Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nda (SETA) “Küresel Belirsizlik Ortamında Türkiye Dış Politikası” konulu panelde konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin dış politikasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Dünyanın çok hızlı bir şekilde değiştiğini aktaran Çavuşoğlu, “Bu değişim bazı kurumları zayıflatıyor, bazı kurumlarda ise tartışmalara yol açıyor. Avrupalı dostlarımız alınmasınlar ama son zamanlarda içerideki köklü tartışmalardan dolayı Avrupa Birliğinin zayıfladığını görüyoruz. Avrupa Birliğinin politikalarındaki başarısızlık sebebiyle AB’ye olan güvenin de özellikle Balkanlarda zayıfladığını görüyoruz. Sorunların çözümü noktasında beklentiler yüksektir. Geçtiğimiz yıl NATO dayanışması da tartışılır bir hale geldi. NATO’nun yeni sınamalara karşı kendisini adapte etme yanında müttefiklerini korumak konusunda daha etkin olması özellikle NATO’nun doğu ve güneydeki ülkelerin ortak beklentisidir. Bugün dünyamızda olumlu gelişmelerin yanında istikrarsızlık var, hatta çatışmalar var, bu çatışmaların yüzde 66’ı bizim coğrafyamızda yaşanıyor. Hemen yanı başımızda Suriye, biraz daha güneyinde Yemen, son zamanlarda Libya gündemde ama Yemen’de neler oluyor bunu da unutmamak gerekir.” dedi.
Libya için bir ateşkes ve kalıcı bir barış için çabaladıklarını söyleyen Çavuşoğlu, “Libya’ya Balkanlar ve Kafkasya’daki kırılganlıklar dondurulmuş, itiraflar, bunları da eklediğimiz zaman kolay bir coğrafyada yaşamadığımızı hep beraber söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının devamında Çavuşoğlu, “Terörle mücadelede bir zafiyet içerisinde olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. Göç yönetimi konusunda da yine farklı bakış açılarımız var. Sırf güvenlik penceresinden bakanlar var. İnsani boyutunu ihmal etmeyelim diyenler var. Ciddi bir korumacılık var.” diye konuştu.
“Bugünkü şartlarda ‘Yurtta sulh, cihanda sulh.’ deyip oturup kalamayız”
Ticaret savaşlarının sadece büyük ülkeler arasında değil küçük ülkeler arasında da var olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, “Son zamanlarda birçok ülkede ülkelerin kendi aralarındaki serbest ticaret anlaşmalarını askıya aldıklarını görüyoruz. Bunları bir şekilde aşarız ama hepimizi endişeye sürükleyen popülizm illetinden nasıl kurtulacağız. Yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük, ırkçılık, İslam düşmanlığı, kendi inancından veya etnik gurubundan olmayan herkese karşı bir nefret var. Rus ortaklarımızla beraber AGİT bünyesinde anti-semitizme karşı bir karar alınmıştı. İslam düşmanlığı ve Hristiyanlık düşmanlığını da buraya eklememiz gerekiyor. Bu düşmanlık tüm inanç sahiplerini etkiliyor. Yeni bir dünya savaşına sebep olmadan bunları tersine çevirmemiz lazım. Bugünkü şartlarda ‘Yurtta sulh, cihanda sulh.’ deyip oturup kalamayız. Onu destekleyici politikalar oluşturmamız lazım ki ilkeleri ortaya koymamız lazım. O nedenle hep diyoruz ki; girişimci ve insani dış politika.” açıklamasında bulundu.
“Her ülke gibi sahada ve masada güçlü olmak istiyoruz”
Türkiye olarak sorunlara çözüm üretmeye çalıştıklarını belirten Çavuşoğlu, “Her ülke gibi sahada ve masada güçlü olmak istiyoruz. Sahadaki kazanımlarımız masada kaybedilmemeli, masada kazandıklarımız da sahadaki kazanımlarımız da desteklenmelidir. Bunu illa birinin aleyhinde söylemiyoruz. Ama yeri geldiği zaman sahadaki mücadelenin dünya barışına ve istikrarına da katkı sağladığını görüyoruz. Örneğin YPG/PKK terör örgütüne karşı daha önceki harekatlarımıza ilaveten Barış Harekâtı esasen sadece bizim için bir güvenlik kaygısı neticesi değildir. Ya da sonucunda güvenlik kaygımızın biraz da olsa azalmasına sebep olmamıştır ama yanı başımızdaki bir ülkenin sınır ve toprak bütünlüğü bakımından da mültecilerin geri dönmeleri bakımında da siyasi çözüme gidebilmesi açısında da son derece etkin olmuştur.” dedi.
