İşsizliğin azalmasının önünde ciddi bir engel: “AÇIK İŞ”LER

Açık işlerin varlığı ekonomiler için önemli bir büyüme potansiyelinin göstergesi. Öte yandan, karşılanamayan açık işler, üretim açısından kayıplara neden olabileceği gibi işsizliğin de azalmasının önünde ciddi bir engel.

Ekleme: 29.11.2019 00:18:54 / Güncelleme: 29.11.2019 00:20:40 / Ekonomi
Destek için 

EKONOMİ SERVİSİ ÖZEL

“Merkezin Güncesi”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesindeki araştırmacı ve uzmanların analiz ve yorumlarını içeren bir blog. Merkezin Güncesi’nde yer alan bu analiz, üzerinde eğilmeye ve gerekli dersler çıkarılmaya değer bir ekonomi yazısı olduğu için sizler için derledik:

Açık işlerin varlığı ekonomiler için önemli bir büyüme potansiyelinin göstergesi. Öte yandan, açık iş pozisyonlarının doldurulmasında yaşanan sıkıntılar bu potansiyeli sınırlayabilir. Türkiye’de de ikiden fazla elemanı olan her beş işverenden biri, iş pozisyonlarını doldurmakta zorluk çektiğini ifade ediyor (İŞKUR, 2017). Bu yazı açık iş pozisyonlarını doldurmakta güçlük çeken firmaları İŞKUR’un İşgücü Piyasası Araştırmalarını (İPA) kullanarak inceliyor.

2018 yılı Yetenek Eksikliği Anketine göre dünya genelinde firmaların %45’i eleman bulmada güçlük çektiğini belirtiyor. Dolayısıyla bu durumun sadece ülkemize özgü olmadığını belirtmek gerekiyor. Diğer yandan, ülkeler arası önemli farklılıklar gözlenmekte. Bu oran, Japonya ve Romanya’da %80’in üzerindeyken, Çin, İrlanda ve Birleşik Krallık’ta %20’nin altında yer alıyor. Türkiye’de ise aynı ankete katılan firmaların üçte ikisi eleman bulmada zorlandığını belirtiyor (ManPowerGroup, 2018).

Türkiye’de eleman bulmada zorluk çeken firmaları daha detaylı incelemek için İPA’lara bakalım. Açık işler için talep edilen niteliklerin sektörler arasında farklılaşması beklenen bir durum. İPA kapsamındaki firmaların temin etmede zorluk çektiği eleman sayısına göre dağılımına baktığımızda, eleman temininde en fazla imalat sektörünün zorlandığını görüyoruz. İmalat sektörünü, toptan ve perakende ticaret, inşaat ve konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri takip etmekte. Ayrıca, mesleki ve bilimsel faaliyetlerde bulunan firmaların eleman temin etmede ülke ortalamasına göre daha fazla zorluk çektiğini söyleyebiliriz (Tablo 1).

Tablo 2 firmaların hangi meslekleri temin etmede güçlük çektiğini göstermekte. Ülke genelinde en fazla;

  1. Sanatkârlar ve ilgili işlerde çalışanlar
  2. Tesis ve makine operatörleri ve montajcılar
  3. Teknisyenler, teknikerler ve yardımcı profesyonel meslek mensupları

gruplarında çalışan bulmada zorluk çekildiğini görmekteyiz. Eleman temininde en çok güçlük çeken ilk beş sektörün tamamının sanatkârlar ve ilgili işlerde çalışan bulmada zorlandığı dikkat çekiyor (Tablo 2). Peki, firmalar neden bu mesleklerde eleman bulmakta güçlük çekiyor?

Firmaların eleman temin edememesinde iki temel faktörün etkili olması beklenir:

  1. İşgücü arzının sayıca talebinden az olması,
  2. İş ve işgücünün eşleşememesi.

İşgücü arzının talebi karşılayamaması durumunda işgücü kıtlığı ortaya çıkar. Diğer yandan, eleman temininde zorluk yaşanan işlerde aynı anda işgücü fazlası da görülüyorsa bu durum açık işler ve işsizlerin etkin bir şekilde eşleşemediğine işaret eder.

Temininde zorluk çekilen mesleklerde işsizlik oranlarına baktığımızda, piyasa talebine rağmen bu mesleklerde bireylerin önemli bir kısmının aktif olarak iş aradığını görüyoruz (Grafik 1). Ayrıca işsizlerin yaklaşık %30’unun temininde güçlük çekilen mesleklerde iş arıyor olması dikkat çekmekte. Tablo 3 temininde en fazla güçlük çekilen mesleklerde eleman temin edilememe nedenlerini göstermekte. Firmalar öncelikli olarak gerekli mesleki beceri/niteliğe sahip eleman bulamadıklarını beyan etmişler. İşgücünün yeterli tecrübeye sahip olmaması da iş pozisyonlarının doldurulamamasında önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor (Tablo 3). Bütün bu gözlemler firmaların eleman teminindeki güçlüklerde arz yetersizliğinden ziyade eşleşmeye dair hususların belirleyici olduğunu akla getiriyor.

Karşılanamayan açık işler, üretim açısından kayıplara neden olabileceği gibi işsizliğin de azalmasının önünde ciddi bir engel olabilir. Firmaların bu açık işleri doldurmada güçlük çekmesi, işgücü arzının sayıca yetersiz olmasından ziyade, işgücünün sahip olduğu becerilerin piyasada talep edilenden farklı olmasından kaynaklanabilir. Dolayısıyla, mesleki eğitimde piyasanın ihtiyaç duyduğu becerilerin kazandırılması önemli. Bu da sürekli öğrenme ve beceri gelişiminin desteklenmesi, aktif işgücü programlarının yaygınlaştırılması ve mesleki eğitim veren kurumlarla firmalar arasındaki etkileşimin güçlendirilmesi gibi politikalarla sağlanabilir. Tematik mesleki ve teknik eğitim kurumlarının açılması, özel sektörün eğitim hizmeti sunumundaki payının yükseltilmesi ve işbaşı eğitimleri başta olmak üzere aktif işgücü programlarına ayrılan kaynakların artırılması gibi son yıllarda bu yönde atılan adımların güçlenerek devam etmesi verimlilik artışına önemli katkıda bulunabilir.