumuz yok.” dedi.
“Bu coğrafyada güçlü olmak zorundayız”
Gür, “Son yüzyılın en önemli son tarih tanıkları sizlersiniz. Dünyadaki adaletsizlikler ve vicdan yokluğu maalesef büyük bir kanayan yara. Böyle bir dünyada ve en önemlisi de üzerinde bulunduğumuz bu coğrafyada ayakta kalabilmek kolay değil. Allah özellikle de bu coğrafyaya üç kıtayı birleştiren enerji, hava ve deniz yolları anlamında en önemli geçiş noktası bahşetmiştir. Böylesi bir coğrafya insan kaynağı ve yerüstü özel stratejik konumundan dolayı büyük bir hazine. Bizim iki yolumuz var. Ya bu hazineyi bırakıp gideriz ya da bu hazineye hep beraber sahip çıkarız, başka yolumuz yok. İşte böyle bir coğrafyada güçlü olmak zorundayız. Ancak ‘güçlü oldum’ demekle olmuyor. Bilgi güçtür ve iktidar yapar. Bunu hiçbir zaman unutmayacağız. O yüzden güçlü olmak istiyorsak güçle birlikte de adaletli, vicdanlı ve etik olmak istiyorsak daha çok okumak, okuduğumuzu pratiğe aktarmak zorunluluğumuz var.” ifadelerini kullandı.
“Vekalet savaşları üzerinden Türkiye’nin önü kapatılmak isteniyor”
Türkiye’nin son derece zor bir coğrafyada bulunduğuna vurgu yapan Gür, “Son zamanlarda gelişen, büyüyen ve dönüşen Türkiye birçok ülkenin gıpta ettiği ülke olurken aynı zamanda bazı büyük güçlerin de hedef odağına oturdu. Bazen açıktan bazen de vekalet savaşları üzerinden Türkiye’nin önü kapatılmak isteniyor. İşte bunun en yakın şahidi sizlersiniz ve sizin zamanınızda son 3-4 yıldır hep beraber bunu yaşıyoruz. Kendi sınır güvenliklerimizi korumak, insanlarının huzur, yaşam hakkını muhafaza etmek ve en önemlisi de sınır ötesindeki mazlum ve mağdur insanların din, dil, ırk ayrımı yapmadan onların korumalarını yapmak adına orada yaptığımız operasyonlarda en büyük gücümüz savunma sanayimizdir.” diye konuştu.
“Artık ürettiğiyle de iftihar eden bir Türkiye oluştu”
10-15 yıl önce yüzde 20’lerde olan savunma sanayinin milli yapısının şu an yüzde 70’i aştığına dikkat çeken Gür, “Son Barış Kalkanı Harekatı’nda eğer SİHA’lar, İHA’lar, uzun menzilli stratejik füzelerimiz olmasaydı acaba biz bu başarıyı sağlayabilir miydik? Bir taraftan dünyanın süper güçleri hesaplarını yaparken onların hesaplarını alt üst eden yeni gelişen bir nesille, durmadan çalışan ve üretmekten korkmayan, artık ürettiğiyle de iftihar eden bir Türkiye oluştu. Bunu oluşturan sizlersiniz. 10-15 yıl önce yüzde 20’lerde olan savunma sanayi milli yapımız şu anda yüzde 70’i aşıyor. En önemlisi yüzde 80-90’da olsa eğer milli ruh yoksa eğer ‘ben yapabilirim’ duygusu yeşermemişse zaten bunun da bir hükmü yoktu. Asıl büyük hamle bizim açımızdan gençlerimizin başarabilme yetisini kazanmış olmasıdır.” diye konuştu.
“Türkiye savunma sanayinde önemli atılımlar gerçekleştirdi”
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadan dolayı birçok farklı etken, güçlü ve bağımsız bir savunma sanayine sahip olmayı zorunlu kıldığını ifade eden Mimar ve Mühendisler Grubu Gaziantep İl Temsilcisi İslim Arıkan ise, “Milli olarak üretilen her teknoloji, gerek savunma gerek ekonomik anlamda ülkeleri güçlü kılmaktadır. Ülkemiz son yıllarda, jeopolitik konumu ve küresel güç dengeleri nedeniyle savunma sanayinde önemli atılımlar gerçekleştirmiştir. Savunma sektöründe sahip olduğu imkân ve teknolojileriyle bugün önemli bir güç konumundadır.” dedi.
Savunma sanayinin Türkiye’nin en önemli meselesi olduğuna vurgu yapan Üniversiteli Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Batuhan Demirci de, “Suriye ve Libya’da vukuu bulan olaylar da bunu bize tekrar kanıtladı. Türkiye artık güçlü bir ülkedir. Gerektiği zaman yumruğunu masaya vurup titretebilen bir ülkedir. Savunma sanayinde dışa bağımlılığı oldukça düşürmüş ve düşürmeye devam eden sıra dışı çalışmalara ev sahipliği yapan bir ülkedir.” ifadelerini kullandı.
Gaziantep Üniversiteli Mimar ve Mühendisler Grubu Başkanı Nihal Turgut da, dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ihtiyaç duyulan noktalarda gerçekleştirdikleri aktivitelerde meslek hayatına bilinçli bireyler olarak başlamayı hedeflediklerini ifade etti. (İLKHA)