Dünya tarihinin en önemli ekonomik felaketlerinden biri olarak nitelendirilen 2008 küresel finans krizi sonrasında merkez bankalarının rolünün ne olması gerektiği konusunda tartışmalar yaşanmış, bu kapsamda birçok ekonomist kriz öncesi merkez bankacılığında geçerli olan paradigmanın yetersiz olduğu görüşünde birleşmişti.
Söz konusu eleştirilerin ardından merkez bankaları hedeflemelerinde fiyat istikrarı ile finansal istikrarın birlikte ele alındığı ve bunun para politikalarına aktarıldığı bir geçiş dönemine şahit olundu.
Bu dönemde globalleşme kavramının bir sonucu olarak herhangi bir ülkede yaşanan sorunların tüm dünyaya yayılması da, merkez bankalarının ekonomik açıdan ülkeleri darboğaza sokabilecek her türlü gelişmeye karşı tetikte olmasını, ayrıca para politikasında "manevra alanı" açarak ve alışılmadık yöntemlere başvurarak piyasaları desteklemesini beraberinde getirdi.
Parasal genişleme, negatif faiz gibi kavramların yaygın olarak kullanımını beraberinde getiren bu süreçte, öngörülemeyen gelişmelerin iktisadi faaliyette tahminlerin ötesinde bir yavaşlamaya yol açacağı endişeleri ve deflasyon riski etkili oldu.
Gelinen noktada, Çin'de ortaya çıkan ve dünyaya hızla yayılan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) küresel ticarete etkisine dair endişeler, merkez bankalarının gündemine yerleşti.
ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) gibi önce gelen merkez bankalarının yanı sıra Türkiye, Endonezya, Rusya ve Tayland gibi ülkeler de salgını yakından takip ettiklerini ve gerektiğinde tüm araçlarla adım atmaya hazır olunduğu mesajını verdi.
ÇİN MERKEZ BANKASI'NDAN SALGIN ENDİŞELERİNE ÇİFTE ÖNLEM
Koronavirüsün, Çin'in dünya ticaretinde söz sahibi olması dolayısıyla küresel tedarik zincirini ne ölçüde etkileyeceği ve dünya büyümesine ne şekilde yön vereceği tartışılırken, Çinli yetkililerin teşviklerinin yanı sıra merkez bankalarının desteği de piyasalara pozitif yansıdı.
Goldman Sachs, UBS, Macquarie Group, Morgan Stanley, Oxford Economics gibi önde gelen tahmin kuruluşlarının yanı sıra Fitch, Moody's ve Standard & Poor's (S&P) gibi kredi derecelendirme kuruluşları Çin'in ilk çeyrek büyümesine dair beklentilerini aşağı yönlü revize ettiği bu süreçte, "koronavirüsün pandemiye dönüşmesi durumunda küresel ekonomide 1 trilyon dolardan fazla kayba yol açabileceği" dillendirildi.
Çin'in ilk çeyrekte büyümesinin ise yıllık bazda yüzde 4,5'lere gerileyebileceği dikkati çeken tahminler arasında yer alıyor. Bu noktada en iyimser tahminin ise yüzde 5,2 düzeyinde bulunduğu görülüyor.
Son olarak Uluslararası Para Fonu (IMF), Kovid-19 salgını nedeniyle orta vadede kürsel ekonomik büyümenin tarihi ortalamaların altında kalacağının öngörüldüğünü ve ekonomik görünüm üzerindeki aşağı yönlü risklerin hakim olmaya devam ettiğini bildirdi.
Piyasadaki panik havasını dağıtmak için Çin Merkez Bankası (PBoC) devreye girdi. Piyasaya önce 1,2 trilyon yuan likidite enjekte eden banka, 7 ve 14 günlük ters repo faiz oranlarında da indirime gitti. Banka daha sonra piyasaya 400 milyar yuanlık daha likidite sağladı. Son olarak PBoC, 1 yıl vadeli faizi 10 baz puan, 5 yıl vadeli faizi ise 5 baz puan indirerek sırasıyla yüzde 4,05 ve yüzde 4,75'e düşürdü.
