CELAL ŞENGÖR VE CEHALETİN AZGINLIĞI!

Uzmanlık alanı Jeoloji olan Celal Şengör, alanı dışındaki konularla ilgili tepki çeken açıklamaları ile biliniyor.

Ekleme: 10.12.2019 10:10:24 / Güncelleme: 10.12.2019 10:37:35 / manşetler
Destek için 

Faruk Kuzu – Haber Yorum

Bir Jeoloji uzmanı olduğu halde defalarca İslam ve Müslümanlarla ilgili hakaretamiz ifadeler kullanan Celal Şengör medyada “Din bilimleri uzmanıymış” gibi lanse edildi.

İslami birçok konuda pervasızca ahkâm kesen Celal Şengör, defalarca Türk büyüklerini de tahkir etmekten geri durmamıştır.

Türklük konusunda duyarlı bir toplumda Türk büyüklerini ve özellikle bazı Padişahları küçük düşürmek konusunda sınır tanımayan Şengör’ün devamlı olarak sorun çıkaracak tartışmalara imza atması soru işaretlerine yol açmaktadır.

“Acaba C.Şengör sadece medyatik olabilme saikıyla mı hareket ediyor, yoksa toplumda kaotik tartışmalara yol açmaya mı çalışıyor?”

Daha önce Kanuni Sultan Süleyman hakkında “Piri Reis’in hayatındaki en büyük talihsizliği Kanuni Sultan Süleyman gibi bir salağın zamanında doğmuş olmasıdır”  demiş, gördüğü tepkilerden sonra “Bunun bir deney olduğunu” belirterek özür dilemişti.

Hızını alamayan C.Şengör, son olarak Müslüman Türkleri ve Osmanlıyı hedef alan yeni skandal sözlere imza attı.

Azerbaycan'da bir öğrenci grubuyla gerçekleştirdiği röportaj esnasında öğrencilerin kendisine yönelttiği, ''Sizce Türkler modern çağda neden cahil bırakıldı?'' sorusuna Şengör, ''Türkler cahil bırakılmadı, kendi kendilerini cahil ettiler. En cahil Türkler Müslüman Türklerdir'' diyerek yanıt verdi.

Müslümanlığın Türkleri cahilleştirdiğini savunan Şengör, sözlerine, ''Türkler, Müslüman camiasına katıldıktan sonra İslamiyet'in 11. yüzyıldaki çöküşü Türkleri de beraberinde sürükledi. Özellikle Osmanlı Devleti benim kanaatimce Türk tarihinin en alt noktasıdır.'' ifadeleriyle devam etti.

Toplumda gerginliklere yol açan çıkışlarıyla gündeme gelmeye devam eden Celal Şengör, bu kez "En cahil" Türklerin, "Müslüman Türkler" olduğunu Osmanlı Devleti'ni ise "Türk tarihinin en alt noktası" olarak nitelendirdi.
 

Genel olarak İslam Tarihinden ve özelde de Türk tarihinden haberdar olmadığı anlaşılan C.Şengör Türklerin, Müslüman olmadan önce büyük bir medeniyet unsuru olduklarını, İslam’la birlikte cahilleştiklerini söylüyor. Oysa tanınmış tüm milliyetçi Türk Tarihçileri “Türklerin Müslüman olmadan önce oldukça iptidai bir yaşam ve anlayış içerisinde olduklarını, insanlığın medeniyet yürüyüşüne savaş stratejileri dışında herhangi bir katkıları olmadığını” özellikle belirtirler.

Selçukluların ve Osmanlıların (İslam’la birlikte) Türklerin medeniyet tarihinde en üst noktayı temsil ettikleri vurgulanır.

Şengör’ün yakın arkadaşı Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Fatih Sultan Mehmet’in entelektüel kimliğine ilişkin sözlerine bakmakta fayda var:

Ortaylı “Fatih tüm zamanların en entelektüel mareşali ve döneminin de en bilgin hükümdarıdır” tespitinde bulunur.

Osmanlı’nın yükseliş devrinde tüm Avrupa ve Ortadoğu ülkelerini İslam’dan kaynaklı ilim ve irfanıyla aydınlattığı bilinen bir gerçek.

Ayrıca İslam Tarihi konusundaki cehaletini sergilemiş olan Şengör İslamiyetin 11.y.y da çöktüğünü söyler ki buna katılmak mümkün değil. Ön Asya bölgesi Moğollar tarafından büyük oranda tahrip edilse de Kuzey Afrika ve Endülüs’ün insanlık tarihindeki en parlak dönemlerini yaşadıklarını unutuyor.

11. Yy’da doğuda Moğollar, batıda Haçlılarla uğraşan Ümmet çökmemiş bilakis küllerinden yeniden doğarak daha da güçlenmiştir. İslam Coğrafyası bağrından Selahaddin Eyyubi,  Baybars ve Osman Bey gibi nice liderler çıkararak kötü gidişatı tersine çevirmiştir.

Osmanlı’yı birkaç defadır küçük düşürücü ifadelerle tahkir eden C.Şengör aslında bazı İslam karşıtlarının duygularına tercüman oluyor. Kanuni ile ilgili sözlerinden sonra kerhen özür dilese de düşüncesi değişmemiş, devamlı beslediği KİN’i ona bu sözleri söyletmiştir.

Şengör gibi insanların (sözde) hakim oldukları konuların dışındaki yorumlarıyla tanınmaları onlar için bir eksiklik olarak yetse de burada asıl dikkat çekici unsur; C.Şengör’ün aşırı derece de yanlışlar ve hakaretleri içeren kin ve öfke kokulu söylemlerinin medya organları aracılığıyla sahiplenilmesidir.

İslam ve Türk Tarihi konusundaki cehaletini ağzından çıkan hakaret ve aşağılama  ifadeleriyle örtbas etmeye çalışan Celal Şengör’ün gerçek karakterini şu itirafından anlamak mümkün.  

“Kenan Evren’in yaptığı her şeyi istisnasız onaylıyorum, insanlara dışkı yedirmek işkence değil” 

Şengör’ün, bu ifadelerinden sonra kamuoyunda “Dışkıcı profesör!” diye anılmaya başlandığını belirtmekte de fayda var!