Bir Kurtarma Hikayesi

Türkiye, Çin’de baş gösteren Koronavirüs salgını nedeni ile Şubat ayı başında Çin’e bir askeri kargo uçağı göndermiş ve vatandaşlarını ülkeye getirmişti. Bu kurtarma operasyonuna yönelik tek bir eleştiri olmadı, hatta toplum tarafından kahraman gibi karşılandılar. Ukrayna da vatandaşlarını Çin’den getirtti… Getirtti ama…

Ekleme: 21.02.2020 10:58:23 / Güncelleme: 21.02.2020 11:07:32 / manşetler
Destek için 

Mustafa Karakaş/Doğruhaber

İslam ve Batı medeniyetlerinin insana verdiği değer hep tartışılagelmiştir. İslam medeniyetine hep kibirle bakan Batılıların ne kadar insancıl oldukları aslında yaşanılan olaylarla neredeyse her gün “kör gözlere sokarcasına” ispatlanıyor.

İslam’ın insana verdiği değeri en iyi anlatan örneklerden biri mülteci politikasıdır.

Türkiye milyonlarca mülteciye sahip çıkarken Batılılar sınırlarını jiletli dikenli tellerle koruma altına alıyordu. Bu durumu “Suriyeliler Müslüman olduğu için” böyle yapıyorlar diye anlamıştık.

Oysa öyle değil; adamlar insan hayatına önem vermiyor.

Güncel bir olayla somutlaştıralım

Koronavirüs salgını başladığında Türkiye Şubat ayı başında vatandaşlarını almak için Çin’e uçak gönderdi.

Uçak 42 yolcuyu alıp Türkiye’ye indiğinde tüm ülkede sevinç vardı. Kimsenin aklına gelenleri kabul etmeyelim diye bir fikir gelmedi.

Ukrayna Hükümeti de vatandaşlarını Çin’den getirtti… Getirtti ama ülke çalkalandı.

45'i Ukraynalı, toplam 72 kişi Vuhan'dan uçakla Ukrayna'ya getirilip otobüs ile şehre girerken Ukraynalılar tarafından taşlandı. İstemiyorlardı. Gelmesinler diyorlardı.

Ukraynalılar, Ukrayna vatandaşlarının sınırdan geçmesine isyan ediyordu. Oysa getirtilen kişiler zaten karantinaya alınacaktı.

Protestocular o kadar sert ve aşırı tepkiler gösterdi ki büyük bir arbede yaşandı, 10 polis yaralandı.

Düşünebiliyor musunuz bir kurtarma operasyonuna bile karşılar.

Ukrayna Sağlık Bakanı Zoriana Skaletska açıklama yapmak zorunda kaldı. “Bu insanlar bizim vatandaşımız” demek zorunda kaldı.

Oysa Türkiye 42 yolcuyu getirirken insanlar sadece mutlu olmuştu.

Farkı fark etmek gerek.

Şüphesiz bu fark halkların beslendiği kaynakla ilgiliydi.

Fark, Müslümanlığın merhamet aşısı ile sekülerizmin ben merkezli tavrında saklıdır.