TRABLUS / AA / ENES CANLI / İZLENİM
42 yıllık Muammer Kaddafi iktidarının NATO müdahalesiyle devrilmesinden sonra çalkantılı bir geçiş dönemi geçiren Libya, doğu bölgelerindeki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in başkenti ele geçirmek için Nisan 2019'da başlattığı saldırıyla yeniden şiddet sarmalına sürüklendi.
Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, 10 aydır süren bu son savaşta yüzlercesi sivil 2 binden fazla Libyalı hayatını kaybetti.
BM verilerine göre, ülke içinde yıllardır süren savaşlar 300 binden fazla Libyalıyı evinden etti. Hafter'in saldırısıyla 170 bin insan, başkent çevresindeki evlerinden kaçarak başka bölgelere sığındı. Geleneksel kabile ve aile bağlarının hala güçlü olduğu Libya'da iç bölgelere sığınan ancak kayıt altına alınmayan sivillerin sayısının çok daha fazla olduğu ifade ediliyor.
Trablus halkı, her ne kadar biri bitmeden diğeri başlayan çatışmalara göğüs gerse de Osmanlı dahil nice medeniyete ev sahipliği yapmış Akdeniz kıyısındaki kadim kent, geçirdiği savaşların yorgunluğunu ziyaretçilerinden gizleyemiyor.
Trablus'a ilk girdiğinizde sizi yarım bırakılmış dev inşaatlar karşılıyor. Kurşun izleriyle dolu binaların önünden geçerken hedef alınıyormuş hissine kapılıyorsunuz.
Patlamalardan hasar gördüğü halde tamir edilmeyen dükkanlar ise savaşın acımasızlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Peyzaj için dikilmiş ancak artık budanmayan ağaçlar ve bakımsız altyapı da şehrin tükenmişliğinin tanıkları.
Trablus, Afrika kıtasının kuzeyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanan ve yerleşimin güneye doğru geliştiği bir şehir. Güneyde bazı noktalarda 13 kilometreden başlayan cephe hatlarındaki sivillerin tamamı, kent merkezine çekilmiş durumda. Sivillerin kaçtığı, bir dönemin işlek banliyöleri ise artık hayalet kasabaları andırıyor.
BM verilerine göre, ülke içinde yıllardır süren savaşlar 300 binden fazla Libyalıyı evinden etti. Hafter'in saldırısıyla 170 bin insan, başkent çevresindeki evlerinden kaçarak başka bölgelere sığındı. Geleneksel kabile ve aile bağlarının hala güçlü olduğu Libya'da iç bölgelere sığınan ancak kayıt altına alınmayan sivillerin sayısının çok daha fazla olduğu ifade ediliyor.
Dolayısıyla çöplerin düzenli aralıkla toplanamaması, hastanelerde, benzin istasyonlarında, bankalarda ve diğer hizmet mekanlarında kuyrukların uzaması, kiraların artışı gibi bazı problemler kent merkezindeki günlük yaşamı zorlaştırmaya başladı. Telekomünikasyon sistemleri ve mobil internet de aynı şekilde başkentteki yoğun nüfusu kaldıramıyor.
Libya ekonomisinde sermaye kontrolü var, Merkez Bankası döviz kurunu kontrol ediyor. Ancak yabancı para birimleri, "karaborsa" diye isimlendirilecek bir piyasada ayrıca işlem görüyor. Çarşının merkezindeki büyük hareketli kalabalık da başkentin döviz takasını gerçekleştiriyor.
Afrika'nın en büyük petrol rezervine sahip ülkesi Libya'da, "kara altının" getirdiği refah ve akaryakıtın ucuz olması nedeniyle toplu taşıma yok. Her Libyalının neredeyse en az bir taşıtı var. Tüm bu nüfusun iç bölgelere göç etmesinden, zaten yoğun olan kent merkezinin trafiği de nasibini alıyor.
Enerji kaynaklarının bolluğuna rağmen kentte günde 8 saate varan elektrik kesintileri de sıradanlaşmış. Akşamları elektrikler kesildikten sonra evlerin çoğu, ara sokaklar karanlığa bürünüyor ve jeneratörlerin çalışmaya başlamasıyla ortalığı bir uğultu kaplıyor.
Bomba seslerine kayıtsızlık
Trablus semalarında yankılanan patlama sesleri, genelde başkentin güneyindeki cephe hatlarından, bazen de çok yakından geliyor. Mitiga Havalimanı şehrin kuzeyinde deniz kıyısında, ancak Hafter milisleri tarafından hedef alınabiliyor.
