KENDİSİ KÜÇÜK, FİTNESİ BÜYÜK

Körfez’in küçük ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), bir süredir bütün bölgede boyundan büyük işlere kalkışıyor. Bölgedeki birçok karışıklık ve çatışmada BAE’nin adı geçiyor. Kendine ait bir ajandası olan BAE’nin hesapları, bir dönem stratejik ortağı olan Suudi Arabistan’dan da farklılık gösteriyor. İki ülke arasındaki en büyük fikir ayrılığı Yemen’de görülmüştü. Şu günlerde Libya’daki olaylarda adı geçen ve merkezi hükümete savaş açan Halife Hafter’in yanında duran BAE, siyonist terör rejimiyle olan ilişkilerini de artık eskisi gibi gizli tutmuyor.

Ekleme: 18.12.2019 04:02:42 / Güncelleme: 18.12.2019 08:04:31 / manşetler
Destek için 

Dış Haberler Servisi

Körfez’in küçük ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), bir süredir boyundan büyük işlere kalkışıyor. BAE’nin, bölgedeki hemen bütün karışıklıklarda adı geçiyor ve hepsinde de kaosa destek verdiği görülüyor. Daha önce Yemen, Sudan ve Somali’de adını duyduğumuz BAE, şimdilerde de Libya’daki merkezi batılı patronları adına hükümete savaş açan Halife Hafter’in yanında duruyor. BAE’nin siyonist terör rejimiyle olan ilişkileri de artık gizli değil. Bu açık ilişkiyi işgal yetkilileri de çoğu zaman memnuniyetle dile getiriyor. Dikkat çeken bir diğer husus da bölgedeki her ülkenin attığı stratejik adımlardan dolayı bedel ödemesine rağmen, küçük ülke BAE’nin hiçbir yerde bedel ödememesi ve bir şekilde kendini kurtarması.

LİBYA’DA HAFTER’E DESTEK

Son dönemlerde Libya’daki iç savaşta BAE’nin adı sık sık gündeme geliyor. Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümetine (UMH) karşı 4 Nisan’da savaş açan General Halife Hafter, ülkenin doğu ve güney kısımlarını kontrol altına alarak başkent Trablus’un kapılarına dayandı. Hafter’in arkasında BAE, Mısır, Suudi ve Rusya gibi birçok ülkenin askeri ve lojistik desteği bulunuyor.

Libya yönetimine savaş açtığı andan itibaren Hafter’in yanında duran BAE, silahsız İHA’larla da Hafter güçlerine hava desteği sağlıyor. BAE’ye ait SİHA’lar son olarak önceki gün, hükümetin kontrolündeki Misrata kentinde bulunan Hava Harp Okulu'nu bombaladı.

Yerel kaynaklar, BAE güçlerinin hava saldırılarında sivil ayrımı yapmadığını ve meskun mahallere çok sayıda saldırı düzenlediğini belirtiyor. Nitekim 2 Temmuz’da Trablus’da yaklaşık 50 kişinin ölümüne yol açan hava saldırısında rolü olduğu belirtiliyor. Birleşmiş Milletler’in son verilerine göre de Libya'da nisandan bu yana devam eden çatışmalarda binden fazla kişi hayatını kaybetti, 5 bini aşkın kişi de yaralandı.

SUDAN’DA DARBENİN YANINDA

Sudan'da geçen yıl ekonomik sıkıntılar sebebiyle başlayan gösteriler sonrası, ordu darbe yapmış ve 30 yıllık Ömer el-Beşir dönemi sona ermişti. Darbeden sonra Suudi Arabistan ve BAE’li yetkililer, ordunun yanında olduklarını açıklamışlardı. Darbeci generaller daha sonra defalarca BAE ve Suudililerle bir araya gelmiş ve yapılan işbirliklerinden övgüyle bahsetmişlerdi.

BAE, Sudan’daki darbe yönetimiyle bir görüşme de dün gerçekleştirdi. Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, resmi ziyaret kapsamında Hartum’a giden BAE Genelkurmay Başkanı Muhammed Sani er-Rumeysi ile bir araya geldi. İkili arasında Sudan-BAE ve bölge ülkeleri arasındaki ortak iş birliğinin önemi vurgulandı, askeri iş birliğinin güçlendirilmesi, tecrübe paylaşımı gibi konular ele alındı. Burhan, BAE'nin Sudan halkının menfaatlerini düşünen olumlu tutumundan övgüyle söz etti. BAE Genelkurmay Başkanı Rumeysi de özellikle iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirmek istediklerini kaydetti.