JAPONYA MERKEZ BANKASI TETİKTE
Koronavirüs salgınından en çok etkilenen ikinci ülke konumundaki Japonya Merkez Bankası (BoJ), henüz net bir adım atmazken, yakın takipte olduklarını ve gerekirse adım edecekleri mesajını verdi.
BoJ Başkanı Haruhiko Kuroda, yeni koronavirüsün Çin ve dünya ekonomisine etkisinin endişe kaynağı olduğunu belirterek, "Çin ekonomisinin global ekonomideki payı büyük. Bu nedenle virüsün etkileri büyük olabilir. Biz gerektirdiği takdirde tereddüt etmeksizin parasal gevşemeye gidebiliriz ama bunun için henüz çok erken." açıklamalarını yaptı.
Kuroda, daha sonra yaptığı açıklamada da, koronavirüs salgınının Japonya'nın ekonomisini ve fiyat trendlerini önemli ölçüde tehdit etmesi halinde merkez bankasının tereddüt etmeden ilave hafifletme adımlarını değerlendireceğini de bildirdi.
Japonya'nın yerel basınında çıkan haberlere göre, Kuroda, salgınının ekonomi ve turizm üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak gerekli bütün adımları esnek bir şekilde atmak için hazır ve tetikte olduklarını belirtti.
FED'DEN "VİRÜS BELİRSİZLİĞİ" VURGUSU
Koronavirüs salgını Fed'in 28-29 Ocak'taki faiz kararına ilişkin toplantısının tutanaklarına da yansıdı.
Tutanaklarda, koronavirüs tehdidinin, küresel büyüme görünümüne yönelik yeni bir risk olarak takip edildiği belirtilirken, "Küresel büyümede istikrara ilişkin bazı bulgular var ancak koronavirüs salgınının ortaya çıkmasıyla görünüme ilişkin belirsizlikler devam etmiştir. Koronavirüs tehdidi, insanların yanı sıra, küresel büyüme görünümüne yönelik de yetkililerin yakından takip edilmesi konusunda anlaştığı yeni bir risk olarak ortaya çıktı." ifadeleri kullanıldı.
Salgın, Fed'in 28-29 Ocak'taki faiz kararı sonrasında açıklamalarda bulunan Başkan Jerome Powell'ın konuşmalarına da yansımıştı.
Powell, ticaretteki bazı belirsizliklerin son zamanda azaldığını belirterek, 2018’in ortalarındaki azalışın ardından küresel büyümede bazı dengelenme işaretleri oluştu. Bununla birlikte, yeni koronavirüsünden kaynaklananlar dahil olmak üzere görünümdeki belirsizlikler devam ediyor." değerlendirmelerini yapmıştı.
Virüsün "son derece ciddi bir mesele" olduğuna işaret eden Powell, salgının özellikle Çin'in ekonomik büyümesi üzerinde bozulmaya neden olabileceği konusunda uyardı. Henüz salgının ne kadar yayılabileceği ve etkilerinin ne olabileceğinin belirsiz olduğunu belirten Powell, "Durumu tabii ki yakından gözlemliyoruz." dedi.
Analistler, 2020'de faiz konusunda "bekle-gör" temasını benimseyeceğine neredeyse kesin gözle bakılan Fed'in, koronavirüs salgınından sonra 0,25 baz puanlık bir faiz indirimine gitmesinin beklendiğine işaret ediyor.
ECB'DE YENİ ENDİŞE KAYNAĞI "KORONAVİRÜS"
Koronavirüs kapsamında ECB'den de açıklamalar gelirken, ECB Başkanı Christine Lagarde, yeni tip koronavirüs salgının küresel ekonomik belirsizliğe katkıda bulunduğunu ifade etti.
