Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi, Eski Şanlıurfa Barosu Başkanı Hikmet Delebe, memur alımlardaki güvenlik soruşturmasının soyut delillere dayandığını belirterek, soyut delillerin kişinin geleceği ve iş hayatını etkilememesi gerektiğini ifade etti.
İkinci Yargı Paketi'nde güvenlik soruşturması ile ilgili maddenin çıkarıldığını belirten Delebe, güvenlik soruşturması kriterinin objektif kriterlere dayanması gerektiğini belirtti.
Memur alımlarındaki güvenlik soruşturmasının soyut delillere dayandığını belirten Delebe, "Türkiye'de memur alımlarında 'güvenlik soruşturması' ilk defa darbe teşebbüsünden sonra mevzuatımıza girmiştir. Ondan önceki dönemlerde 'objektif kriter' uygulanırdı. Şartları uyan kişiler, devlet memuru olarak kamuya alınırdı. Darbe teşebbüsü gerçekleştikten sonra 2016 yılının 10'uncu ayında 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile memur alımlarına bir de güvenlik soruşturması kriteri getirildi. Fakat bu güvenlik soruşturması kriterinde somut bir değerlendirme söz konusu değildi. Yapılan istihbarat çalışmaları neticesinde, kişi eğer sakıncalı olarak gözüküyorsa devlet memuru olarak alınması söz konusu olmayacaktı. Haliyle bu uygulama 3 yıl boyunca sürdü. Geçtiğimiz ay işe alımlarda güvenlik soruşturması kriteri, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesinde 'somut bilgi ve belge elde edilmeden bir kişi hakkında elde edilen soyut iddialarla onun memur olması engellemez.' argümanı ileri sürüldü." ifadelerini kullandı.
Memur alımlarında güvenlik soruşturması kriterinin Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırıldığına dikkat çeken Delebe, "Hükümet güvenlik soruşturması ile ilgili bir çalışma yaparak 18 maddeden oluşan İkici Yargı Paketi'nde, bununla ilgili yasal bir düzenleme getirdi. Hatta burada yargı mensuplarına, jandarmaya ve emniyete ilişkin olacak şekilde detaylı düzenlemelerde söz konusuydu. 18 maddelik İkinci Yargı Paketi'ndeki bu madde yapılan tartışmaların ardından paketten çıkarıldı. Şu anda yasallaşması beklenen İkici Yargı Paketi'nde güvenlik soruşturması kriteri söz konusu değil. Tabi bu durum, ileriki aşamalarda hükumetin tekrar güvenlik soruşturması kriterini getirmeyeceği anlamına gelmiyor." şeklinde konuştu.
"Güvenlik soruşturması yeniden meclis gündemine gelebilir"
Anayasa Mahkemesi'nin memur alımlarında güvenlik soruşturması kriterini kaldırması ile ilgili bilgi veren Delebe, "Güvenlik soruşturması kriteri kamuoyunun hazır olmaması ve yeterince tartışılmamasından dolayı İkinci Yargı Paketi'nden çıkarıldı. Ama şunun altını çizmekte fayda var. Eğer yeniden güvenlik soruşturması ile ilgili bir kriter getirilirse soyut bir düzeyde kalacaktır. Çünkü ortaya konulan deliller, kamuoyu ve ilgili kişiyle paylaşılmıyor. Kişinin aleyhinde çıkacak bir karar için dava açma hakkı bütünüyle ortadan kaldırılıyor. Burada objektif bir kriter de uygulanmamış oluyor." şeklinde konuştu.
"İktidar partisine yakın durmayanlara devlet kapısı kapatılmış olacak"
Memur alımlarında yeniden güvenlik soruşturması kriterinin getirilmesinin siyasi bir karar olduğunu vurgulayan Delebe, "Bu bakımdan eğer kamuya alımlarda güvenlik soruşturması kriteri olacaksa bu şu anlama gelecektir. İktidar partisine yakın durmayanlara devlet kapısı kapatılmış olacak. Bu bakımdan bir hukuk devletinde, demokratik toplum düzeninde gizli olarak yürütülen bir sürecin kamuya alımlarda etkisinin olmaması gerekir. Objektif kriter 'puan üstünlüğü", KPSS sınavında alınan puanlar ise buna riayet etmek gerekiyor. Bunun dışında elbette ki devlet 'sabıka kaydı'na bakabilir, 'adli sicil kaydı'nı değerlendirebilir. Bunun sonucunda memuriyete engel bir durum yoksa da kişinin memur olarak atanmasına bir engelin ortaya çıkarılmaması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Soyut deliller, kişinin geleceğini, iş hayatını olumsuz etkilememelidir"
Hukuk devletinde soyut delilerle kişinin geleceği ile ilgili olumsuz bir adım atılamayacağını belirten Delebe, "Anayasa Mahkemesi, güvenlik soruşturmasındaki iddiaları soyut düzeyde bulduğu için kabul etmedi. Çünkü güvenlik soruşturması ya istihbarat ya da emniyet tarafından yapılacak. Fakat toplanan bilgiler kişilerle paylaşılmadığı için hangi nedenlerden dolayı kişinin memuriyete alımda sakınca oluşturacağı kriteri ortaya konulamıyor. Dolayısıyla bir hukuk devletinde delillerin somut olarak ortaya konulması gerekir. Soyut düzeyde kalan deliller, kişinin geleceğini, iş hayatını olumsuz yönde etkilememelidir. Anayasa Mahkemesi'nin altını çizdiği kriterler bunlardır." (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)