Dr. El Adluni: "Filistin meselesi ümmetin her evladının boynunda bir vazifedir"

Uluslararası Kudüs ve Filistin için Destek Birliği Genel Sekreteri Doktor Muhammed Ekrem El Adluni, Kudüs'e sahip çıkma çağrısında bulundu.

Ekleme: 07.02.2020 14:55:06 / Güncelleme: 07.02.2020 20:15:05 / Güncel / İstanbul Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

İşgalci ABD'nin "Yüzyılın Anlaşması" adıyla uygulamaya koymak istediği şer planına karşı her kesimden tepkiler gelmeye devam ediyor.

Filistin ve Kudüs meselesinin önemi hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Kudüs ve Filistin için Destek Birliği Genel Sekreteri Doktor Muhammed Ekrem El Adluni, Filistin meselesinin sadece Filistin halkının boynundaki bir emanet olmadığını, ümmetin her evladının boynunda bir vazife olduğunu vurguladı.

Tüm kurumlar ve hassasiyet sahibi olan kuruluşlar, "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırılan ama esasında "Yüzyılın İhanet Projesi"ne karşı düzenlenen değişik etkinlik ve protestolarla baskıyı arttırması gerektiğinin altını çizen El Adluni, "Filistin halkı bedeller ödedi ve hala da ödüyor. Filistinliler öncülerini ve evlatlarını bu uğurda feda etti. Filistin bu mücadelede şehitler, esirler, gaziler, yaralılar verdi. Evlerinin yıkılmasına tahammül ettiler. Siyonistlerden gelen tüm belalara ve musibetlere sabrettiler. Filistin halkı, yöneticileriyle ve evlatlarıyla bu davalarında sebat etmeye devam ediyor ve devam edecekler. Filistin özgürleşene kadar bu mücadele ve cihadımızda sebat edeceğiz." dedi.

 

"Kudüs meselesi bizim için akidevi ve dini bir meseledir"

"Yüzyılın Anlaşması, Filistin meselesi konusunda daha önce bundan daha tehlikelisi yaşanmamış siyasi bir projedir." diyen El Adluni, "Hakikaten bu anlaşma eğer gerçekleşirse gelecekte çok sorunlu günlerin yaşanacağını gösteriyor. Daha önce üstü kapalı ve imalı bir şekilde açıklıyorlardı. Özellikle geçtiğimiz günlerde Amerikan idaresinin bunu açıklamasından sonra bu anlaşmanın tehlikesi kendini daha fazla belli etti. Bu anlaşmanın tehlikesini 5 yönle belirtebiliriz. Bu, ayrıca bizim 'Yüzyılın Anlaşması' hakkındaki değerlendirmemizdir." ifadelerini kullandı.

İşte "Yüzyılın Anlaşması" adlı ihanet projesinin tehlikeleri

Anlaşmanın tehlikelerini dile getiren El Adluni, "Bu anlaşma birinci yönüyle, Filistin meselesinin en önemli konumunu ve ana merkezini barındırmaktadır. O da mübarek mescid olan Aksa ve Kudüs meselesidir. Kudüs meselesi bizim için akidevi ve dini bir meseledir. Her karış toprağıyla bir kent ve Filistin devletinin başkenti olarak Kudüs'ten vazgeçilemez. Mübarek Mescid-i Aksa'dan vazgeçilemez. Kudüs olmadan Filistin'in bir anlamı olmaz. Mescid-i Aksa olmadan da Kudüs'ün bir anlamı olmaz. Dünyanın her yerinden Müslümanların gönül bağıyla bağlandığı Mescidi Aksa'sız bir ümmetin anlamı yoktur." dedi.

"Yüzyılın Anlaşması mültecilerin ülkelerine geri dönme hakkını ellerinden alıyor"

Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın Yahudileştirilmesi ve bölünmesi için onlarca politikanın yürütüldüğünü hatırlatan El Adluni, "Maalesef 'Yüzyılın Anlaşması' Mescid-i Aksa'da olan hakkımızı diskalifiye ediyor. Filistin meselesinin tasfiyesi için ortaya konulan bir proje olan 'Yüzyılın Anlaşması'nın ikinci yönü; mültecilerin geri dönüş hakkıdır. Bu siyasi proje çok ciddi tehlikeler barındırıyor. Filistin dâhilinde yaklaşık 7 milyon Filistinli yaşıyor. Bunlar Gazze şeridinde, Kudüs, Batı Şeria ve tarihi Filistin toprakları olan 48 sınırlarında yaşıyorlar. Fakat yaklaşık 7 milyon Filistinli de ülke dışında yaşıyor. Birçoğu farklı bölgelere dağılmış halde yaşıyorlar. Bunlar hâlâ mülteci konumunda. Maalesef yüzyılın anlaşması bu mültecilerin ülkelerine geri dönme hakkını ellerinden alıyor. Amerikan idaresi ve Trump, cüretkâr bir tutumla 'Yurtdışındaki bu Filistinliler, kesinlikle ülkelerine, çiftliklerine ve mülklerinin olduğu bölgelere dönemez.' diyor." şeklinde konuştu.

