Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 gün önce düzenlenen, "Engelli Vatandaşlarımızın ve Devlet Korumasından Yararlanmış Gençlerimizin Kamu Kurumlarına Yerleştirilmesi Töreni"nde, evlilik dışı hayat biçiminin medya ile meşrulaştırıldığını belirterek, evliliğin teşvik edilmesini ve aileye de sahip çıkılmasını istemişti.
Erdoğan: Evlilik dışı hayat biçimi meşrulaştırılmaya çalışılıyor
Aile kurumunun, İstanbul Sözleşmesi, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve "Aileyi yıkan yasa" olarak bilinen 6284 sayılı kanunun yürürlükte olduğu günden beri hedef alındığını belirten Araştırmacı-Yazar Burhan Bozgeyik, ailenin sağlam şekilde ayakta tutulması ve aileye sahip çıkılması için bu tür anlaşmaların ve sözleşmelerin iptal edilmesi gerektiğini belirtti.
İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere toplumun inancına ve değerlerine uymayan düzenlemelerin kanser hastalığı gibi aileyi içten içe çökerttiğini belirten Bozgeyik, sözleşmeler aracılığıyla yuvaların yıkıldığını ve genç yaşta evlenenlerin ise cezalandırıldığını söyledi.
"30 yaşından önce evlenenler şu an cezaevindeler"
Türkiye’de her yönüyle garip olayların yaşandığını belirten Bozgeyik, "İnsanın izah etmekte çok zorluk çektiği hadiseler meydana geliyor. Cumhurbaşkanımız, ‘30 yaşından sonra evleniliyor, evlenmek artık zorlaştı’ deniliyor. Fakat 30 yaşından önce evlenenler de şu an cezaevindeler. Yani 18 yaşından küçük kızlarla evlenildi diye insanlar cezaevine konuldu. Buluğ çağına gelmiş, inancımıza göre, bizim inancımız İslamiyet’tir ki bu ülkenin nüfusunun yüzde 99’u da Müslüman’dır. Buluğ çağına gelmiş bir kız çocuğu veya erkek çocuğu evlendirilebilir. Fakat Avrupa'dan alınan kanunlar çerçevesinde 18 yaşından küçük kızla evlenildi diye ‘nitelikli cinsel istismar’ suçlamasıyla şu an 4 bine yakın genç, bunların içinde çocukları olanlar da var, bize göre meşru evlilik ve nikah akdi yapmış ama resmi yönde bir şey olmamış. Çünkü 18 yaşından küçük diye cezaevine konulmuş." dedi.
"Genç evlilik mağdurlarını cezaevinden kurtarın"
Genç evlilik mağdurlarının mağduriyetlerine dikkat çeken Bozgeyik, "Buyurun Cumhurbaşkanım; işe buradan başlayın ve öncelikle bu mağdurların affı için acil bir düzenleme yapın. Hani zaman zaman Cumhurbaşkanı, ‘Şunu yapın önüme getirin, ben imzalıyayım’ diyor, getirin demesi zaten bir saatliktir. Kendisi de yeni sisteme göre hem cumhurbaşkanı hem de iktidar partisinin genel başkanıdır. Sadece ‘Kanuni bir düzenleme yapın, bunu düzeltin ve benim önüme getirin veya meclisten geçirin’ şeklinde bir talimat vermesiyle bir saatte bu sorun çözülür. Bu mağdur insanların yani meşru evlilik yapmış insanların ki çocukları gece gündüz ağlıyor, eşleri ağlıyorlar ve perişan bir vaziyetteler. Önce bunları bir cezaevinden kurtarın." ifadelerini kullandı.
"Bu kanun ve düzenlemeler aile yapımızı olumsuz etkiliyor"
Avrupa standartları temel alınarak hazırlanan kanunların aile yapısını temelden sarstığını ifade eden Bozgeyik, "Avrupa bizi kabul etmedi ama biz sırf onları memnun etmek için bizi aralarına alsınlar diye Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, 2 bin tane kanun çıkarıldı deniliyor. Benim tespitime göre de diğer düzenlemelerle ve tüzüklerle birlikte 9 bin kanun, tüzük çıkarılmıştır. Bu kanun ve düzenlemeler cemiyetimize doğrudan tesir eder ve aile yapımızı olumsuz etkileyen düzenlemelerdir. Aradan seneler geçiyor. İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olduğu günden bu yana 2 milyon erkeğe evden uzaklaştırma cezası verilmiş. Yani evden uzaklaştırma dediğimiz en az 6 ay evden uzaklaştırılıyor, bu şekilde evden uzaklaştırılan insanların yuvası bir daha dikiş tutmuyor. Yani aile yapımızda, geleneğimizde böyle bir şey yok. Evet, eşler arasında sıkıntı, tartışma olabilir. Ama bunu eşler kendi aralarında ya da büyükler, anne babaları, akrabaları, büyükleri devreye girer. Bu iş böyle sulh olur. Bugüne kadar geleneğimizde bu sulh vardı. Karakola gidip insanı evden uzaklaştırmak yoktu. Ama bugün bir fiske vursa ve ‘öteye git dese’ bu suç sayılıyor." şeklinde konuştu.
"Aile yapımız çökertiliyor"
Bozgeyik, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere toplumun inancına, değerlerine uymayan yasa ve düzenlemelerin kanser hastalığı gibi aileyi içten içe çökerttiğini belirterek, şunları söyledi:
Kadının beyanı esastır’ deniyor. Geçenlerde bir tane doçent dubleks dairesi var, eşi ile ayrılmış ve eşi yukarıda oturuyor, iki çocuğu var. 18 yaşından büyük kızının telefonunda uygunsuz ve ahlaksızca mesajlar görüyor ‘kızım bu nedir?’ diye soruyor. Dayak ve hakaret yok. Sadece ‘bu nedir?’ diye soruyor ve ses tonunu yükseltti diye hemen annesine şikâyet ediyor ve annesi de karakola şikayet ediyor. Bu babaya evden uzaklaştırma cezası veriliyor. Bunun gibi garip hadiseler çok. Cumhurbaşkanımız bu uygulamayı ve çıkarılan kanunları göz önüne alıp bizim bünyemize uymayan, bizi, cemiyetimizi kanser hastalığı gibi içten çürüten tüm bu düzenlemeleri ayıklayacaksınız ve tekrar ortadan kaldırınız. Bu sadece sizin bir talimatınıza bakar. O zaman gençlerimizin evlenmesinin önündeki engeller nasıl kalkar, nasıl yardımcı olunur, bunların hepsi oturulup konuşulur. Ama temelde bizim ahlak ve aile yapımız çökertiliyor. İşte ciddi tehlike budur.
"Ailenin hedef alınması düşman işgalinden daha tehlikeli"
Toplumun inancını ve geleneksel değerlerini hedef alan, aileyi, toplumu, nesli ve insanlığı yok etmeyi hedefleyen bu tür sözleşmelerden vazgeçilmesi gerektiğini belirten Bozgeyik, "Ailenin hedef alınması düşmanın işgalinden daha feci bir hadise. Çünkü zihinler, kalpler ve ruhlar işgal ediliyor. Bir dönüşüm hadisesi yaşıyoruz. Bu dönüşüm hadisesi ise devamlı bizim zararımıza gelişiyor ve bir müddet sonra da düşman işgaline gerek kalmadan teslim bayrağını çekmiş olacağız. İşte asıl tehlike budur, bunun önlenmesi lazım." uyarısında bulundu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)