ABUZER ATASOY – DOĞRUHABER
Libya Ulusal Kongre Üyesi eski Bağımsız Milletvekili Abdulvehhab Muhammed Kayid, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Hafter’e yönelik 'Hafter Batı’nın kuklası' diyen Kayid, darbeci Sisi, Suudi rejimi, BAE ve işgal rejiminin de Hafter’e arka çıktığını vurguladı. UMH’nin, içerisinde İslamcı, ulusalcı ve diğer görüşlere sahip kişiler barındırmasına rağmen medeni bir devlet isteyen kesimi temsil ettiğini ifade eden Kayid, öte yandan zalim Hafter’in ise Libya’da askeri vesayet düzenini kurmak istediğini belirtti.
Libya’nın Trablus, Berka ve Fezzan bölgeleri olmak üzere üç ana bölgeye ayrıldığını belirten Kayid: “Batı bölgesi olan Trablus UMH’nin kontrolünde, Doğu bölgesi olan Berka bölgesi Hafter’in hâkimiyetinde ancak Kuzey bölgesi olan Fezzan bölgesi Hafter’in iddia ettiği gibi kendi hâkimiyetinde değildir. Gerçekte bu bölge kimsenin hâkimiyeti altında değil. Hafter güçleri her ne kadar Trablus’a yaklaşmaya çalışmışsa da Trablus’u ele geçirememiştir. Trablus şuan Ulusal Mutabakat hükümetinin elindedir. Hatta Trablus’un batı yakasında bulunan El-Hums, Zlayten, Misrate, Ez-Zaviye, Zvara, Giryan gibi büyük şehirlerin tümü UMH’nin elindedir” ifadelerini kullandı.
Şuan Libya’da çatışan kesimlerin tüm İslam ülkeleri tarafından bilindiğini belirten Kayid sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir tarafta, Sisi hükümeti, Suudi ailesi, BAE, kendilerine arka çıkan işgalci israil bulunurken diğer tarafta ise Türkiye, Katar, Tunus ve Fas gibi ülkelerin de desteklediği ve Uluslararası tanınırlığa sahip Uluslararası Mutabakat Hükümeti bulunmaktadır.
Bu ikinci cephenin halkların özgürlüğünü isteyen hiçbir ülke ile bir sorunu olmayıp sadece tek bir kesime bağlı kalmayı istememektedir. Ancak ilk cephe ise, Arap baharı ile ayağa kalkan Arap halklarını tekrar askeri düzenin hâkim olduğu bir hale çevirmeyi arzu etmektedir. Çünkü bu cephedekiler demokrasi ve özgürlükten korkmaktalar. Onlara göre halkların özgürleşmesi kendileri için yöneticiler için ve israil için büyük bir sorun teşkil edecektir. Yani onlara göre özgürlük çok büyük bir sorundur. Bu ülkeler, her bir dönemde yeni bir kesimin sırtında kambur olmaya devam etmekteler.”
BATILI ÜLKELERİN TEK DÜŞÜNDÜKLERİ ŞEY KENDİ ÇIKARLARIDIR
Rusya Amerika ve Fransa gibi bazı ülkelerin taraflarını seçtiklerini belirten Kayid sözlerine şöyle devam etti: “Örneğin Fransa en başından beri resmi bir şekilde Hafter’e destek vermişti. Hatta Libya’da Bingazi tarafında düşen uçak kazasında bazı Fransız askerleri de ölmüştü. İtalya, İngiltere gibi tüm ülkeler kendi maslahatlarına bakmaktalar. Yani bir ülkenin askeri yönetimle yönetilmesi veyahut medeni bir ülke olması onları pek ilgilendirmez. Tek düşündükleri maslahatlarına olan şeyin ne olduğudur. Örneğin Mısır, Libya’daki yönetimin askeri yönetim olması için çok çabalamaktadır. Çünkü Sisi gibi ülkesini askeri yönetim ile yöneten birisi askeri yönetim dışında yönetilen bir ülke ile kesinle anlaşamaz. Mısır şu anda Hafter’i kendi komutanlarından birisiymiş gibi hesaplamaktadır ve Berka bölgesini Mısır’ın bir parçası haline getirmek istemektedir. Hatta geçen hafta Hafter’e bağlı parlamento üyelerinden birisi Berka bölgesinde Mısır Cüneyh’ini kullanacaklarını söyledi. İşte bu yüzden Mısır ordusu Hafter’i silah, tank, uçak, cephane, zırhlı araçlar, finansal güç, ilaç ve diğer tüm güçleri ile desteklemektedir. Hatta Tebruk’a bağlı Parlamento’nun bazı toplantıları bazen Mısır’da gerçekleştiriliyor. Mısır Hafter’i kendi yanında görevli bir komutan olarak görmekte herhangi bir sakınca görmüyor. Tabi Mısır’la ilgili konuştuğumuz her şeyin işgalci israil’in bir projesi ve Hafter ile ilgili konuştuğumuz her şeyin de Sisi’nin planlarının bir uzantısını temsil eden Birleşik Arap emirlikleri hakkında konuşmuş olduğumuz da bir gerçek. Şu anda Birleşik Arap Emirlikleri’nin Hafter’i uçaklarla parayla ve diğer imkanlarla desteklediği artık sadece bir iddia değil çok açık delillerin bulunduğu bir durumdur. Ayrıca bizler onları bu desteklerini itiraf etmeleri meselesini çoktan geçtik ve şu an onlar da bunu inkâr etmemekteler.”
