Mülteciler Batı’nın Gerçek Yüzünü Ortaya Çıkardı! VİCDANLAR ASKIDA!

Her dönem insan haklarından dem vuran batının kirli yüzü, mültecilerin kendilerine sığınmak istemesiyle bir kez daha gün yüzüne çıktı. Birçok Avrupa ülkesinin sergilediği mülteci düşmanlığı yetmezmiş gibi Yunanistan’da mültecilerin sınırı geçmesini engellemek için sınırdaki çitlere elektrik verilmesi gündeme geldi.

Ekleme: 03.11.2019 08:32:43 / Güncelleme: 03.11.2019 09:14:08 / manşetler
Destek için 

HABER MERKEZİ

Batının kirli, insafsız ve ‘vicdanları askıda’ dedirten yüzü bir kez daha kendini gösterdi. Kilometrelerce öteden savaşı taşıdıkları, yaktıkları, yıktıkları ülkelerinden kaçmak zorunda kalan mültecilerin kaçtıkları batı ülkeleri mültecileri türlü zalimliklerle durdurmaya çalışıyor. Zalim uygulamalarla mültecilere engel olmak isteyen Yunanistan insanlık dışı bir uygulamayı daha gündeme getirdi. Yunan Parlamentosu’nda yer alan “Yunan Çözümü” (Ellini Lisi) Partisi Genel Başkanı Kiryakos Velopoulos Yunanistan Milli Savunma Bakanı’na hitaben parlamentoya sunduğu soru önergesinde Meriç’te Türkiye-Yunanistan sınırında bulunan “çelik çitin daha etkin sonuç vermesi için neden çite elektrik verilmediğini” sordu. Velopulos soru önergesinde "her ne kadar hükümet çelik çit ve bölgede artan devriyelerin yasa dışı göçmenlerin Yunanistan'a girişini imkânsız kıldığını savunsa da, son dönemde bahse konu kara sınırlarında ülkemizde gittikçe daha çok göçmen giriş yapıyor" ifadelerini kullandı.

“MÜLTECİLER FELAKETİN EŞİĞİNDE”

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Yunanistan'da kamplarda yaşayan mültecilerin durumunun felaketin eşiğinde olduğunu açıkladı. Yapılan açıklamada Yunan adalarındaki mültecilerin durumunun son 12 ay içerisinde giderek kötüleştiği, uygun olmayan koşullarda yaşayan mülteciler için acil önlem alınması gerektiği belirtildi. Göçmenlerin Avrupa kıtasına giriş kapısı olarak bilinen Yunanistan'da yaklaşık 70 bin mültecinin yaşadığı tahmin ediliyor. Bu sayının 34 bininin Yunan adalarında yaşam sürdüğü biliniyor.

YUNANİSTAN’IN İLK VİCDANSIZLIĞI DEĞİL!

Bundan birkaç ay önce Yunanistan`a geçmeye çalışan aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 80 Pakistan uyruklu mülteci, Meriç Nehri`nde kâbusu yaşadı. Yunan askerlerinin sınır hattında ‘geri itme` olarak adlandırılan deport etme olayında Pakistanlılar çırılçıplak soyularak, Meriç Nehri`ne atıldı. Yunan askerleri tarafından yakalanan Pakistanlılar, yine iddiaya göre 2 gün boyunca aç ve susuz bırakıldı. Yunan askerleri tarafından çırılçıplak soyunan ve üzerlerindeki tüm kimlik ve cüzdanları alınan Pakistan uyruklu mülteciler, Meriç Nehri`nde kâbusu yaşadı. İddiaya göre, Yunan askerleri tarafından önce aç ve susuz bırakılan sonra da darp edilen aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu mülteci grubu, iç çamaşırlarına kadar soyularak, Meriç Nehri`ne atıldı.

YUNANİSTAN’IN BU KONUDA DOSYASI KABARIK

Mültecilerin parasına el koyup elbiselerini de soyarak sınır dışı eden Yunanistan`ın vicdansızlıkta dosyası epey kabarık. Yunanistan geçtiğimiz aylarda denizden sınırı geçmeye çalışan mültecilerin botlarını batırdığı hadiseler henüz unutulmadı. Yunan adalarına geçmeye çalışan mültecileri taşıyan şişme botun Yunan Sahil Güvenlik ekiplerince patlatıldığı ve mültecilerin ölüme terk edildiği görüntülenmişti. Türkiyeli balıkçılar tarafından amatör kamerayla çekilen görüntülerde, Karaburun açıklarında içinde kadın ve çocukların da olduğu 50'nin üzerinde göçmeni taşıyan şişme bot, Yunan Sahil Güvenliğine ait bir teknenin müdahalesine uğramıştı. Bota yaklaşan Yunan Sahil Güvenlik ekipleri, ellerindeki delici aletle botu patlatarak, olay yerinden uzaklaşmıştı.

