"Çocuklarımızı televizyon dizilerine teslim etmeyelim"

Siverek ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Başkanı Mehmet Aydın, televizyon dizilerinin toplumu değerlerinden uzaklaştırdığını belirterek, çocuklarını seven anne babaların çocuklarını televizyon dizilerine teslim etmemesi gerektiğini ifade etti.

Ekleme: 18.11.2019 15:55:06 / Güncelleme: 18.11.2019 17:28:35 / çocuk / Şanlıurfa Haberleri
Destek için 

Siverek ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Başkanı Mehmet Aydın, televizyon dizi ve programları ile toplumun yozlaştırıldığını belirterek, anne ve babalara önemli uyarılarda bulundu.

Televizyon dizleri ile toplumun temeli ve kalesi olan "Aile"nin hedef alındığını belirten Aydın, anne ve babaların çocuklarını asla televizyon dizilerine teslim etmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

"Dizilerin en büyük hedefi; bizi dinimizin değer yargılarından uzaklaştırmaktır"

Ailenin toplumun temelini oluşturduğunu belirten Aydın, "Bu sebeple bazı karanlık çevreler tarafından 'aile kurumu'nu yıpratmaya ve yıkmaya yönelik birçok plan ve proje uygulanmaya çalışılıyor. Toplumu, değerlerinden uzaklaştırmaya yönelik her türlü yol deneniyor. Televizyondaki diziler ve programlar, toplumu değerlerinden uzaklaştırmaya yönelik bir görev yüklenmişler. İnsanımızın çoğu bu diziler ile ilgili amacı bilmeden zaman geçirmek için bunları izliyor. Diziler yoluyla empoze edilmek istenen fikirler, insanların bilinçaltlarına yerleştiriliyor. Günümüzde dizilerin en büyük hedefi; bizi dinimizin değer yargılarından uzaklaştırmaktır. Bu konuda özellikle toplumumuzun temeli ve kalesi olan aile kurumu ortadan kaldırılmak isteniyor. Her bir dizi veya o dizinin bölümleri aile yuvamızdan bir tuğla düşüren deprem gibidir. Her bölümde bir tuğla düşüyor ve sonunda o evden eser kalmıyor. İşte İslam düşmanları da bundan dolayı asıl hedefleri olan aile kurumunu ortadan kaldırmak için televizyon dizilerini kullanıyor." ifadelerini kullandı.

"Topluma enjekte edilmek istenen bozuk fikirler televizyon aracılığı ile mahremimize girmektedir"

Diziler aracılığı ile topluma bozuk fikirler enjekte edilmeye çalışıldığına değinen Aydın, "Dizilerde sadece toplumda olmuş ya da olması muhtemel bazı olaylar anlatılmıyor. Böyle gösterilmeye çalışılsa da aslında durum tam tersidir. Topluma enjekte edilmek istenen bozuk fikirler, diziler ve televizyon aracılığı ile mahremimize girmektedir. Diziler aracılığıyla ailenin olmadığı, ahlaki değerlerin korunmadığı, ailenin darmadağın olduğu ya da en azından Batı'daki gibi aile yapısının çok zayıf olduğu bir toplum oluşturulmak isteniyor. Bu amaçla diziler kullanılıyor. Bundan dolayı uyanık olmalıyız ve mutlaka bunlara karşı tedbirler geliştirmeliyiz. Örneğin herkesin ailece izlediği bir dizide evin hacı babası reklam arasında yatsı namazını kılarken, reklamdan sonra da dizide cinsel sapıklığı (LGBT) özendiren sahnelere şahit olabilmektedir." şeklinde konuştu.

"Diziler çocuk ve gençleri günaha sürüklüyor"

Dizilerdeki karakterlerin çocuklar ve gençler üzerinde ciddi etkilerinin olduğunu vurgulayan Aydın, "Dizilerde kullanılan karakterlerin üzerimizde çok ciddi etkileri vardır. Zamanla dizilerdeki karakterler, söz veya davranışlar aile fertleri tarafından örnek alınabilmektedir. Özellikle bu durumu, çocuklar ve gençler üzerinde daha açık bir şekilde görebiliriz. Dizilerde toplum yapısına uymayan söz, eylem ve karakterler maalesef çocuk ve gençleri günaha, harama, zevkperestliğe yönlendirmektedir. Diziler, çocukları ve gençleri, kötü alışkanlıklara bulaşması için en uygun zemini hazırlıyor. Aynı şekilde dizilerdeki aile modelleri de zamanla ailemizde oluşması muhtemel ve kaçınılmaz bir durum haline dönüşebiliyor. Oluşturulmak istenen aile yapısı, diziler üzerinden maalesef toplumumuza enjekte ediliyor." diye konuştu.