Lagarde, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı tehdidi azalmış gibi görünse de koronavirüsün yeni bir belirsizlik katmanı eklediğine vurgu yaparken, ECB Başekonomisti Philip Lane de yeni tip koronavirüsün ekonomik etkisinin, bunun ne kadar hızlı yayılacağına bağlı olacağını belirtmişti.
Virüsün ekonomiler üzerinde kısa vadeli bir etki oluşturma eğiliminde olduğunu savunan Lane, koronavirüsün ekonomiler üzerindeki etkilerini dikkatlice izlediklerini, SARS ve önceki salgınları temel aldıklarını kaydetti.
TÜRKİYE, RUSYA, ENDONEZYA VE TAYLAND'DAN KORONAVİRÜS YORUMU
TCMB'in son para politikası karar metninde de koronavirüs değerlendirmesine yer verilirken, metinde "Son dönemde ortaya çıkan salgın hastalığın sermaye akımları, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturabileceği etkiler yakından takip edilmektedir." ifadesi kullanıldı.
Enflasyon Raporu sunumu esnasında TCMB Başkanı Murat Uysal da yeni tip koronavirüs salgınının piyasalar üzerindeki etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş, "Dünyanın en önemli ekonomilerinden Çin üzerinde bu durum yayılmaya ve büyümeye devam ederse, tabii ki büyüme rakamları üzerinde ciddi etkisi beklenir. Ticaret ve emtia fiyatları üzerinde etkileri olabilir. İlk olarak piyasalarda riskten kaçış ve risk algılamasının artması yönünde etki yarattı bununla birlikte de petrol fiyatlarında aşağı yönlü baskıya neden oldu. Bu durumun nereye evrileceğiyle ilgili ciddi belirsizlikler var. Olayın başlangıcından bu yana geçmişte yaşanan benzer durumlarda küresel ekonomi nasıl etkilenmiş takip ettik. Gerektiğinde elimizdeki tüm araçlarla adım atma imkanımız var." ifadelerini kullanmıştı.
Öte yandan Endonezya Merkez Bankası'ndan global ekonomi görünümü koronavirüs salgını nedeniyle bozulduğu yorumu gelirken, Rusya Merkez Bankası salgının büyüme beklentilerine yönelik riskler oluşturması nedeniyle yavaşlayan global ekonomi üzerinde belirsizlik olduğunu bildirdi.
Son olarak Tayland Merkez Bankası da ertelenen bütçe ve kuraklığın yanı sıra koronavirüsün büyümeyi etkilediğini bildirdi.
IMF: ÇİN EKONOMİSİ İKİNCİ ÇEYREKTE NORMALE DÖNECEK
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, Çin ekonomisinin 2020 yılının “ikinci çeyreğinde normale dönmesini” beklediğini söyledi. Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen “G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantıları”nda bir konuşma yapan IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Çinli yetkililerin yeni koronavirüsü salgınının ekonomi üzerindeki olumsuz etkisini hafifletmek için çalıştıklarını belirterek “Mevcut durum senaryomuzda açıklanan politikalar uygulandı ve Çin ekonomisi ikinci çeyrekte normale dönecek” dedi.
Salgının yarattığı olumsuz tablonun dünya ekonomisi üzerindeki etkisinin nispeten küçük ve kısa ömürlü olacağını belirten Georgieva, virüsün Çin’in bu yılki ekonomik büyümesini ocak ayı görünümüne göre 0,4 puan düşerek yüzde 5,6’ya düşeceğini küresel büyüme üzerindeki etkisinin de daha az olacağını söyledi.
IMF’nin salgınla mücadele için destek vermeye hazır olduğunu belirten Georgieva, daha korkunç senaryolardan kaçınmak için küresel iş birliği çağrısı yaparak zayıf sağlık sistemi olan ülkeler için potansiyel risk konusunda da uyardı.