Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'in 102'nci yaş günü dolayısıyla düzenlenen panele katıldı.
Panelde konuşan Gül, "Suç ve yaptırım dengesini, toplumun adalet duygusunu tatmin edecek şekilde yeniden gözden geçirmeye kararlıyız." dedi.
Gül, Yargı Reformu Stratejisi'ndeki yeniliklerle infaz usullerini geliştirmeyi ve güncel teknolojileri de sisteme entegre etmeyi amaçladıklarını kaydetti.
İstanbul Eğitim Merkezinde "Mevzuatı hakikat bilmek, lafzın dehlizlerinde kaybolmaktır." diyen Adalet Bakını Gül, Hukukçunun yaşadığı toplumun tarihini, kültürünü, inancını ve değerlerini özümsemiş olması gerektiğine dikkat çekti.
"Suç ve yaptırım dengesi adalet duygusunu tatmin etmeli"
İstanbul Eğitim Merkezinde düzenlenen panelin açılışında konuşan Bakan Gül, yapılan düzenlemelerle standartları yükseltilen infaz sistemiyle, hükümlünün ıslahını sağlayarak toplum hayatına uyum sağlamasının amaçlandığını belirtti.
Gül, "Yargı Reformu Stratejisi'ndeki yeniliklerle birlikte infaz usullerini geliştirmeyi, bu arada güncel teknolojileri de sisteme entegre etmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda şiddet içermeyen bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hamile ve çocukların cezalarını, elektronik izleme merkezi aracılığıyla evde çekmesi alternatifi üzerinde duruyoruz. Hükümlü ve tutukluların yakınları ile görüntülü görüşmesi, elektronik dilekçe gibi yeni uygulama modelleri de çalışma gündemimizde yer almaktadır." değerlendirmesini yaptı.
"Güven veren ve erişilebilir bir adalet"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kamuoyuna açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde çok önemli hedefler bulunduğunu aktaran Bakan Gül, sözlerine şöyle devam etti:
Bu hedeflerde mevzu hukuku toplumun hakikati ile buluşturmak, hukuk sistemimizi toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek şekilde adil, etkili ve hızlı çalıştırmak için adımlar atıyoruz. 'Güven veren ve erişilebilir bir adalet'' vizyonuyla hazırladığımız Yargı Reformu Strateji Belgemiz, önümüzdeki 5 yılın yol haritasını ortaya koymaktadır. Belgede yer verdiğimiz dokuz temel amaçtan birini de 'ceza adaleti sisteminin etkinliğinin arttırılmasıdır.
Bakan Gül, konuşmasında suç mücadelede ceza adaleti sisteminin hızlı, etkin ve adil işleyişinin büyük önem kazandığına dikkat çekerek, "Bir tek suçun bile cezasız kalmayacağı, bir tek masumun bile haksız yere suçlanmayacağı bir sistemin tüm unsurlarıyla gerçek anlamıyla hayata geçmesi hususunda çok önemli adımları gerek mevzuat gerek uygulama çerçevesinde atmak, hepimizin ortak bir yükümlülüğüdür." ifadelerini kullandı.
Gül, bu çerçevede kanunlaşan 1. Yargı Paketi ile hem devamında gelecek tüm süreçlerle birlikte ceza hukuku anlamında adil ve tüm toplumun beklentilerinin karşıladığı bir sistemi uygulamayı hayata geçirmeyi hedeflediklerini belirtti.
"Mevzuatı hakikat bilmek, lafzın dehlizlerinde kaybolmaktır"
Ceza hukukçusunun en büyük ve en önemli vasfının hakikate hürmet olduğunu vurgulayan Bakan Gül, "Hakikati sadece kurallarda, kuru kelimelerde, kanun metinlerinin lafzında aramak, hukukçu için beyhude yorulmaktır. Mevzuatı hakikat bilmek, lafzın dehlizlerinde kaybolmaktır. Hukukun hakikati, toplumun hakikatinden farklı bir şey değildir. Toplumun hakikati ise kültür ve tarih üzerinde yükselir. Örf ve adetlerden, inanç ve değerlerden beslenir." ifadelerini kullandı.
Bakan Gül, özellikle mevzu hukukun hakikatle uyum ve ahenk içinde olduğu ölçüde kuvvet ve meşruiyet kazanacağını vurgulayarak şu ifadeleri kullanarak konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bu hakikatle bağı koptuğunda, kendisinden beklenen sosyal barışı sağlama işlevini yerine getiremez. Aynı şekilde, normu yorumlama ve uygulama görevi bulunan hukukçunun da içinde yaşadığı toplumla köprülerini atma lüksü yoktur. Hâkim, savcı, avukat, uzman, akademisyen hangi rolü üstlenirse üstlensin hukukçu; yaşadığı toplumun tarihini, kültürünü, inancını ve değerlerini özümsemiş olmalıdır. Tarih, kültür, sanat, felsefe ayağı bu kadim coğrafyaya basan bir entelektüel ancak bu coğrafyaya katkıda bulunur. Oryantalist bir bakış açısıyla, bir kompleksle kendi değerlerine, kendi coğrafyasına, kendi toprağına yabancılaşan bir entelektüel bir aydından asla bahsetmek mümkün değildir. Topluma ve toplumsal değerlere yabancılaşma, aynı zamanda hukukun özüne ve amacına, yani adalet duygusunun bizatihi kendisine karşı da bir yabancılaşmayı beraberinde getirir." (İLKHA)