FARK NE?

İyi ile kötü, şeytanla melek, Muhammed(sav) ile ebu cehil, Fatma(r.anha) ile hind ve cennet ile cehennem arasında ne kadar fark ve zıtlık varsa hayâ ile hayâsızlık, örtü ile açık-saçıklık arasında o derece zıtlık vardır.

Ekleme: 03.01.2013 16:26:00 / Güncelleme: 03.01.2013 16:26:00 / Siyaset Gemisi / İstanbul Haberleri
Destek için 

Namaz, hac, oruç vs nasıl Allah’ın ve resulünün emriyse örtü de Rabb-ı zül celal ın ve Resulunün emridir. Faiz, içki, zina vs nasıl ki haram edilmişse açık-saçıklık da zina sayılmış ve haram edilmiştir. Başörtüsü de kitap, sünnet ve icma ile sabit olup inkâr eden veya hafife alan küfre girer.

Şeytan(Allah’ın laneti o’na ve avanelerine olsun) başta olmak üzere askerleriyle beraber tüm inkârcılar hayâ ve örtü ile hayâsızlık için mücadele ederler. Nitekim Şeytan(a.l), Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın çıplak kalmalarına ve çirkin yerlerinin görünmelerine sebep olmuştu.

Yahudi, hristiyan ve azılı tüm kâfirlerin saldırdıkları ilk şey Müslüman hanımın namusu, ırzı, başörtüsü olmaktadır. İşte bu gün,dün veya yarın dünyanın neresinde olursa olsun başörtüsüne bir saldırı varsa mutlaka kâfirler için şehevi açıdan bir menfaat söz konusudur. Tabii olarak bu şekildeki bir namussuzluk anında cevabını bulur ve helak edilirler.

Tarih boyunca insanlar arasında hak-batıl mücadelesi devam etmiş ve kıyamete kadar da sürecektir. Allah tan yana olanlar (hakkıyla O’na kul olanlar) ile şeytana kulluk edenler, uşaklık edenler arasında mücadele süresizdir. işte temel nokta budur. İnsanın yaratılışındaki esas sır Allah’a kulluk değil midir? Zariyat suresinde Allahu teala şöyle buyurmaktadır : “Ben insanları ve cinleri sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.” Bilahare delillerini sunacağımız şekilde başörtü de bu kulluk kapsamında Allah’ın emirlerinden bir emirdir. Kulluk nişanesi ve göstergesidir. Allahu teala mümin erkek ve kadın için örtü sınırlarını belirlemiş, Hz. Resulullah bunu tefsilatlı bir şekilde açıklamış, İslam’ın müctehid âlimleri bütün bunları kitaplarında geniş bir şekilde ciltler dolusu açıklamışlardır. Bütün bunlara rağmen örtü ile mücadele etmek, hayâsızlığı arzulamak “kel en’am bel hüm edell” hayvanlardan daha aşağı seviye atılmasına vesile olur. Hepimizin bildiği şekliyle hayvanlar cennet veya cehenneme gitmez hesapları görülür toprak olurlar. Ancak insanlar ve cinler iyi amelleri neticesinde melekleri geçebileceği gibi isyanı, küfrü vs neticesinde hayvanların aşağısına yuvarlanır. İyi ve kötü derken neyi anlamalıyız. İyi; Allah’a kulluk vazifelerini hakkıyla ifa edenler, kötü ise; Allah’a isyan eden, emir ve nehiylerini tanımayan, nefsine, şeytana vs. kul olanlar anlaşılmalıdır. Kim olursa olsun İslam dininin en önemli ve olmazsa olmazlarından olan Müslüman kadının örtü ve hicabını küçümser, alaya alır veya inkâr ederse mutlak bir şekilde küfre girmiş olur. İşte iyi kişi odur ki bu örtü emrini de diğer emirler gibi uygulasın, şeytan ve dostlarına kulak asmasın, islami tesettürüne riayet etsin. Erkek olsun kadın olsun kendileri için farz olan(sınırı aştığında haram olan) örtünme işine ciddiyetle sarılsın ki kurtuluşa ersin. Çünkü bütün ibadetlerin islami tesettüre riayet edilerek yapılabileceğini ve örtünün de devamlı işlenen bir ibadet olduğunu pek ala iyi biliyoruz.