ZALİMLİK SADECE YUNANİSTAN’LA SINIRLI DEĞİL!

Geçtiğimiz yıllarda Fransa'nın başkenti Paris'te mültecilerin zor kış koşullarından ve yağan kardan kaçarak uyumak için sığındıkları köprü altına yetkililer tarafından büyük kaya parçaları yerleştirildi. Fransız polisinin sokaklarda yatmalarına izin vermediği mültecilerin gidecek yeri yok. Evsiz sığınmacılara kalmaları için yer göstermeyen Fransız yetkililer daha da ileri giderek, sığınmacıların kamp kurduğu köprünün altına büyük kayalar koyarak burada uyumalarına engel oldu.

AB'DEKİ ANLAŞMAZLIK AKDENİZ'DEKİ İNSANLIK DRAMINI DERİNLEŞTİRİYOR

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler arasında son yıllarda sıkça ortaya çıkan düzensiz göçmenler konusundaki anlaşmazlık, özellikle Akdeniz'in orta kesiminde kurtarılan kişilerin günlerce denizde bekletilmesine yol açıyor. Afrika ve Orta Doğu'daki savaş, çatışma ve açlık gibi nedenlerle ülkelerini terk eden binlerce göçmen, son yıllarda çok sayıda kişinin ölmesine ve tüm tehlikelerine rağmen, Akdeniz'in İtalya, Malta ve Libya arasında kalan orta kesimini aşarak Avrupa'ya ulaşmaya çalışıyor. Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) 1 Ocak-23 Ekim verilerine göre, Akdeniz üzerinden Avrupa'ya gelenlerin sayısı 82 bin 978 olurken, bunlardan 12 bin 343'ü İtalya ve Malta üzerinden eski kıtaya ulaştı. Aynı dönemde Akdeniz göç yollarında bin 80 kişi yaşamını yitirirken, bunların 692'si Akdeniz'in orta kesiminde can verdi. Afrika'dan Avrupa'ya geçişte sık kullanılan bu düzensiz göç rotasında, son dönemde Avrupalı pek çok sivil toplum kuruluşu (STK) inisiyatif alarak kendi gemileriyle denize açılırken, İtalya ve Malta'nın bu gemilere limanlarını açmaya yanaşmaması bölgede başka insani krizleri de beraberinde getiriyor.

141 GÖÇMENİ GÜNLERCE DENİZDE BEKLETTİLER

Temmuzda dönemin İçişleri Bakanı Salvini, Akdeniz'in orta kesiminde 141 göçmeni kurtaran İtalyan sahil güvenlik gemisi Gregoretti'nin kendi limanına yanaşmasına izin vermedi. Augusta limanına yanaşma izni verilse de göçmenleri tahliyesine izin verilmeyerek toplamda 6 gün bekletilen Gregoretti gemisindeki göçmenler, 5 AB ülkesinin 31 Temmuz'da göçmenleri paylaşmakta anlaşması üzerine tahliye edilebildi.

OPEN ARMS 19 GÜN BEKLEDİ

Deniz koşullarının daha elverişli olması sebebiyle göç yoğunluğunun arttığı ağustos ayında göç krizi ve STK sorunu da arttı. İspanyol STK Open Arms, ağustos başında kurtardığı 160 göçmenle, yine İtalya ve Malta'nın izin vermemesi nedeniyle 19 gün boyunca uluslararası sularda beklemek zorunda kaldı. Gemideki durumun kötüleşmesi üzerine devreye giren Agrigento Savcılığı gemideki durumun sürdürülemez olduğu tespitiyle 20 Ağustos'ta gemiye el koyup göçmenlerin tahliyesine karar vermişti. Aynı dönemde bölgede arama-kurtarma yapan Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü ve SOS Akdeniz tarafından idare edilen Ocean Viking gemisi de 14 gün denizde beklemek zorunda kaldıktan sonra 6 AB ülkesinin bu göçmenleri almaya yeşil ışık yakmasıyla güvertesindeki insanları tahliye edebilmişti.