Dünyada iflasını bayram olarak kutlayan tek ülke Türkiye. 1923’te ilan edilen Cumhuriyet ile beraber Osmanlı tamamen reddedildi. Cumhuriyet ilan edildiğine göre seçimler yapılacak ve halkın iradesi sandığa yansıyacaktı.
Öyle sanıldı hem Cumhuriyet halk yönetimi değil miydi?
Oysa Kemalist sistemin hedefi önce sistemlerine uygun insan yetiştirmekti. Bundan dolayı eskiden(Osmanlı’dan) kalma her şeyin üzerine bir çizgi çekildi. Adına ilke ve inkılaplar süreci denen süreç yeni bir ulus oluşturma projesiydi.
Osmanlı'yı hatırlatan alfabe kaldırıldı, Osmanlı’dan kalma fes kaldırıldı, mektep okul oldu. Yeni cumhuriyet ile beraber çarşafa iyi gözle bakılmayacağı duyuruldu. Dans ve raksın reklamı yapıldı.
Hesap şuydu kendi sistematiğimize uygun bir millet oluşturalım seçimlere -gerekirse gideriz-
Seçimlere mecburen gidildi. II. Dünya savaşının sonuçları dengeleri değiştirdi. Milli Şef’lik artık yeni dönemde olmamalıydı. Batı Dünyası demokrasiyi savunuyordu ve Türkiye mecburen demokratik bir yönelim içinde olmak zorundaydı.
1923 ile 1950 yılları arasındaki 27 yıl cumhursuz cumhuriyet dönemidir. 1946 rezaletini saymazsak bu süreçte herhangi bir partinin katılımı ile seçim yapılmamıştır. Bu dönemde bireyler kendileri aday olabilmektedir.
1923 seçimlerinde teşkilatsız da olsa bazı “muhalif” adaylar milletvekili olarak seçilmiştir. Ancak, muhaliflerin seçildiği o illerdeki seçimlerin iptal edilerek seçimin yenilenmesi uygulaması o dönemde başlayan “yeni” bir uygulama olmuştur.
Bu süreçte çok partili süreç denemeleri adıyla partiler kurulduysa da küçük bahanelerle bu partiler kapatıldı. Misal Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (M.Kemal’in izni ile) kurulmuş bu fırka olduğu halde parti programında bulunan [Parti, dinî fikir ve inançlara saygılıdır] ifadesinden dolayı kapatıldı.
Sonraki yıllarda da neredeyse aynı şeyler yaşandı. 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiş ama Cumhur’un önüne bir türlü (hür iradesini beyan edebileceği) seçim sandığı getirilmemişti. Evet 1950’ye kadar 1927, 1931, 1935, 1939 ve 1943 yıllarında milletvekili seçimleri oldu. Ancak sadece CHP’nin katılabildiği seçimler…
Aslında 27 yıllık ara sürecin ilk 10 yılı baskı ile yeni kurallar getirme sürecidir. Halka rağmen halk için düsturu ile dayatmalarda bulunulmuş, muhalifler İstiklal Mahkemelerinde sıra sıra sehpalarda can vermiştir.
Millet Mektepleri, Halk evleri, kurulan enstitüler, basın… Herkes seferber olmuş yeni nesil meydan getirme çabasındaydı. Bir halkı değiştirmek için ellerinden geleni yaptılar ama ilk serbest seçimler 1950’de yapıldığında projenin tutmadığı anlaşıldı. Çünkü CHP tüm devlet imkanlarına rağmen hezimet yaşamıştı.