Şeytanın saltanatının altüst olmasına sebeb olan insanlığın atası Âdem(as) ve soyundan intikam almak için şeytanın yaptığı desiselerinin en büyüğü ve en önemlisi onları hayâdan sıyırmak, dünyayı bir çıplaklar kampına çevirmek insanlığı şehevi arzunun dışında, düşünemeyen varlık haline getirip helak ettirmektir. İşte şeytan ve dostları (insanlardan ve cinlerden) sürekli Müslüman kadının başörtüsü ile uğraşmalarının temel nedeni budur. Melekler insanlığın kurtuluşuna sevinir ve hayâlı olmalarını arzularken, şeytanlar beni âdemin helakını isterler. Melekler başörtüsünün çıkarılmış olduğu evlerden çıkıp uzaklaşırlar. Nitekim peygamberimize peygamberliğin yeni verilmesinin ardından Hz. Hatice validemizin başını açarak, peygambere gelenin Cebrail(as) mi şeytan mı olduğunu anlamaya çalışması ve Hz resulullahın orda bulunan(Cebrail (as)’ın gittiğini söylemesiyle “müjde sen Allah’ın resulüsün ve gelen de Cebraildir.”(çünkü hayânın olmadığı yerlerde melekler durmaz, oralarda şeytanlar dolaşır.) demiştir.

Hz.Muhammed(SAV) hayânın öğreticisi ve uygulayıcısı, Ebu cehil ise adına yakışır bir şekilde cehaletin, hayâsızlığın, fuhşiyatın temsilcisi ve lideridir. Müslüman kadın; Müslüman olması hasebiyle peygamberine uymak, hayânın temsilcisi ve göstergesi olmak, elbisesine, örtüsüne son derece dikkat etmek zorundadır. Müslüman kadınla, inanmayan kadın arasında inanç yönünden, amel yönünden nasıl fark varsa İslami tesettüre riayet konusunda mutlaka fark olmalı, inanmayan “cahiliyye dönemi kadınları” gibi hayâsız, örtüsüz olmamalıdır, müslüman hanım. Velhasıl; islama yaraşır vakarla islami tesettüre uyarak hareket etmeli, inanmayan, cehennemden korkmayan, Allaha ve Resulüne uymayan kadınlar gibi olmamalıdır, müslüman hanım.

Hayâ ve hicap; namaz, oruç, hac, cihad gibi farizaların (Müslüman hanım ve erkek için) ilk ve temel şartıdır, olmazsa olmazlarındandır. Hiçbir şekilde örtü olmazsa ameller kabul edilmez. İslami tesettüre riayet edilmeden namaz kılınamaz, hacca ve cihada gidilmez çünkü ameller geçersiz olur.

Namaz, hac oruç gibi temel farzlar gibi Rabbimizin diğer bütün farzları gibi örtü de Allah’ın farzlarından bir farzdır. Bu emir birçok ayeti kerimelerde kadın ve erkek için örtünün sınırları belirlenmiştir. Resulullah(sav) da bütün bunları geniş bir şekilde açıklamış ve İslam’ın müctehid âlimleri de en ince ayrıntısına kadar ciltler dolusu kitaplar yazmışlardır. Tarihin her döneminde bel’amlar birçok konuda olduğu gibi bu konuda yanlış yorumlar yapmış olabilirler. “Örtü teferruattır, gereksizdir, başörtüsü gibi bir emir yoktur.” vb safsatalar; kendi sapıklıklarının yanında Müslüman hanımları iffetsizleştirme, dini yönden(bel’am ca yorumlama) onların hayâ perdelerini yırtmaya çalışma gayretleri boşa çıkacak ve bacılarımız onlara asla itibar etmeyecek inşallah. Müslümanların asla unutmamaları gereken hiçbir üniversite, hiçbir lise Müslüman hanımın başörtüsüne kifayet etmez. Çünkü örtüsüz dolaşan bayan devamlı göz zinasına maruz kalıp devamlı günah işlemektedir. Biz bir makalede bu konuyu bütün teferruatıyla yazacak değiliz, çünkü bu konuyla ilgili yeterince kitaplar yazılmış, ancak kitap ve sünnetten birkaç delil sunmak istiyorum ki delilsiz konuşup-yazdığımız anlamına gelmesin.