"Yüzyılın Anlaşmasıyla Filistinlilerin kendi toprakları üzerindeki egemenliği tanınmıyor"

İhanet projesinin üçüncü yönünün, en az diğerleri kadar çok tehlikeli olduğunu belirten El Adluni, "Yüzyılın anlaşmasıyla Filistinlilerin kendi toprakları üzerindeki egemenliğini kabul etmiyorlar. Filistin'in her karış toprağına olan egemenlik haklarını geçersiz kabul ediyorlar. Filistin bizim için denizinden nehrine her yerdir. Yine bu bizim için bir akidedir. Bu bizim dedelerimizin, atalarımızın topraklarıdır. Bu topraklar tüm İslam ümmetinin topraklarıdır. İslam ümmetinin bu mukaddes diyarda eser bıraktıkları mirasları var. Bu topraklarda Osmanlı tarihinden kalma ciddi anlamda tarihi eserler var. Osmanlı, bu topraklar üzerinde kurulan vakıfları koruyordu. Biz sadece Filistinliler olarak değil, ümmet olarak nasıl olur da kendi mukaddesatımız olan Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa'dan vazgeçebiliriz? Onlar, topraklarımız üzerindeki egemenliğimizi tanımıyorlar. Bilakis onlar bunu tanımamakla yetinmeyip şu an Batı Şeria'daki yerleşim yerlerini, sözde siyonist devletin sınırlarına dâhil ediyorlar. Maalesef bu topraklarda yaşanan bir Siyo-Amerika işgalidir." dedi.

"Dördüncü tehlike, işgali normalleştirme ve uyumlulaştırma ortamının hazırlanmasıdır"

Dördüncü yönde de diğer yönlerde olduğu gibi çok ciddi tehlikelerin olduğunu dile getiren El Adluni, "Siyonist akım etrafında stratejik bir çevre oluşturularak işgali normalleştirme ve uyumlulaşma ortamı hazırlamaya çalışıyorlar. Çevre ülkelerden bazı Arap devletleri siyonistlerle doğrudan iletişime girerek bu ortamı oluşturmaya çalışıyor. Maalesef bazı Arap ve İslam devletleri, siyasi süreçlerinde siyonistler ile uyumlulaşma yoluna gittiler. Siyonistler ve onunla uyumlulaşma yoluna giden bazı Arap devletleri, 'Burada bir siyonist devlet var ve biz onları burada olsunlar, bu bölgenin bir parçası olsunlar diye yerleştirdik.' diyorlar. İşte 'Yüzyılın Anlaşması'nın tehlikesi budur." ifadelerini kullandı.

"Yüzyıl Anlaşması bir ihanet ve siyasi bir alışveriş pazarlığıdır"

Esas ve doğrudan temsiliyeti olan Filistin halkının olmadığı bu anlaşmanın bir ihanet ve siyasi bir alışveriş pazarlığı olduğuna dikkat çeken El Adluni, bu anlaşmanın daha fazla sürmeyeceği temennisinde bulundu.

Beşinci yön olarak da yapılan tek taraflı anlaşmada Filistinlilerin yer almamasına değinen El Adluni, "Bu anlaşmada ne Filistin yönetimi ne partiler ne de direniş grupları var. Filistin halkı bu anlaşmada yer almadı. Esas tarafın olmadığı bir anlaşma düşünülebilir mi? Bu bir ihanettir ve siyasi bir alışveriş pazarlığıdır. Trump ve Natenyahu aralarında ittifak kurarak, kendi iç sıkıntılarını bu meseleyi kullanarak çözmek istediler. Trump, Amerikan Kongresinde yönetimi kötü amaçlar uğruna kullanmak suçuyla yargılanıyor. Netenyahu da rüşvet ve aynı nedenlerden ötürü muhakeme ediliyor. Maalesef bu anlaşma, Arapların suskunluğunun ve dökülmüşlüğünün olduğu bir dönemde oldu. Uluslararası kuruluşlar ve devletler düzeyinde bir suskunluğun olduğu bir dönemde geldi. Arap Birliği, maalesef bu 'Yüzyılın Anlaşması'na karşı bir şey yapmadı. Sadece alışıldık, sönük ve düşük sesli kınamalar yaptılar. Maalesef Mescid-i Aksa'nın korunması için kurulan İslam İş Birliği Teşkilatı da bu konuda üstüne düşen görevi gerçek anlamda yapmadı. Adı İslam İş Birliği Konferansı iken, Mescid-i Aksa'nın yakılmasından sonra kuruldu. Bu olaydan sonra İslam âleminin geneli birleşerek, İslam İş Birliği Teşkilatı'nı oluşturdu. Tüm yönleriyle bakıldığında anlaşılıyor ki bu 'Yüzyılın Anlaşması' sürmeyecek." diye konuştu.

"Yapılacak mitingleri ve verilen tepkileri çok kıymetli buluyoruz"

Filistin meselesinin tasfiye edilmeye çalışıldığını, Filistin meselesi için herkesin elinden geldiği çabayı göstermesi gerektiğini dile getiren El Adluni, aksi takdirde Allah'ın bunun hesabını soracağını ifade etti.