"Dizilerdeki süslü yaşam tarzı insanları hırs hastalığına sürüklüyor"

Diziler yoluyla süslü hayatların ve şiddetin topluma aşılanmaya çalışıldığını ifade eden Aydın, "Dizilerdeki karakterler, insanlara rol model olarak sunulduğu için onların giyinişleri, davranışları ve bütün halleri gençlerimize sirayet ediyor. Dolayısıyla saygı, sevgi, muhabbet, ahlak, erdem ve iffete bürünmesi gereken çocuklarımız; maalesef yalan, kıskançlık, iffetsizlik ve birçok kötü davranışın görüldüğü bireylere dönüşüyor. Dizilerdeki tozpembe hayatlar, aile fertleri için ulaşılması istenen bir hayat haline dönüşebiliyor. Dizilerdeki süslü yaşam tarzı, insanları içerisinden çıkılmaz amansız bir hırs hastalığına sürüklüyor. Televizyondaki lüks ve sorunsuz hayatı gören aile fertleri; kanaat, huzur, güven ve mutluluk gibi kavramları unutarak her gördüğüne bir şekilde ulaşmaya çalışan bir canavara dönüşüyor. Toplumda aile içi şiddet ve boşanmaların alt zemini bu şekilde oluşturuluyor. Ayrıca dizilerdeki şiddet içeren söz ve davranışlar; toplumdaki her türlü huzursuzluğun temelini oluşturuyor." diye konuştu.

"Televizyon uygun şekilde kullanılırsa neden karşı olalım"

Televizyonun yerli yerinde kullanıldığı takdirde faydalı bir araca dönüşebileceğine dikkat çeken Aydın, "Mutlak olarak televizyona kötü dememiz mümkün değildir. Televizyon uygun şekilde kullanılırsa neden karşı olalım. Ancak günümüz şartlarında televizyonun daha çok kötü amaçlarla kullanıldığına şahit oluyoruz. Acaba dinimize, değerlerimize, geleneklerimize kısacası toplumumuzun yapısına uygun televizyonlarda kaç dizi ve program var?  Ya da ahlakın, erdemin, faziletin, dürüstlüğün, İffetin verilmek istendiği kaç dizi örnek verilebilir? Maalesef bu soruya karşı cevabımız kocaman bir hiç olacaktır. Özellikle dizilerde; ahlaksızlık, ihanet, vefasızlık, şiddet, taciz ve bunun gibi birçok kötülük topluma aşılanmaya çalışılıyor." şeklinde konuştu.

"RTÜK bir süzgeç görevi görmelidir"

Dizilerin yol açtığı tahribatları önlemek amacıyla çözüm önerilerini sunan Aydın, "Öncelikle devlet bu konuda gereken bütün hassasiyetleri göstermelidir. Bu noktada yayın politikaları tekrar gözden geçirilmelidir. İnancımıza, ahlakımıza, geleneklerimize uymayan her türlü program, dizi ve film engellenmelidir. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) mutlaka bu programları gözden geçirmelidir. Bu kurulda mutlaka toplumun değerlerini iyi bilen eğitimciler, toplumun hassasiyetlerini gözeten sosyologlar ve psikologlar da yer almalıdır. RTÜK tıpkı bir süzgeç görevi görmelidir. Toplumun dinine, geleneklerine ve temel değerlerine uymayan her türlü dizi, reklam ve benzeri yayın o süzgeçten geçirilmelidir. Toplumun değer yargılarını anlatan, yansıtan diziler devlet desteğiyle yapılmalıdır. Ulusalcı ve milliyetçi diziler yerine manevi değerlerin, kardeşliğin, ahlakın, huzurun ve aile öneminin anlatıldığı dizilere yer verilmelidir." diye konuştu.

"Aile, televizyonun etrafında toplanmamalıdır"

Dizilerin yol açtığı kötü durumlardan kurtulmak için özellikle anne ve babalara büyük görev düştüğünü hatırlatan Aydın, "Öncelikle bu tür programların zararları iyice anlaşılmalı ve aile efradına mutlaka anlatılmalıdır. Dizilere alternatif programlarımızın aile içinde olması mutlaka gerekmektedir. Her gün birlikte kitap okuma ve sohbet etme etkinlikleri yapabiliriz. Aile, televizyon etrafında değil; baba, anne, dede ya da ninenin etrafında toplanmalıdır. Çocuklarının geleceğini düşünen bir anne ve baba, çocuklarını televizyon dizilerine teslim etmez. Çocuklarının geleceğini düşünmeyen anne ve babalar, çocuklarını televizyonun dizi ve programlarına teslim eder. Bundan dolayı mutlaka her gün bir saat ya da daha fazla çocuklar ile oturup günün değerlendirilmesi ya da başka bir konuda mutlaka sohbetler edilmelidir. Ayrıca dost, akraba, komşu ve benzeri ziyaretler mutlaka yapılmalı ve çocuklar götürülmelidir. Aileler, diziler için 'aile filtresi' uygulamalıdır. Zararlı gördüğü dizilerin bulunduğu TV kanalları kanal listesinden silinmelidir. Unutmayalım ki diziler; babalarımızı işten; annelerimizi yuvasındaki meşguliyetinden; çocuklarımızı ve gençlerimizi derslerinden, edepten, ahlaktan; yaşlılarımızı camiden, zikirden uzaklaştıran büyük bir araçtır. Buna karşı uyanık olmalı ve tedbirlerimizi almalıyız." dedi. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)

]]>