Teknoloji bağımlılığına dikkat! KUŞAKLARARASI MAKAS AÇILIYOR

Gelişmiş teknolojik aletlerle birlikte büyüyen çocuklar hayatlarına adeta ekran bağımlısı olarak devam ediyor. İyi bir iletişim kurulmadığında ebeveynler çocuklarının duygularını ve dillerini anlamayabiliyor. Yazar Osman Atalay, “Kuşaklar arası çatışma yoktur birbirinden uzaklaşma sorunu vardır” diyerek Z kuşağı olarak tanımlanan genç nesille iyi bir iletişim kurulması gerektiğini belirtti.

Ekleme: 02.12.2019 07:03:55 / Güncelleme: 03.12.2019 07:33:32 / manşetler
Destek için 

DOĞRUHABER

Birçok aile artık çocuklarını anlamadıklarını ve iyi iletişim kuramadıklarından şikâyet ediyor. Teknoloji bağımlığının artması aile bireylerini hem fiziki olarak hem de manevi olarak birbirinden uzaklaştırıyor. İHH Yönetim Kurulu Üyesi ve Yazar Osman Atalay aileleri uyardı: “Kuşaklar arası çatışma yoktur birbirinden uzaklaşma sorunu vardır.”

“Z KUŞAĞI EN FAZLA YOUTUBE’DA VAKİT GEÇİRİYOR”

Çocuklarımızla iyi iletişim kurabilmek için onları iyi tanımamız gerektiğini belirten Osman Atalay, “Yapılan araştırmaya göre, dijital dünyanın içinde doğup büyüyen Z kuşağı, yüzde 97 oranı ile en çok Youtube’da varlık gösteriyor. Kendi yaşıtlarının günlük hayatını yakından takip eden bu nesil, günün trendlerine uygun olarak eğlenceli videolar üreten kanallara abone oluyor, sevdikleri oyunların videolarını izliyor. Dijital dünyada çocukların konuştuğu konuların başında yüzde 38 oranı ile oyun başlığı gelirken, bu oran çocuğun oyun karakterleri ve oynadığı oyunlardan ne kadar etkilendiğinin de göstergesi oluyor. Z kuşağının diğer ilgi alanları ise yüzde 34 ile trendleri ve gündemi takip ettikleri vloglar, günlük kayıtlar, seyir defteri, yüzde 19 ile yaşıtlarının gündelik aktiviteleri, yüzde 6 ile oyuncaklar ve yüzde 3 ile çocuk kanalları olarak sıralanıyor.” dedi.

“TATMİNSİZ, KARARSIZ VE DOĞUŞTAN TÜKETİCİ BİR NESİL”

 Z kuşağının 2000 yılı sonrasında doğan çocukları tanımlamak için kullanıldığını ifade eden Atalay şöyle devam etti: “Özellikle internet aracığıyla sosyalleşmeyi tercih eden bu kuşak diğer nesillerden farklı olarak oyuncak yerine ipadlerle, laptoplarla, play stationlarla oynamayı seviyor ve teknoloji ile birlikte büyürler. Çabuk tüketen bir nesil. Markalara ve ürünlere bağımlı değiller. İnsanlık tarihinin, el, göz, kulak ve benzeri gibi motor beceri senkronizasyonu en yüksek nesli olarak tanımlanıyor. Ancak bu avantajlar, dikkat ve konsantrasyon zorluklarıyla dezavantaja da dönüşebiliyor. Sorgusuz yaşayacaklar, çünkü iş yaşamına atıldıklarında karar vermelerini gerektiren her şey sistemler tarafından yapılıyor, yapay zekâ tarafından karar veriliyor olacak. Çok diplomalı, uzman ve buluşçu olacaklar. Yaşamlarında otorite kavramının önemi kalmayacak. Tatminsiz, kararsız ve doğuştan tüketiciler. Ülkemizin yüzde 17’sini oluştururlar. Bu kuşak (z )iş hayatına henüz yeni başladığı için, iş yaşamlarıyla ilgili çabuk sıkılıp kolay vazgeçme olasılığı dışında çok da tahminde bulunulamıyor. Çeşitli sosyolojik gruplarla ilişki kurma, hak arama konularında diğer kuşaklardan daha başarılı olmaları, iş hayatlarında ulaşabilecekleri başarıların habercisi sayılıyor. Sınırsız yeni bilgiye erişimin, Z kuşağı ile daha özgüvenli ve kariyer odaklı bir nesil yarattığı düşünülüyor.”

“KÜLTÜREL VE AHLAKİ BİR MODEL İNŞASINA İHTİYACIMIZ VAR”

Z kuşağıyla sağlıklı iletişim önerilerinde bulunan Atalay, “Onlara özerklik tanıyıp, girişimci ruhlarını besleyin; sadece görev vermekten kaçının. Helikopter ebeveynlerle büyümüş bir nesil olmaları göz önünde bulundurularak, ödüllerle motive olabileceklerini unutmayın. Yüz yüze iletişim kurmanın önemine inandıklarını, sadece mesajlaşmaktan hoşlanmayıp gerçekten duyulduklarını hissetmek istediklerini göz önünde bulundurun. Hem iş yerinde hem de okulda yönetici-asistan ilişkisine önem verdiklerini, yardım etmeye oldukça meyilli bir nesil olduklarını bilin. Genç kuşağın sosyal hayattaki performansı beklentileri ve problemleri üzerinden yürütülen tartışmaların daha gerçekçi bir şekilde ele alınması gerekiyor. Bu günün genç sosyolojinin ulusal değerleri aşan küresel bir etki alanında şekillendiğini kabul etmemiz gerekiyor. Güncel milli kültürel ve ahlaki bir model inşasına ihtiyacımız var.”

“KUŞAKLARARASI ÇATIŞMA YOK BİR BİRİNDEN UZAKLAŞMA VAR”

Nesillerin birbirinden uzaklaştığını belirten Atalay sözlerini şöyle noktaladı:  “Her kuşak içinde bulunduğu çağın şartları karşısında edilgen veya etken bir karaktere bürünür.  Aile ve devlet genç kuşağa bir hayat boyu yüreğinde taşıyacakları ahlak adalet ve merhamet gibi evrensel değerleri kutsal bir emanet olarak ilk orta eğitim döneminde sunmak zorundadır. Kuşaklararası çatışma yoktur birbirinden uzaklaşma sorunu ve insani değerlerin deforme olmasıyla ile ortaya çıkan bir anlaşmazlık sorunu vardır. Hz. Ali şöyle diyor: Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın, 15 yaşına kadar onlarla arkadaş olun, 15 yaşından sonra ise istişare edin.”

 

HER 4 ÇOCUK YA DA GENÇTEN BİRİ CEP TELEFONU BAĞIMLISI

2011 yılından beri Avrupa, ABD ve Asya'dan 40 bini aşkın genç ve ergenlik çağındaki çocukla yapılan 41 araştırmayı inceleyen çalışma, gençlerin yüzde 23'ünün akıllı telefon kullandığını, telefonları olmadığında kaygılandıklarını gösterdi. Telefon bağımlılığının akıl sağlığı üzerinde zararlı etkileri olduğunu da ortaya koyan araştırmaya göre gençler arasında depresyon, kaygı bozukluğu ve stres oranı diğerler gençlere göre daha yüksek. Bu gençler, aynı zamanda uyku problemleri yaşıyor. Bu kategorideki gençler, zamanlarının çoğunu sosyal paylaşım sitelerinde geçiriyor. Araştırmacılar, gelecek nesillerin ruh sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerini belirlemek için konuyla ilgili daha fazla inceleme yapılması gerektiğini belirtiyor.