FARUK KUZU – HABER YORUM
Bir kamu bankasının “Simit” işine girmesi çok değişik tartışmalara yol açıp, toplumda eleştirel infiale yol açmaya yetti.
Doğa Koleji için, 80 bin öğrencisi olan büyük bir şirket de denilebilir. Bir süredir bu kolejin öğretmenleri maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle bazı gösterilerle seslerini duyurmaya çalışıyor.
Konu basına düştükten sonra en çok işlenen mesele bu kolejin (şirketin) nasıl kurtarılacağı oldu.
Ama gariptir uzun zamandır maaşlarını alamayan bu emektar öğretmenlerin halini durumunu soran araştıran yok.
Doğa Koleji’nin akıbeti ile ilgili senaryolar çoğunlukla Simit Sarayıyla ilişkilendirildiği için akla hemen “Bir kamu kuruluşunun olaya el atarak Koleji satın alması” geldi. Ancak kamuoyunun yoğun baskıları hükümetin daha temkinli hareket etmesine yol açar diye umut ediliyor.
Kapitalist ekonomik sistemin temel dinamiklerinden olan bankaların hele hele kamu bankalarının özel sektöre ( ama özellikle torpilli addedilen bir kesime) mali destek sağlaması, zaten sorunlu olan “GÜVEN” duygusunu tamamıyla zedeler.
Elbette ki devlet, büyük kuruluşların iflasına ve oluşacak işsizliğe kayıtsız kalmamalıdır. Ancak bu konuda gösterilecek duyarlılığın, toplumun asgari ücretlisine ve fakirlik sınırında yaşamını sürdürmeye çalışan işçisine de gösterilmesi gerekir.
Unutulmamalıdır ki; asgari ücreti bir gıdım artırana kadar işçiye kâbuslar yaşatırken; israfları ve hesapsızlıkları yüzünden iflasa gidip yüklerini Kamu’ya taşıtmaya çalışanları millet affetmeyeceği gibi onları kurtarmak için kamu malını seferber edenleri de unutmaz!
Son olarak Doğa Kollejinin İTÜ Vakfı tarafından satın alındığı söyleniyor. Bu satın almanın kredisinin yine bir oyunla Kamu'ya yüklenmemesi umulur.