YEMEN’DE HEDEF: ÜLKEYİ BÖLMEK

Yemen’de Husilerin 2014’te başkent Sana’yı ele geçirmesinden sonra 2015’te Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonu Yemen’e saldırı başlattı. BAE de Arap koalisyonuna katılan ülkelerdendi.

Savaşın ilk etabında Suudilerle birlikte hareket eden ve Husilerin devirdiği Abdurabbu Mansur Hadi hükümetinin yanında duran BAE, daha sonra kendi ajandasına yöneldi. BAE, Yemen’in güneyindeki ayrılıkçı grup Güney Geçiş Konseyine ve bu konseye bağlı silahlı Hizam el-Emni’ye açıkça destek verdi.

BAE, Yemen’deki birçok noktada hapishaneler kurdu ve çok sayıda insanı işkencelerden geçirdi, Hadi hükümetine yakın kişilere suikast düzenledi.

Güney Geçiş Konseyi, Hadi’nin geçici başkent ilan ettiği Aden’de hükümet binalarına saldırdı ve birçok noktayı ele geçirdi. Daha sonra Suudilerin arabuluculuğuyla taraflar anlaştı.

Yemenli uzmanlara göre, anlaşmaya rağmen BAE, Yemen’de kendi ajandasını uygulamaya devam ediyor. BAE’nin bu ülkedeki amacının, Yemen’i ikiye bölmek olduğu belirtiliyor. BAE bu vesileyle Afrika Boynuzu ve Aden Körfezi’nde de etkinliğini artırmayı hedefliyor.

Yemen'de daha önce güneyde ve kuzeyde varlık gösteren iki devlet 1990'da birleşmişti. Husilerin başkent Sana’yı ele geçirmesinden sonra güneydeki Güney Geçiş Konseyi ve ayrılıkçı fikirler güç kazanmıştı.

SOMALİ BAE İLE İLİŞKİLERİ KESMİŞTİ

BAE, Afrika Boynuzunun en önemli ülkesi Somali’de darbe yapmak için de uzun süredir uğraş veriyor. Ancak bu küçük ülkenin bu bölgedeki stratejik çabaları ters tepmiş durumda. Mogadişu hükümeti geçen yılın Nisan ayında, havaalanında BAE’den ülkeye getirilen 9,6 milyon dolara el koymuştu. Somalili yetkililer, havalimanında suçüstü yakalanan BAE ajanlarının, bu paraları hükümeti istikrarsızlaştırmak isteyen gruplara dağıtmak istediğini ifade etmişti. Darbe girişiminin başarısız kalması sonrası Somali hükümeti, o zamana kadar BAE tarafından karşılanan ordu harcamalarının artık kendisi tarafından karşılanacağını duyurmuştu.

TERÖR REJİMİYLE SIKI İLİŞKİLER

BAE hükümeti, Filistin topraklarını işgal altında tutan ve Arap ülkeleriyle defalarca savaşan siyonist terör rejimiyle de sıkı ilişkiler içinde. Daha önce halkından çekinerek bu ilişkileri gizli tutan BAE yetkilileri artık bunu açıktan yapıyor.

İlk olarak geçen yılın Ekim ayında BAE’nin başkenti Abu Dabi’de düzenlenen Uluslararası Judo Federasyonu müsabakalarına Siyonist sporcular katılmış ve kendi bayrakları altında yarışmalarına izin verilmişti. Siyonist bir judocunun final maçını kazanması sebebiyle 28 Ekim'de ilk defa Abu Dabi’de siyonist terör rejimine ait ulusal marş çalınmıştı. Turnuvayı izlemek için Abu Dabi'ye giden siyonist terör rejimi Kültür ve Spor Bakanı da madalya törenine katılmıştı.

Siyonist terör rejimi İletişim Bakanı Eyüb Kara da 30 Ekim 2018'de Dubai'de düzenlenen telekomünikasyon konferansına katılarak bir konuşma yapmıştı. Bu yılın Temmuz ayında da siyonist terör rejimi Dışişleri Bakanı Yisrael Katz da BM’nin düzenlediği bir konferansa katılmak için Abu Dabi'yi ziyaret etmişti.