Patlama seslerine Libyalıların çoğu kayıtsız kalırken, şehrin misafirleri, yaşadıkları şaşkınlıktan dolayı kolayca halktan ayrılıyor.
Başkentin kalbi konumundaki sembolik Şehitler Meydanı, duvarları ve girişindeki kemerleri sarı taşlarla örülü kalenin önünde uzanıyor. Burada her yaştan Libyalı kuşlara yem atıyor. Çevrede, çay, kahve, yemiş satan çok sayıda seyyar satıcı var. Aileler, kısa bir fayton gezintisi sayesinde şehrin doğal güzelliğine kendilerini kaptırarak avunmaya çalışıyor.
Büyük taş kemerli kapının altından geçerek Osmanlı döneminde inşa edilmiş şehrin çarşısına girildiğinde ise savaş adeta kendini unutturuyor. Hemen solda, Osmanlı eseri Ahmet Paşa Camisi, sur içine giren ziyaretçileri karşılıyor.
Dar sokaklara sıralanmış dükkanlarda geleneksel elbiselerden, mücevherata, züccaciyeden, tuhafiyeye her türlü ürüne ulaşmak mümkün. Esnaf, savaşın başlamasıyla ham madde fiyatlarının artması ve ticaretin zorlaşmasından şikayet ediyor.
Libya ekonomisinde sermaye kontrolü var, Merkez Bankası döviz kurunu kontrol ediyor. Ancak yabancı para birimleri, "karaborsa" diye isimlendirilecek bir piyasada ayrıca işlem görüyor. Çarşının merkezindeki büyük hareketli kalabalık da başkentin döviz takasını gerçekleştiriyor.
27 yaşındaki serbest meslek erbabı Muhammed Salah, savaşın her şeyi zorlaştırmasından ve bazılarının çekinmeden bu zor durumu suistimal etmesinden şikayetçi. Salah, başkentte kira fiyatlarının 3-4 kat arttığını, bir doğal gaz tüpünün üç dinardan 80 dinara çıktığını söylüyor.
"Şehrin her tarafında yıkım var"
Başkentin genç sakinlerinden Muhammed Haşir, savaşın getirdiği zorlukları AA muhabirine şöyle anlatıyor:
"Tabii ki savaş her şeyimizi etkiliyor. Elektrikler kesildi. Tüm bu kalabalık, çatışma bölgelerinden şehir içine sığınanlar... Elektrik trafoları da bombalandı. Şehrin her tarafında yıkım var. Elektrik kesintileri saatler boyu devam ediyor. Çatışma bölgelerinden kent merkezine gelenler, trafiği, hastaneleri, her şeyi etkiliyor."
İktisat eğitimi alan üniversite öğrencisi Haşir, savaş nedeniyle son bir yılda okuldan uzak kaldığını da belirtiyor.
Haşir'in de söz ettiği gibi sıkıntı yaşanan diğer bir alan sağlık sektörü. Çatışma bölgelerine yakın bir hastanede çalışan, isminin gizli kalmasını isteyen sağlık personelinin verdiği bilgiye göre, bir doktor günde yaklaşık 400 hastayla ilgileniyor.
Trablus'ta "serbest meslek" erbabı ordusu
Libyalılar, çevrelerinde silahlara alışmış ama kameralara hala mesafeli. Basına konuşmaktan çekinen başkentlilerden, "Acelem var", "Kıyafetim uygun değil", "Dişlerimi yeni yaptırdım", "Birazdan geleceğim" gibi birçok mazeret duymak mümkün.
Bazıları da ailesinin Hafter kontrolündeki bölgede olduğunu ve onların can güvenliğini düşünerek konuşmadığını belirtiyor. Ancak, kamerayı kapattığınızda görüşlerini dile getirmekten de kaçınmıyorlar.
Trablus'ta erkekler genellikle kahvehane, kafeterya gibi yerlerde günlerini geçiriyor. Libyalı gençlere meslekleri sorulduğunda "işsizim" diyene rastlamak çok zor. Ancak gençler arasında işiyle ilgili "serbest meslek" cevabı verenlerle çok sık karşılaşılıyor.
Libyalılar, Hafter milislerinin silahlarını doğrulttuğu başkentte kaygı içinde kalıcı huzurun kentlerine ulaşacağı günü bekliyor.
Kaynak, AA