“Sondaj gemilerimizi Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs etrafına gönderdik”
Çavuşoğlu, konuşmasının devamında şunları aktardı:
“Doğu Akdeniz’de yıllardır Avrupa Birliğine, Rum kesimine ve Yunanistan’a çağrıda bulunuyoruz. Gelin tek taraflı sondajlar yapmak yerine Kıbrıs etrafındaki kaynakların hakça paylaşımı için gelir dağılımı konusunda bir anlaşma yapalım. Kıbrıs Türk halkı buna hazır ama bu temennilerimiz hiçbir zaman dikkate alınmadı. Dayanışma uğruna hep Rum kesimi desteklendi. Kıbrıs Türk halkı daha önce verilen sözleri ve alınan kararlara rağmen yok sayılmaya devam edildi. İşte o zaman biz de sahada gücümüzü göstermek durumunda kaldık. Sondaj gemilerimizi Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs etrafına gönderdik. KKTC’nin bize ruhsat verdiği alanlarda sondajlar başladıktan sonra olumlu veya olumsuz anlamda dengeler değişti. Biz aynı yerdeyiz, gelin hakça bunun paylaşımını sağlayalım, herkes kazansın, boş yere de gerginlik olmasın.”
“Libya ile imzaladığımız iki muhtura da Türkiye'nin masada yaptığı faaliyetlerin bir sonucudur”
Çavuşoğlu, “Libya ile imzaladığımız iki muhtıra da Türkiye'nin masada yaptığı faaliyetlerin bir sonucudur. Doğu Akdeniz’de Yunanistan başta olmak üzere Rum kesimi hariç herkesle buna benzer özellikle yetki alanlarının belirlenmesiyle ilgili anlaşmayı imzalamaya hazırız. Bu anlamda adaletli bir şekilde diyalog ve diploması yoluyla bu paylaşıma hazır olduğumuzu bir kez daha burada vurgulamak isterim. Yeter ki Türkiye'yi dışlama çabaları olmasın. Türkiye olarak biz bu muhtıraları imzalayıncaya kadar ikili, üçlü ve dörtlü çabalarla dışlanmaya çalışıldı. Türkiye’nin içinde olmadığı hiçbir anlaşmanın da geçerli olmadığını hatırlatmamıza rağmen çünkü Doğu Akdeniz’de en uzun sınırları olan bir ülkeyiz. Tüm bu çağrılarımıza rağmen maalesef Türkiye’yi dışlama çabaları devam ediyor.” dedi.
Konuşmasının devamında Çavuşoğlu, “Bir taraftan Libya’da ateşkes, barış ve kalıcı bir siyasi çözüm önümüzdeki günlerde Pazar günü yine Berlin zirvesi var. Berlin zirvesine ateşkes için en çok çaba sarf eden iki lider Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Sayın Vladimir Putin de katılacak. Bazı ülkeler daha düşük şekilde katılacakmış ama bu bizim esasen Libya’daki barışa ve ateşkese verdiğimiz önemi göstermektedir. Siyasi çözüme ulaşıncaya kadar biz bir taraftan BM’nin çabalarına destek vereceğiz diğer taraftan tüm inisiyatiflere kendi başladıklarımız dahil desteğimizi sürdüreceğiz.” ifadelerine yer verdi.
“Bu gün Cenevre canlıysa bu Astana sayesinde olmuştur”
Bugün içeride ve dışarıda 9 milyon Suriyeliye yardım ulaştırdıklarını aktaran Çavuşoğlu, “Burada Astana sürecinin katkılarını kimse görmezden gelmesin. Bu gün Cenevre canlıysa bu Astana sayesinde olmuştur. Soçi formatındaki toplantılarımızın sayesinde olmuştur.” dedi.
Amerika ve İran gerginliğine değinen Çavuşoğlu, “Son günlerde Irak, İran ve Amerika arasındaki gerginliğin azaltılması konusunda çok çaba sarf ettik. Biz her zaman diplomasiye inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız İran, Irak, Fransa, Almanya, İngiltere, Katar, Hırvatistan, Rusya Federasyonu, İtalya ve AB liderleriyle görüşmeler yaptı. Ben de başta tarafların temsilcileri İran ve ABD olmak üzere Irak ziyaretimiz oldu. Aynı şekilde İngiltere, Katar, Pakistan, Cezayir, İtalya, Kanada, Ukrayna gibi tüm platformlarda Türkiye gerginliğin azaltılması için ciddi katkı sağlıyor. Burada taraf tutmak doğru değildir. Bazı Avrupalı ülkelerin son günlerde taraf tutmaya başladığını görüyoruz. Önemli olan bu gerginliğin azaltılması ve de mevcut anlaşmaların bir şekilde devam ettirilmesi, herkesin endişelerinin ortadan kaldırılması. Bizim için en önemli hususlardan bir tanesi komşumuz Irak, başka ülkeler için bir çatışma alanına dönüşmemesi lazımdır. Hâlihazırda dönüşmüş durumda, bir an önce Irak’ın bu baskıdan kurtulması gerekiyor. Irak zaten birçok sorunla baş etmeye çalışıyor. Burada bazı ülkeleri suçlamak içim söylemiyorum sadece ve sadece dost ve kardeş Irak’ı kollamak için bunları söylüyorum.” diyerek konuşmasını bitirdi.
Konuşmasın ardından “Bakana Sorun” özel soru cevap oturumu basına kapalı bir şekilde devam etti. (Mehmet Sait Çelik –İLKHA)