“Mümin kadınlara da söyle: gözlerini (haramdan) çevirsinler; namus ve iffetlerini korusunlar. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, (kendi) oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bululanlar (cariyeleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan beyinsiz vb. tabi kimseler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur suresi 31)

“Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) “cilbablarını” (dış örtülerini) üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”Ahzab suresi:59

“(Vekar ile) evlerinizde oturun. Evvelki cahiliyyet (devri kadınlarının kırıla döküle, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin.” (Ahzab 33)

Bu ayetten de anlayacağımız şekilde açılıp-saçılmak, sallana sallana kırıtarak yürümek, süslenerek dışarı çıkmayı cahiliye âdeti olarak kabul etmiş ve Müslüman hanımları bundan men etmiştir. Bundan daha takvalı olanı da şu ayeti kerimede beyan edilmiştir.

“Birde onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit perde ardından isteyin onlardan.

Bu, sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir.” (Ahzab 53)

İşte islamda müminlerin anneleri olan peygamber hanımları ile konuşma veya bir şey isteme bu şekilde olursa normal mümin bir erkekle, mümine bir bayan arasındaki münasebet ve görüşmeler çok daha fazla titizlik ister.

Bir gün Aişe’nın kız kardeşi olan Esma, vücudunu gösteren ince bir elbiseyle Peygamberin evine geldi. Peygamber (s.a.v.) ona şöyle buyurdular: “Ey Esma kadınlar adet olma vakitlerine ulaştıklarında (buluğa erdiklerinde) yüz ve elleri hariç vücutlarının hiçbir yerlerini göstermemelidirler.”( -Sunen-i Ebi Davud c. 2 s. 383.)

Temîm oğulları kabilesinden bir takım kadınlar Hz. Aişe’yi ziyarete gelmişti. Üstlerinde ince giysiler vardı. Hz. Aişe kendilerine şöyle dedi: "Eğer siz mü`minler iseniz, bunlar inanmış hanımların giysileri değildir. Eğer mü`min değilseniz, o zaman durum değişir."

Yine Hz. Aişe`nin huzuruna, ince başörtülü bir gelin getirilmişti. O, şöyle dedi: "Nur suresine inanan bir kadın bunu örtünmez." (el-Kurtubi, XIV, 157)

Yine rivayet edilmiştir ki peygamber (s.a.v.)“Kadının kocasından başkası için kendisini süslemesini yasakladı ve şöyle buyurdu:

Eğer kadın kocasından başka erkekler için kendini süslerse, Allah’ın onu ateşle yakması gerekli olur.” -(Biharu’l – Envar )

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor:“Bir gün Hz .Fatıma (a.s) ile Hz. Peygamber (s.a.v)’in huzuruna gittik Resululah’ın şiddetle ağladığını gördüm:“Babam ve annem sana feda olsun neden ağlıyorsunuz? dedim. Peygamber “miraca gittiğim gece ümmetimden bazı hanımların şiddetli azaba uğradıklarına şahit oldum; onların şiddetli azaba duçar oldukları için ağlıyorum. Sonra onlardan her birinin azabını açıkladı. Hz. Fatıma: “Ey benim gözlerimin nuru bunların işledikleri günahları bana açıkla” dedi: Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:“Saçlarından asılan kadın saçını namahrem erkeklere karşı örtmeyen kadındır. Kendi vücudunun etini yiyen kadın ise vücudunu başkaları için süsleyen kimsedir. Ama vücudunun eti, makas ile kopartılan kadın ise kendisini başkalarına sunan kadındı. Sonra şöyle buyurdu: Kocası kendisinden razı olan kadına ne mutlu! (-Vesailu’ş- Şia c. 14 s. 15)

“ Ayet ve hadislerden çıkarılacak dersler

1- Örtünmek bütün mümin kadınlara kesin bir farzdır.

