İşgal çetesi, kurulduğu günden itibaren Filistin'de işgal ettiği bölgeleri genişletiyor. Filistinlilere ait 100 bin dönümden fazla araziyi gasp eden işgal çetesi, bu arazilerde Yahudi Yerleşimleri kuruyor.
Uluslararası hukuka göre, Siyonist çetenin işgal ettiği topraklarda kurduğu yerleşim birimleri yasa dışı. Buna rağmen işgal çetesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin desteği ile uluslararası hukuku çiğnemeye devam ediyor.
ABD'den tepki çeken hamle
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Batı Yaka'daki işgal çetesi yerleşimlerinin artık uluslararası hukuka aykırı olmadığını iddia ederek, Trump yönetiminin, eski Başkan Obama'nın politikalarını değiştirdiğini açıkladı. Pompeo bu sözlerle işgal altındaki Batı Yaka'da yer alan Yahudi yerleşim birimlerini artık yasa dışı olarak görmediklerini duyurdu.
Netanyahu teşekkür etti, Filistin yönetimi "savaş suçuna ortaklık" dedi
Netanyahu, "Başkan Trump, Kudüs’ü işgal çetesinin sözde başkenti olarak tanıdıktan sonra, şimdi de yerleşim yerlerinin yasa dışı olduğu yalanına son verdi." sözleri ile Trump ve Pompeo'ya teşekkürlerini iletti.
Filistin Kurtuluş Örgütü Genel Sekreteri Saib Erakat' ise "Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşimleri sadece uluslararası hukukun ihlali değil, aynı zamanda bir savaş suçu. Trump yönetimi uluslararası hukuku hiçe saydı ve İsrail'in işlediği savaş suçlarına ortak oldu." diyerek ABD'nin tutumuna tepki gösterdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Aralık 2016'da aldığı kararla, işgal çetesinin işgali altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim faaliyetlerini derhal durdurmasını talep etmişti.
Washington yönetimi de, Donald Trump başkan olmadan önce Yahudi yerleşim birimlerini barış sürecinin önündeki engellerden biri olarak görüyordu. Ancak Trump, işgal çetesinin, Filistin topraklarındaki yerleşim faaliyetlerini görmezden geldi.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, 2018'in Nisan ayında Doğu Kudüs ve Batı Yaka için "işgal altındaki topraklar" ifadesini kullanmayı bıraktı.
İşgal çetesi ile Filistin arasındaki müzakereler, Tel Aviv yönetiminin 1967 sınırlarına dönüşü reddetmesi üzerine sekteye uğramıştı. Batı Yaka'da inşa edilen yerleşim birimleriyle bölgenin nüfus yapısı değişiyor ve Filistinlilerin ön şart olarak koştuğu 1967 sınırlarına dönüş imkansızlaştırılıyor.
"İsrail yeni bir kolonileştirme faaliyeti içerisinde"
Emekli Büyükelçi Oğuz Çelikkol:
"İsrail yavaş yavaş Batı Şeria’da bu yerleşim birimleri politikasıyla bir kolonileştirme faaliyeti içerisinde. Yani Batı Şeria’nın önemli bir bölümü kolonileştiriliyor. 700-750 bin civarında Yahudi Batı Şeria’da. Yahudiler iki devletli çözüm gerçekleşseydi Filistin Devleti olarak kurulması öngörülen topraklardaki kurulan Yahudi yerleşim birimlerinde yaşıyor. Bu da gösteriyor ki İsrail adım adım maalesef burayı kolonileştiriyor."
İşgal çetesi, uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen yeni yerleşim birimleri için ruhsat vermeye devam ediyor. Hatta zaman zaman daha da ileri gidiyor.
Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz Eylül ayındaki erken seçim öncesi yasa dışı yerleşim yerlerinin bulunduğu toprakları "ilhak etme" vaadinde bulunmuştu.
Yeni yerleşim birimlerinin inşasıyla 1967 sınırlarına dönüş zorlaştırılıyor
Peki, Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşim birimlerinin geçmişi nereye dayanıyor?
İşgal çetesi, ilk yerleşim birimini 1967’deki savaşın hemen ardından Batı Yaka'nın Beytüllahim kentinde inşa etti. Bu tarihten sonra İşgal altındaki topraklarda 250'ye yakın yasa dışı yerleşim kuruldu. 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" ile Batı Yaka; A, B ve C bölgeleri olarak üç bölgeye ayrılmıştı.
Batı Yaka'daki A bölgesinin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e bağlı iken B bölgesinin idari yönetimi Filistin'e bağlı güvenliği ise işgal çetesine devredildi. C bölgesinin idari yönetimi ve güvenliği ise tamamen işgal çetesine bırakıldı.
İşgal çetesi bu anlaşma ile Batı Yaka'nın yüzde 60'ını tamamen kontrol ederken, yüzde 21'inin güvenliğini elinde bulunduruyor. Filistin yönetimi ise Batı Yaka'nın sadece yüzde 18'ine hakim. Ancak işgal çetesi, Filistin yönetiminde bulunan A ve B bölgelerinde yerleşim birimleri inşa ederek Batı Yaka'nın yüzde 10'unu işgal ediyor.
Emekli Büyükelçi Oğuz Çelikkol:
"İsrail fiili olarak İngiliz mandası olan Filistin’in yüzde 78’ini kontrol ediyor. Eğer Oslo süreci ilerletebilseydi ve bir Filistin Devleti masa başında kurulabilseydi, bu Batı Yaka ve Gazze’de kurulacaktı. Bu sadece Filistin topraklarının yüzde 22’si anlamına gelecekti. İsrail bunu da kabul etmiyor."
İşgal çetesi, eski işgal çetesi sözde başbakanı Ariel Şaron'un "Batı Yaka’nın her tarafında yerleşim birimi inşa etme" çağrısıyla hız kazanmıştı.
Yasa dışı yerleşimler birbirine bağlanıyor ve yüksek duvarla çevreleniyor
İşgal altındaki Batı Yaka ve Kudüs'te, 150 Yahudi yerleşim birimi ve işgal çetesi tarafından da yasa dışı kabul edilen 116 küçük yerleşim bulunuyor. Yasa dışı yerleşimler, birbirine otoyollar ile bağlanıyor ve yüksek duvar ya da çitlerle çevreleniyor. Böylece fiili olarak Filistinlilerin yaşadığı bölgeler arasında irtibat kesiliyor. İşgal çetesi aynı zamanda Batı Yaka topraklarının yüzde 18’ini askeri gerekçelerle işgal ederken, yüzde 12'sini Utanç Duvarı'yla bölüyor.
İsrail yeni yerleşimler için Filistinlilere ait yapıları hukuksuzca yıkıyor
İşgal çetesi, yerleşimlere alan açmak için Filistinlere ait evleri, hatta okulları bile yıkıyor. Yıkılan yapılar arasında Avrupa Birliği'nin yarımlarıyla inşa edilenler bile var.
Son 4 yılda Batı Yaka'nın yerleşimci sayısında çok büyük bir artış meydana geldi. Şeria nehrinin batısında şu an yaklaşık 650 bin yerleşimci var. İşgal çetesi, işgal altında tuttuğu topraklarda yeni inşaatlara ruhsat verdikçe sayı daha da artacak.
Kaynak: TRT Haber/Sıcak Nokta