Kayid: “Rusya Libya dosyasına sonradan katılmış bir ülkedir ve Hafter’i oluşturup bu olayları tetikleyen ülke de değildir. Ayrıca Rusya’nın Libya’daki Hafter’e olan desteği Suriye’de Beşşar’a olan desteği gibi ana güç değildir. Libya’nın Suriye ile kıyaslanması çok büyük hatadır. Ancak Rusya’nın Libya’da Hafter’e olan desteği sonradan ortaya çıktı. Rusya’nın Libya’ya müdahil olmasındaki asıl etken UMH’de ortaya çıkan başarısızlıklar, zaafiyetlerdir ve diplomatik adımlarıdır. Hatta UMH Başkanı Serrac’ın Batı’ya bu kadar umut bağlaması ve onlardan bir şeyler bekler gibi hareket etmesi bazılarının onun hakkında, Batı’nın bir kuklası olduğu söylentilerini ortaya çıkardı. Tüm bunlara karşı Rusya’nın bu adımları atması doğaldır. Ancak Hafter’de tüm bu hırsı ve ihtirası oluşturan asıl etkenler Mısır, BAE ve arkalarındaki israil’dir.” dedi.
SİYONİST İŞGALCİ İSRAİL’İN İŞİNE GELECEK OLAN TEK YÖNETİM ŞEKLİ ASKERİ YÖNETİMDİR
Gerçekte Libya’nın demokratik bir düzene sahip olmamasının diğer ülkeler için çok da sorun teşkil etmediğini, hatta NATO ve diğer dünya ülkelerinin, Libya halkını Kaddafi’ye karşı desteklediklerini ve bu konuda bir sorun görmediklerini belirten Kayid sözlerine şöyle devam etti: “Ancak daha sonra Mısır’da Mursi’nin hükümete geldiği ve Libya üzerinden Filistin’e yüklü miktarda silah desteğinin sağlandığı görüldüğünde Mısır’da Ulusal ve Libya’da da medeni bir yönetimin hâkim olmasından korktular. Bunun üzerine BAE, Arap baharını sonlandırma görevini üstlenerek Mısır’ın, Libya’nın ve diğer tüm güçlerin askeri yönetimin eline geçmesi için tüm imkânlarını seferber etti. Çünkü israil’in işine gelecek olan tek yönetim şekli askeri yönetimdir.”
Kayid: “Amerikan vatandaşı olan Hafter’e gelince, o Pentagon’a çok az bir mesafe uzaklıkta bulunan Virginia eyaletinde yaşamaktaydı. Çad’ta esir olarak tutulduğu dönemde onu kurtarıp yanına alan ve kendi ülkesinde 20 yıl barındıran ülke Amerika’dır. Böyle birinin Amerika’ya bağlı bir kukla ve onların askeri olması dışında bir şey düşünülemez.” dedi
Batının sürekli meşru hakların gerekliliğini tavsiye ettiğini ancak askeri düzenleri de desteklediğini söyleyen Kayid: “Eğer Libya’daki askeri yönetim başarılı olursa tıpkı Mısır’da Sisi’nin olduğu gibi onu da evlatları gibi himaye edecekler. Batı Mısır’da meşru hakların Mursi’den yana olduğunu söylemesine rağmen Sisi’yi destekliyorlardı. Nitekim Mursi’ye karşı darbe gerçekleşir gerçekleşmez Sisi’nin düzenini resmi olarak tanıdılar. Onlar şu anda da gizli bir şekilde Hafter’i desteklemekteler.” ifadelerini kullandı.
HAFTER, AMERİKA’NIN HÂKİMİYETİ ALTINDADIR
Kayid: “Şu anda Amerika’nın neden açık bir şekilde Hafter’e destek vermediğini ve meydanı Rusya’ya bıraktığını biliyor musunuz? Her ne kadar Trump’ın siyaseti biraz irticali ve ahmakça da olsa ve Başkan olarak seçilirken Rusya’nın kendisine yardımlarına karşılık verdiğini de hesaplarsak bile, ortada farklı bir neden daha var. O da Libya’nın Suriye gibi olmadığı ve yarın öbür gün Hafter’in Rusya desteği ile başa geçmeyi başarması halinde bile Amerika’nın hâkimiyeti altından çıkmayacağıdır. Rusya’nın buradaki kazancı belki Hafter ile yapacağı silah anlaşmaları olur ki bu durum Amerika için herhangi bir sorun teşkil etmemekte ve daha önce de Rusya’nın Kaddafi ile silah anlaşmalarının olduğu ortada. Ancak Libya’daki petroller ve Hafter üzerindeki nüfuzuna gelince bunlar zaten Amerika’nın gibi görülmekte. İşte bu yüzden uzaktan rahat bir şekilde sadece seyretmektedir.
