Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye'nin en büyük gücü, birliği ve dayanışmasıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, STK temsilcilerini kabulde yaptığı konuşmada, "Bizler yumruk gibi bir arada olduğumuz, bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimiz sürece, Allah’ın izniyle, bu ülkenin sırtını yere getirebilecek hiçbir güç yoktur." dedi.

Ekleme: 02.03.2020 15:15:04 / Güncelleme: 02.03.2020 15:15:42 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib’te gerçekleşen saldırıya tepki gösteren ve TSK'nın bölgedeki mücadelesine desteğini açıklayan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki sivil toplum kuruluşları temsilcilerini, kabul etti.

Kabulde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 il merkezinde, Odalar ve Borsalar Birliği önderliğinde bir araya gelen sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin ortak açıklama yaptığını anımsatarak, Türkiye’nin, Suriye sınırlarında ve özellikle İdlib’de tarihî bir mücadele verdiği bir dönemde gösterdikleri birlik ve beraberlik için sivil toplum kuruluşları temsilcilerine teşekkür etti.

"Birbirimize kenetlendiğimiz sürece bu ülkenin sırtını yere getirebilecek hiçbir güç yoktur"

Ortak açıklamada; işçisinden işverenine, memurundan çiftçisine, esnafından sanayicisine kadar milletin her kesimini temsil eden sivil toplum kuruluşlarının bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her zaman ifade ettiğim gibi, Türkiye’nin en büyük gücü, işte bu birliği, beraberliği, kardeşliği, dayanışmasıdır. Bizler böyle yumruk gibi bir arada olduğumuz, bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlendiğimiz sürece, Allah’ın izniyle, bu ülkenin sırtını yere getirebilecek hiçbir güç yoktur." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü mücadelenin vatan topraklarımızı ve özgürlüğümüzü koruma, bayrağımızı ve ezanımızı yaşatma, geleceğimize sahip çıkma mücadelesi olduğunu, işte buradaki fotoğrafla bir kez daha teyit etmiş bulunuyoruz. Ülkemizi terör örgütleriyle kuşatma, şehirlerimize gözünü diken rejimlerle tehdit etme, ekonomik tuzaklarla tökezletme peşinde olanlara inşallah aradıkları fırsatı vermeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin 4 milyona yakın mülteciyi dokuz yıldır misafir ettiğini, ancak İdlib’deki gelişmelerin üzerine 1,5 milyon daha mültecinin sınıra sürülmek suretiyle Türkiye’ye yeni bir yük daha getirilmek istendiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı ülkeleri "Eğer bir yük paylaşımına Batı girmezse kapıları açarız."  diye uyardığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin mültecilere kapıları açmasının ardından Batılı ülke liderlerinin telefon üstüne telefon ettiğini, "kapıları kapatın" dediklerini dile getirerek, "Artık kapılar açılmıştır. Şu anda sizler bu yükten nasibinizi alacaksınız. Dün itibariyle rakam ciddi manada yükseldi, yükselmeye devam ediyor." diye konuştu.

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile bu akşam Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde görüşeceğini, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile de yine bir telefon görüşmesi gerçekleştireceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, perşembe günü de Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geleceğini ve gelişmeleri değerlendireceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Temenni ederim ki orada artık ateşkestir veya atılacak diğer adımlardır bunları atar bu işi süratle bir neticeye kavuştururuz." dedi.

"15 Temmuz’da başaramadıklarını, Suriye üzerinden hayata geçirmeye çalışanları hüsrana uğratmakta kararlıyız"

"15 Temmuz’da Ankara’da, İstanbul’da başaramadıklarını, Suriye üzerinden hayata geçirmeye çalışanları bir kez daha hüsrana uğratmakta kararlıyız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Hatırlarsanız, 15 Temmuz’un hemen ardından ne demiştik: ‘Başaramayacaksınız… Milletimizi bölemeyeceksiniz… Bayrağımızı indiremeyeceksiniz… Vatanımızı parçalayamayacaksanız… Ezanlarımızı susturamayacaksanız… Bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz… Bu halka boyunduruk vuramayacaksınız… Bin yıldır yürüdüğümüz bu yoldan bizi geri döndüremeyeceksiniz…’  Evet… Bugün de aynısını söylüyoruz.  Bu sabah itibarıyla şu ana kadar 135 tank, 22 zırhlı araç, 45 top, 44 çok namlulu roketatar, beş hava savunma rampası, 12 tanksavar, dört havan, 29 pikaba monteli uçaksavar, bir İHA, sekiz helikopter, 49 çeşitli araç, yedi mühimmat rampası, 24 zırhlı araç, dokuz mühimmat deposu olarak kullanılan bina, iki uçak, iki füze rampası ve bu arada son rakam 2 bin 557 rejime ait asker ve bunun yanında tabi ki orada yardımcı olarak onlarla beraber bu mücadelenin içinde olan kişiler, bunlar da etkisiz hâle getirildi, öldürüldü. Çünkü ‘şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak’ dedik. Bunların ‘bedelini ödeteceğiz’ dedik."

"Sahada askerimizle, ticarette, sanayide, tarımda, üretimde, hizmette saflarımızı sıklaştırarak yolumuza devam etmemiz gerekiyor"

Sivil toplum kuruluşlarından beklentilerinin verilen mücadeleye kendi alanlarındaki gayretleriyle destek vermeleri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Şayet Türkiye’nin son 17 yılda diğer alanlarla birlikte savunma sanayinde kat ettiği mesafe olmasaydı bugün böyle bir mücadeleyi çok daha zor şartlarda yürütmeye çalışıyor olacaktık. Çünkü birileri size silah, mühimmat göndersin de ondan sonra ben bu mücadeleyi yürüteyim derseniz, sizi geçmişte olduğu gibi yaya bırakırlar, böyle de yaptılar. Ama şimdi elhamdülillah biz bunları kendimiz üretiyoruz ve onlarla beraber de bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Kimsenin inayetine, desteğine, yardımına ihtiyaç duymadan harekâtlarımızı icra edebiliyorsak, bugüne kadar döktüğümüz terler, elde ettiğimiz neticeler sayesindedir. Artık bizim yerli İHA’larımız, SİHA’larımız var ve bütün bunlarla beraber de buralarda, evet icrai faaliyet yapıyoruz. Geleceğimize daha güvenle bakabilmek için sahada askerimizle, ticarette, sanayide, tarımda, üretimde, hizmette sizlerle saflarımızı daha sıklaştırarak yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Sizler daha çok çalışarak, daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek, daha çok istihdam sağlayarak hem kendiniz daha çok kazanacak hem de ülkemize daha çok kazandıracaksınız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Temennimiz; bir an önce bu mücadeleyi zaferle neticelendirerek daha fazla kan dökülmesinin önüne geçmektir. Bunun için sahadaki mücadelemiz yanında tüm diplomatik kanalları kullanıyoruz. Bir kez daha Bahar Kalkanı Harekâtı’mıza destek verdiğiniz, şehitlerimizin acısına ortak olduğunuz, birliğimizi, beraberliğimizi teyit ettiğiniz için sizlere şükranlarımı sunuyorum" diyerek konuşmasını tamamladı. (İLKHA)