2- Resulullah(sav)’ın zevce ve kızları bütün mümin kadınlara örnek ve önderdir.

3- Örtünün vücudun ziynetlerini ve elbsesini kapatması farzdır.

4- Örtünme Müslüman kadına zorluk değil bilakis onun şeref ve haysiyetini korumaktır.

5- Hicap kadınların iffetini koruduğu gibi toplumu da fitne ve fuhşun yapılmasından korur.

6- Müslüman kadın Allah(cc)’ın emirlerine sımsıkı sarıldığı gibi, islamın farz ettiği içtimai edeblerle de edeblenmelidir.

7- Allahu teala kullarını çok esirgediği için onlara dünya ve ahirette çok hayırlı olan hükümleri emretmiştir.”



Ayrıca ayet ve hadislerdeki şer’i örtünmenin şartları olarak da;

1-Örtü, bütün vücudu örtmelidir…

2-Örtü, alttaki elbiseyi gösterecek kadar ince olmamalıdır…

3-Örtünün kendisi bir ziynet olmamalı ve cazip renkli kumaşlar kullanılmamalıdır…

4-Örtü, vücüt hatlarını belli edecek ve fitneye sebeb olacak kadar dar olmamalıdır…” Ahkâm tefsiri (Muhammed ali sabuni) c-2, s-330-331

İslam da hanımların ve yetişkin kız çocuklarının namazda ve dışarı çıktıkları zaman başörtüleri ve altını göstermeyen bolca olan elbiselerle örtünmeleri gerekir. Eğer giysi ince olur veya dar olup vücut hatlarını belli ederse, üstüne bolca bir dış giysi veya çarşaf gibi bir örtü giymeleri tesettürü tamamlar. Evden dışarı çıkarken veya evde yabancı erkeklerin yanında baş örtüşü ve cilbab denilen dış giysilerini örtünmeleri İslam`ın öngördüğü örtü şeklidir. Bu da el, yüz ve topuklardan alt kısım ayaklar dışında tüm bedenin altını göstermeyen ve bolca giysilerle örtülmesinden ibarettir. Bunların dikişli, modelli, renkli olup olmaması veya kumaşının kalitesi örfe ve beldelere göre değişiklik gösterebilir. Nitekim günümüzde Türkiye`nin çeşitli yörelerinde farklı örtünme şekilleri olduğu gibi, Suudi Arabistan, İran, Pakistan, Malezya, Endenozya, Afrika veya Avrupa ülkeleri gibi ülkelerde yaşayan Müslüman hanımların farklı stil ve modellerde kapanma türleri vardır. Bazı yöreler "süs yeri" kapsamına yüzü de ekleyerek, "peçe" denilen örtü ile veya cilbab`ın bir bölümü ile yüzlerini de örtme yoluna gitmişlerdir. Ancak fitne korkusu bulunmadıkça çoğunluk bilginler yüzü örtü kapsamı dışında bırakmışlardır.

İslam’da kadının el ve yüzü hariç her yeri avrettir. Erkekler için diz ve göbek arası bölgedir. İslam’a göre yıkanma, tabii ihtiyaç, gerekli kişiler(doktora muayene gibi) ve dinen bakmalarında sakınca olmayanların dışında kimseye göstermezler. Aksi halde avret sayılan bu yerler sayılanların dışında gösterilmesi durumda devamlı işlenen bir günah irtikâp etmiş olurlar. Bir Müslüman Hanım bilerek saçının birkaç telini açsa ve namaz kılsa “setri avret” kuralını çiğnediklerinden namazları batıl olur. Avret denildiği zaman bir Müslüman Hanım için bütün vücuttur. El ve yüz hariç bayanların bedenlerinin herhangi bir yerlerinin görünmesi zinaya sevk ve davet ettiğinden saç telleri, boğazı, vs bütün bedenin teşhiri haram edilmiştir. Zinaya götüren yolların başında kadınların açık-saçık gezmesi gelir.

