Programa Bak Ayeti Yorumlayana Bak!

FARUK KUZU – HABER YORUM

Siyasete göz kırpan biri olarak veya gazeteci kimliğiyle Levent Gültekin’in siyaset erbabını eleştirmesi doğaldır. Eleştirilenler veya avukatları kendi savunmalarını yaparlar.

Ancak konu bir siyasinin üzerinden “Dini temel bir sütunun eleştirilmesi veya yorumlanmasına kalkışılırsa” burada inançlı insanlara da söz hakkı döşer.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen cuma Çamlıca Camiinde cuma namazı kılmış ve burada yaptığı kısa konuşmada “Fetih Suresinden” bazı ayetleri okumuş.

DW Türkçe’de katıldığı programda Erdoğan’ın okuduğu Fetih-29. ayeti haddini aşarak diline dolayan Gültekin çok garip yorum ve benzetmeler yaptı.

Gültekin bu ayetle ilgili: "Erdoğan'ın okuduğu ayet çok tehlikeli. Bu, aynı zamanda IŞİD'in felsefesini oluşturan bir ayet" “Radikal  Müslümanların çoğu bu ayet bizi bağlar, diyor. Bu ayeti Tayyip Erdoğan da böyle anlar Işid de böyle anlıyor… Bu ayeti koyduğunuzda; sizin koyduğunuz çizginin dışında kalan herkes kafir oluyor…” şeklinde yorum yapıyor.

Bu program veya katılanlar için “Körler sağırlar birbirini ağırlar!” demeyeceğim. Çünkü bunlar kendilerince ellerindeki medya gücüyle “Toplum mühendisliğine soyunmuşlar”

Fetih Suresi-29 ayeti Yüce Allah’ın bu Ümmete bahşettiği en büyük nimetlerdendir. Ayet inananları şöyle vasf eder “Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.”

İslam’ı yaşamayan dine ve dindara karşı mesafeli duran, yeri geldiğinde İslam karşıtlığından rant elde etmeye çalışan kişi veya programlar sıradanlaşmaya başladı. Haddi olmadığı halde ayetleri bilinçsizce yorumlamaya çalışan bu tür insanlara ve programlara prim verilmesi, İslami kesimin güçlü bir ses olamayışı üzüntüyle birlikte zillet kapısını aralayan bir durum değil mi?

Bu arada Fetih Suresinin bazı insanları bu denli rahatsız etmesi de ilginç değil mi? Surenin hem ismi hem de inananlarla ilgili özellikler müslümanlar için birer müjde iken, mesafeli veya kendini o vasıflarda görmeyenler için bir kıskançlığa bir nefrete dönüşebiliyor.