Örneğin şu an Sisi’nin Rusya ile olan yakınlıklarına bakılarak artık Sisi’nin Amerikan hâkimiyetinden kurtulduğu iddia edilebilir mi? Ancak Suriye’ye baktığımızda durumun farklı olduğu ve Amerika’nın burada kendisine yabancı gibi baktığı açıkça gözlenebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
ARTIK BM DİYE BİR ŞEY YOKTUR
BM’nin Libya tutumuna da değinen Kayid: “BM’nin Hafter’e karşı neden açık bir şekilde tavır takınmamasına gelince, şunu bilmek gerekir ki şu an BM diye bir şey yoktur. Ortada BM’nin kararları üzerinde etkili olan bazı etkin devletler var. Örneğin şu an BM tarafında Libya’ya gönderilen Gassan Selame’ye baktığımızda, Fransa’ya sadık birisi olduğu açıkça görülmekte. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri ile de kuvvetli alakaları olan birisidir.” dedi.
Kayid sözlerini şöyle sürdürdü. Ayrıca şu 2014-2015’te Ulusal mutabakat Hükümetinin kurulmasını sağlayan Suheyrat siyasi anlaşmasına başkanlık yapan Berlendin Lion’un daha sonradan BAE’ye günlük bin Pount’a çalışan bir görevli olduğu ortaya çıktı. BM’nin diğer bir sorunu insaf sahibi çalışanlarının olmamasıdır. Bir taraftan haklı olanı desteklediklerini söylerken diğer taraftan haksız olana arka çıkmaktalar. Bunun sebebi de bir taraftan BAE’nin kendilerine para akıtması ve diğer taraftan BM’de söz hakkına sahip olan Fransa, Rusya ve diğer 3 ülke ile toplam 5 ülkenin BM üzerinde tam hâkimiyet kurmasıdır. Şuan çoğu ülke, Libya Hükümetini desteklediğini söylemekte ancak gerçekte ya Hafter’e destek vermekte ya da hiçbir şey yapmamaktadır.”
Amerika’nın, Rusya’nın Libya’da güçlenmesini istemediğinin altını çizen Kayid, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Amerika Rusya’nın Libya’da güçlenmesini istememektedir ancak şu an kendisinde Libya’ya askerlerini gönderecek gücü görmediği için göz yummaktadır. Rusya da Hafter’in Amerika’nın bir askeri olduğunu bildiği için ona güvenmemesine rağmen bu şekilde Hafter’e destek çıkarlarsa bazı şeyleri elde edeceklerini biliyor. Ayrıca ben Rusya’nın, Libya’yı Suriye’deki elini güçlendirecek bir koz olarak da gördüğünü düşünüyorum.”
HAFTER, KESİNLİKLE TRABLUS’A GİREBİLECEK BİR GÜÇTE DEĞİL
Kayid, Hafter’in her geçen gün biraz daha güçlenir gibi göründüğü sorusuna şöyle cevap verdi: “Hafter kesinlikle Trablus’a girebilecek bir güçte değildir. Aslında Hafter’in elinde pek bir güç yok ancak Hükümetin yönetimde gösterdiği zafiyetlerden ötürü güçlü gibi görülmektedir. Hafter’i dünyaya büyük bir ordu gibi gösteren BAE’nin, Sisi’nin ve Ürdün’ün basınıdır. Böylelikle Büyük bir devlet ve orduya sahip biriymiş gibi Hafter’den bir kukla oluşturdular. Buna karşılık UMH gerçek bir birliktelik ile hareket edemedi. Bana Hafter’in bu haliyle Trablus’a nasıl ilerleyebildiğini sorarsanız size Hükümetin ve İslami kesimin zafiyetlerinin bu konuda on üzerinden yedi oranında etkili olduğunu ve Hafter’in sadece onda üçlük bir gerekçesinin olduğunu söylerim. Sorun UMH’deki zayıflıktadır. Batı bölgesindeki sorun yönetimdeki zayıflıktadır. Libya’da şu an bir savunma bakanı yok, güçlü bir genelkurmay başkanı veya güçlü bir ordu yönetimi yok ancak ortadaki güvendiğimiz tek güç mevcut olan askerin güçlü olmasıdır ve bu haliyle bile Hafter bu orduya yaklaşamamaktadır.”