İslam da örtüden maksat, kadının eziyet görmemesi, zinaya çağıran birer hayat kadını olmadığını göstermesi, iffetli, namuslu bir insan olduğu ve incitilmemesi gerektiği için örtü emredilmiştir.

Tarih boyunca başörtüye uzanan eller çok defa kırılmıştır. En bariz örnek olarak ben-i kaynuka Yahudileridir. Bu azılı ve azgın Yahudi kabilesi, peygamberin ve ordusunun bedir savaşını küçümsemesi yetmezmiş gibi Müslüman bir hanımın örtüsüne el uzatınca kâinatın efendisi onlara savaş ilan etti ve münafık Abdullah b.übeyy münafığının ısrarlı ricası karşısında onları kılıçtan geçirmeyip hepsini sürgün ettirdi.

Yakın tarihimizden bir örnek de Maraş işgali sırasında bir Müslüman hanımın örtüsüne uzanan eli parçalayan Sütçü İmam örneğidir. Fransız bir işgalci Müslüman hanımın örtüsüne saldırınca Sütçü İmam onu orada öldürür, direniş başlar ve Maraş işgalden kurtulur.

Yine yakın siyasi tarihimiz de şahittir ki hangi siyasi parti başörtüsüne cephe almış veya sırt çevirmişse kaybetmiştir. Kaybetmeyenlerse başörtülülerin umut kaynakları oldukları içindir, tabii yan çizenler tepetaklak yuvarlanmıştırlar. Müslüman memleketinde salyangoz satılmaz.

Eski yunan ve roma medeniyetinde iffetli kadın devamlı bulunmuş ve değerli bir gözle bakılmış, hicap denilen örtü bu iffetli kadınlarda yaygın haldeydi. Hakeza Asur, Hitit, Süryani, Med vb gibi eski toplumlarda da bu olgu devamlı olmuştur.

Günümüzde yaşayan ilahi dinlerde ise; Hristiyan toplumunda başörtüsü, asırlar boyu bir kadının evli olduğunun bir sembolü olarak değerlendirilmiştir. Ayni şekilde hristiyan kadınların kiliseye girerken başlarını örtmeleri, Allah’a karşı duyulan bir saygının ifadesi olarak algılanmaktadır. Onlara göre örtü, Allah’a sığınmanın, ondan af ve merhamet dilemenin bir işaretidir. Ayni şekilde hristiyan bilgin Tertulian, örtünmenin fitri temellerine insanların dikkatini çekerek örtünmenin zinaya karşı bir kalkan görevini gördüğünü ifade eder. Yaşayan dinlerden Yahudilikte ( Tevrat’ta ) örtünmeyi emreden çıplaklığı yeren bölümler vardır. ( Tekvin 24 / 64,65) ( Es’ iya 3 / 16,17 ) Yahudiler için örtünme namusun sembolüdür. Örneğin başını örtmeden sokağa çıkan bir kadının kocası mehir ödemeden onu boşama yetkisine sahiptir.

Ey Müslüman ve mümin olduğunu söyleyen bacım, sakın dünyan için ahiretini harab etme! Unutma ki “cehennem lüzumsuz, cennet dahi ucuz değil” ve unutma ki cehennemin ateşi, giydiğin örtülerin sıcaklığından çok daha fazla ve de daimidir. Sonuç olarak başörtü bizi yaratanın emri,örtüsüzlük şeytanın isteğidir.Başörtü ile mücadele Allah(cc) ile mücadeledir.Eski dinlerde de örtü ve hicap vardı,ancak en olgun ve mükemmel şeklini Kur’an-ı Kerim ve HZ.Muhammed(sav) ile kazanmıştır.Allah’tan korkan kadın fitneye sebebiyet vermez ve Allah’ın emrini yerine getirir.Ne pahasına olursa olsun, müslüman hanım için kriter ve örnek Resulullah(sav)’ın hanımları(hz.hatice,hz.aişe…) ve kızları (hz.fatma,hz.rukiye…) dır. Ne mutlu bu kutlu insanlara ve onlara uyanlara, selam hidayete tabii olanlara…

Esra Şüheda Ruhavi / ULUSLARARASI AFRİKA ÜNİVERSİTESİ/doğruhaber