Toplantıda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Bilgiç, Suriye'nin İdlib kentinde, TSK'ya yönelik rejim ve Rusya tarafından gerçekleştirilen hava saldırısı ve İdlib'e yönelik başlatılan operasyon başta olmak üzere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
28 Şubat sürecinde hukuk, adalet krizi ve hak ihlalleri krizinin yaşandığını hatırlatan Bilgiç, bu kriz ve ihlallerin bugünde devam ettiğine dikkat çekti.
"Hocamız, öncelikle ahlak ve maneviyat prensibini öğretmiştir"
Merhum Necmettin Erbakan'ın vefatının yıldönümü olduğunu anımsatan Bilgiç, "Bizler bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu biliyoruz. Bu imtihanda insanların en önemli vazifesi zulüm etmemek, zulme boyun eğmemek, hak yememek, hakkını yedirmemek, bu çağda onuruyla, şerefiyle geçmek demektir. Merhum Erbakan hocamız, zulmetmeyen, zulme boyun eğmeyen, hak yemeyen, hakkını yedirmeyen ve yaşadığı dönemden onuruyla, şerefiyle geçen bir başbakan olduğuna inanıyoruz. Allah (Celle Celaluhu) ondan razı olsun. Necmettin Erbakan demek, öncelikle ahlak ve maneviyat demektir. Ahlak, bir kişinin kendisi için istediğini kardeşi için de istemesidir. Ahlak, hiç kimsenin saçının telinin zarar görmemesi, kimsenin tırnağının çizilmemesi için gayret etmektir. İyiden, güzelden, doğrudan, haktan ve adaletten yana olmaktır. Hocamız, öncelikle ahlak ve maneviyat prensibini öğretmiştir." ifadelerini kullandı.
"Bölgede barıştan, kardeşlikten, diyalogdan yana bir anlayış görmüyoruz"
2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgali öncesi Türkiye'nin toprak ve hava sahasını kullanmak için izin verecek olan yetki tezkeresi olarak bilinen 1 Mart tezkeresinin de yıl dönümü olduğunu hatırlatan Bilgiç, "Biz 1 Mart tezkeresinin geçmemesi için seferberlik ilan ettik. Merhum hocamız milletvekillerini tek tek aradı, 'evet' oyu 1 Mart'ta fazla çıktı ancak nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için tezkere geçmemiş oldu. Bizim gayretimiz de geçmemiş oldu ama 19 Martı 20 Mart'a bağlayan gece tezkere meclisten geçirildi. Dönemin Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 'Irak savaşında ABD, İncirlik'i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti gerçekleştirdi?' dedi. 2003 yılından bugüne kadar sınır ötesinde operasyonlar, çatışmalar ve Irak işgali, Afganistan'ın durumu, Libya'nın bombalanması ile karıştırılması, Suriye'deki süreç ve Yemen'de maalesef barıştan, kardeşlikten, diyalogdan yana bir anlayış görmüyoruz. O gün tezkereyi geçiren kafa yapısı ve akıl neyse aynı akıl bugün de devam etmektedir." söyledi.
"Kardeşlerin arasına ABD, Rusya, Çin, israil ve İngiltere'nin girmesine gerek yok"
Bilgiç, "Bu coğrafyada, bu coğrafyanın insanları arasında çatışma çıkartarak çözülecek hiçbir mesele yoktur. Hocamız ne diyordu? 'Ankara, Tahran, Bağdat, Şam ve Erbil'deki kardeşlerimizi de yanımıza alırız, otururuz, bu meseleyi konuşarak çözeriz' diyordu. Kardeşlerin arasına Amerika'nın, Rusya'nın, Çin'in, israilin ve İngiltere'nin girmesine gerek yok. Bizim oturup konuşarak çözemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur. Meselelerimizi konuşarak çözeriz. Konuşuruz, çalışırız ve biz bu coğrafyayı düze çıkarız. Buna da inanıyoruz. Bu coğrafyanın barışa, kardeşliğe ihtiyacı vardır. Biz buna inanıyoruz. D-8'in ilk iki umdesi; savaş değil barış, çatışma değil diyalogdur. Bunlar bizim değişmez prensiplerimizdir." diye konuştu.
Bilgiç, "27 Şubat günü çok acı bir hadise yaşadık. İdlib'te hepimizi son derece üzen yüreğimizi sızlatan insanlarımızı sükûnete iten, 'ne oluyor?' sorusunu sordurtan çok üzücü bir olay yaşadık. Evlatlarımıza, kardeşlerimize Allah'tan (Celle Celaluhu) rahmet diliyoruz. Yaralılarımıza da acil şifalar ve yüreği yanan annelere sabırlar diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. İnşallah bu hadise son üzücü hadise olur." dedi.
"Coğrafyamızın diyaloga, barışa ve kardeşliğe ihtiyacı var"
Bu coğrafyadaki çatışmaların işgalci terör şebekesine ve emperyalist ABD'ye fayda sağladığına dikkat çeken Bilgiç, "Biz hükümeti, iktidarı uyarıyoruz. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bu coğrafyamızın diyaloga, barışa ve kardeşliğe ihtiyacı vardır. Bu coğrafyamızın üretime, kalkınmaya ve huzura ihtiyacı var. İslahiye'nin, Nizip'in, Şahinbey'in, Şehitkâmil'in huzuru; İdlib'in, Halep'in Lazkiye'nin huzurundan geçer. Ankara'nın huzuru; Bağdat'ın, Şam'ın ve Tahran'ın huzurundan geçer. Türk'ün huzuru; Kürd'ün, Arap'ın ve Farisi'n huzurundan geçer. Sünni'nin huzuru; Şii'nin ve Alevi'nin huzurundan geçer. Bizler bu coğrafyada bin yılı aşkın süredir birlikte yaşayan bir topluluğuz. Bizim aramıza emperyalist girmemeli ve kapitalizm bizim sırtımızda büyümemelidir." şeklinde konuştu.
Basın toplantısının ardından Şubat ayı il divan toplantısına geçildi. (İLKHA)