AK Parti İstanbul eski Milletvekili Mehmet Metiner, FETÖ ile mücadelenin miladının 7 Şubat 2012 olarak revize edilmesi gerektiğini söyledi. Metiner, "FETÖ’nün STK’larında bu tarihten sonra yöneticilik yapanlar ve Pensilvanya’daki İblis’in talimatıyla Bank Asya’ya para yatırmaya giden herkes FETÖ ile iltisaklıdır" dedi.
Eski AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, kişisel Twitter hesabında yayınladığı yazısında "Ölçüler herkes için bir olmalıdır. FETÖ’cülerin kim olduğu biliniyor. Herkes kendi bölgesindeki, kendi üniversitesindeki, kendi iş çevresindeki, kendi kurumundaki FETÖ’cüleri çok iyi tanır ve bilirdi" ifadesini kullandı.
"Çünkü FETÖ’cüler ‘iktidarın sahibi’ gibi pervasızca kimlik ibrazında bulunur ve racon keserlerdi. O yüzden onların tespitinde bir sorun yok" görüşünü dile getiren Metiner, şöyle devam etti:
"Esas sorun FETÖ’ye şu veya bu şekilde destek veren kimselerin gerçekte FETÖ’cü olup olmadıklarını tespitte yaşanıyor. Bir de her yapının içine yerleşmiş kripto unsurların tespitinde...
Devlet bürokrasisinde FETÖ’cüleri veya FETÖ’cülerin sayesinde sınav yoluyla yerleştirilmiş kripto elemanları tespit etmek hiç de zor değil.
FETÖ’cülerin devletin her alanında hakimiyet kurdukları dönemlerde yapılan sınavlardan en yüksek not alarak seçilip sistemin içine yerleştirilen unsurlarla ilgili Cihat Yaycı Paşa’nın FETÖMETRE’sindeki kriterleri uyguladığınızda sorun çözülür. Kripto FETÖ’cüler hemen açığa çıkarlar."
Gündemi sarsacak açıklama! 'Bülent Arınç uyuyan hücreleri uyandırdı! Harekete geçtiler'
Gündem
Gündemi sarsacak açıklama! 'Bülent Arınç uyuyan hücreleri uyandırdı! Harekete geçtiler'
‘Bürokrasinin tepe noktalarında tutulmamaları tedbir açısından elzemdir’
"Devlet bürokrasisindekiler için kriter olarak 17/25 Aralık belirlenmiş durumda" diyen Metiner yazısını şöyle sürdürdü:
"Burada iki sorun çıkıyor karşımıza:
Bir: Bürokrat gerçekten FETÖ’cüdür. Lakin Pensilvanya’dan aldığı talimat gereği kendini gizlemek için 17/25 Aralık’tan sonra gerçeği gördüğünü söyleyip tavır koyar. Hatta herkesten çok FETÖ karşıtı kesilir. Bu durumda da sistem içinde kalmaya devam eder. Ta ki ikinci bir talimat gelinceye kadar misyonunu böyle sürdürür. Bizim safdillere de kendilerini savundurtur durur: ‘Cumhurbaşkanı da yanıldığını söylemedi mi? Bu kardeşlerimiz de yanıldıklarını görüp ayrıldılar.’
İki: Organik anlamda FETÖ’cü olmayan ama FETÖ’ye destek sağlayan veya FETÖ şantajları dolayısıyla hizmette kusur işlemeyenler kendilerini kurtarmak için 17/25 Aralık ipine sarıldılar. Onların sistem içinde kalmaları son kertede FETÖ’nün işine geliyordu. Çünkü şantaj yoluyla iplerini elinde tuttukları bu elemanları gerektiğinde kullanabileceklerini düşünmüş olamazlar mı?
Oysa her iki gruptakiler için de ince eleyip sık dokumak gerekiyordu.
Çünkü her iki gruptakilerin de en azından bürokrasinin tepe noktalarında tutulmamaları tedbir açısından elzemdir."
17 Aralık miladına itiraz
FETÖ soruşturmalarında miladın 17 Aralık 2013 olarak alınmasına itiraz eden Mehmet Metiner, şunları kaydetti:
"Aynı şey siyasetçiler için de geçerli. Bu konuda ciddi bir araştırmaya ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. 17/25 Aralık devlet bürokrasisi için esas alınıyorsa bu tarihin sıradan vatandaşlar için de esas alınması adalet adına gereklidir.
Bence tarih 7 Şubat 2012 olarak alınmalıdır devlet bürokrasisi için. Yani o ünlü MİT krizinin yaşandığı tarih.
17/25 Aralık 2013 tarihi FETÖ’nün artık gerçek yüzünün ortaya çıktığı tarihtir. Bu tarihten itibaren kim FETÖ’cülere sahip çıkmışsa ve mağduriyet edebiyatı üzerinden avukatlık rolüne soyunmuşsa ona asla güvenmemek gerekir.
FETÖ’nün STK’larında bu tarihten sonra yöneticilik yapanlar ve Pensilvanya’daki İblis’in talimatıyla Bank Asya’ya para yatırmaya giden herkes FETÖ ile iltisaklıdır.
Burada ‘Yanıldık!’ demek kabul edilebilir bir argüman değildir. Yargının da bu tarz bir eylemselliği ‘sempati’ ile açıklayıp aklama yoluna gitmesi kabul edilemez.
Yargıda ikili ölçüt olmaz. Birileri için FETÖ’cü sayılmak için sıraladığım deliller yeterli kabul edilirken birileri için bunun delil sayılmaması, bir başka deyişle aynı deliller çerçevesinde birileri için mahkumiyet birileri için beraat verilmesi asla kabul edilemez.
Bu ikili ölçüt yargıya olan güveni zedeler. ‘FETÖ borsası’ iddialarını da güçlendirir.
FETÖ kurmayı ile görüşenler kimler?
‘17/25 Aralık 2013’ten sonra FETÖ’nün en seçkin kurmaylarından biri olan Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan’ın 2016 tarihine kadar kendi telefonundan kimlerle kaç kez konuştuğu artık biliniyor.
İçlerinde siyasilerin ve bürokratların da bulunduğu bu kişiler hakkında acaba ne tür bir işlem yapıldı?
O telefon konuşmaları deşifre edildi mi?
Bir FETÖ kurmayıyla 2016 yılına kadar konuşmakta beis görmeyenler acaba nasıl bir ilişki içinde neyi konuştular?
Şimdi o FETÖ’cü kurmay yurtdışında.
Ama çok samimi bir şekilde defalarca konuşup görüştüğü isimler aramızda.
O yüzden cevap arıyor milletimiz: 17/25 Aralık 2013’ten 2016’ya kadar FETÖ kurmayının arayıp konuşabildiği ve muhtemelen sorunlarının çözümü için yardım istediği bu isimlerin en azından ifadelerine başvurmak gerekmez miydi?"