Türkiye'nin farklı illerinde ve İslam ülkelerinin birçok yerinde düzenlenecek mitingleri desteklediklerini belirten El Adluni, sözlerini şöyle sürdürdü:

Öncelikle Diyarbakır, İstanbul, Konya, Sakarya ve Türkiye'nin farklı bölgelerinde ve uluslararası çapta birçok ülkede bu anlamda düzenlenecek olan halk hareketlerini selamlamak istiyorum. Endonezya, Malezya, Cezayir, Fas, Tunus, Ürdün ve diğer ülkelerde verilen bu tepkileri takip ediyoruz. Bu insanlar kendi ülkelerinde sergiledikleri bu halk hareketleriyle; yöneticilerine ve dünyaya bu 'Yüzyılın Anlaşması'na karşı daha sert tepki ve önlem alınması çağrısında bulunuyorlar. Halklar, yöneticilerine ayrıca Amerikan idaresiyle tamamen ilişkilerin kesilmesi ve siyonistlerle kesinlikle uyumlulaşma politikalarına girilmemesi çağrısında bulunuyorlar. Biz bu halk hareketini önemli buluyor ve kutluyoruz.

"Halk hareketleri, etkisi büyük ve ümmetin uygulaması gereken unsurlardır"

İLKHA aracılığıyla halk hareketlerine mesajlarını iletmek istediğini dile getiren El Adluni, "Özellikle Diyarbakır'da bu anlamda büyük bir toplanmanın olacağını duyduk. Buradan o meydanda toplananlara bir mesaj göndermek istiyorum. Halk hareketleri, etkisi büyük olan unsurlardırlar ve ümmetin bunları uygulaması gerek. Çünkü Filistin sadece Filistinlilerin değildir. Bütün müminlerin, Müslümanların ve İsra Suresine iman eden herkesindir. Bu mübarek Mescid-i Aksa'nın bereketine iman eden herkesindir. Allah, İsra Suresinin ilk ayetlerinde 'kuluna' ifadesini kullanıyor. Arap'a, Türk'e, Iraklıya, Endonezyalıya ya da Malezyalıya demiyor. 'Kul' dan kasıt ise Allah'ın tüm kullarıdır. Temennimiz bu halk hareketlerinin gerekli olgunluğa ermesi ve bunun resmi kuruluşlara bir baskı görevi görmesidir. Türkiye'de bu yönetici ve halk uyumunda devam ediyor. Yönetimden tepki geldi ve buna koordineli olarak halk da bu tepkiyi dile getirdi. Bu uyumun yayılarak tüm ülkelerimizde boy göstermesini istiyor ve temenni ediyoruz." şeklinde konuştu.

"Herkes Yüzyıl Anlaşmasına karşı durmalı"

Yüzyıl Anlaşmasına karşı herkesi harekete geçmeye davet eden El Adluni, "Öncelikle bu halk hareketini mübarek bir girişim olarak görüyoruz. Bunun mevsimsel bir hareket olmaktan öteye bir hareket olmasını istiyoruz. Bu hareketler devamlı olmalı ve sürekliliği korunmalıdır. Basın alanında programlar düzenlenmeli, siyasi programlar ve forumlar düzenlenmelidir. Yüzyılın Anlaşmasının açıklanmasından sonra bunu bir fırsata çevirerek en sıradan kültüre sahip insanın seviyesine kadar ulaşmalıyız. Okullarda, üniversitelerde, enstitülerde ve toplu mekânların hepsinde bu halk hareketlerini aktifleştirip bu şuuru aşılamalıyız. Tüm hukuk kurulları, sendikacılar, parlamenterler, gençler, sporcular, sanatçılar, elitler bu Yüzyılın Anlaşmasını düşürmek için topyekûn harekete geçmelidir." dedi.

Son olarak Filistin halkının ödediği ve ödemeye devam ettiği bedellere de değinen El Adluni, şu ifadeleri kullandı:

"Filistinliler, öncülerini ve evlatlarını bu uğurda feda etti. Filistin bu mücadelede şehitler, esirler, gaziler, yaralılar verdi. Evlerinin yıkılmasına tahammül ettiler. Siyonistlerden gelen tüm belalara ve musibetlere sabrettiler. Filistin halkı yöneticileriyle ve evlatlarıyla bu davalarında sebat etmeye devam ediyor ve edecekler. Eğer bu baskılar devam ederse bunların neticesinde bulundukları ülkelerdeki yöneticiler ve yetki sahiplerinin artık net bir tutumun ortaya konması gerekecek. Bu anlamdaki duruşlar diğer başka ülkelerdekilerle eş zamana denk gelmesi daha güçlü bir ses yaratacaktır. Bu da kendini dünyanın sahibi sanan Trump'ın artık geri adım atmasını sağlayacaktır. Bunu sağlamamız için halk gücüne sahip olmalıyız. Halklar, kuruluşlar, hareket, basın, cihad ve direniş gücüyle düşmanların projelerini geçersiz kılabiliriz." (Şükrü Tontaş/Zeyd Varol/Nizamettin Aşkın-İLKHA)







Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar