AKUT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şalcı: Toplanma alanları kaos ve talanı engeller

AKUT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Recep Şalcı, Başlangıç Noktası programında 1999 yılından itibaren bizzat kurtarma olarak içinde olduğu deprem vakalarını anlattı. Şalcı, toplanma alanlarının önemini vurgularken bu alanların yemek ve yardım dağıtımı için çok önemli olduğunu kaos ve talanı engellediğini dile getirdi.

Ekleme: 28.09.2019 16:22:33 / Güncelleme: 28.09.2019 19:39:05 / Güncel
Destek için 

Yüzyıllardır önemli deprem kuşaklarının üstünde bulunan bu coğrafyada yüzlerce felaket diye adlandırılabilecek depremler yaşandı. En çok konuşulan 30 bin kişinin üstünde kaybına neden olan Adapazarı depremi oldu. Bu alanda yaşananlar medyanın da yakın takibiyle çok önemli hazırlık fırsatları oluşturdu.

Son 20 yıldır deprem ve kurtarma adına yoğun çalışmalar yürüten Arama Kurtarma Derneği'nin (AKUT) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Şalcı, Başlangıç Noktası programında bu depremlerde yaşananları, çekilen zorlukları ve alınan dersleri anlattı. Özellikle toplanma alanlarının önemine vurgu yapan Şalcı, depremzedelere yardımın en rahat bu alanlarda yapılabildiğini herkese bizzat gidilmesinin mümkün olamadığını söyledi. Şalcı bu alanların kaos, kargaşa ve özellikle bazı fırsatçılarının talan etmesini engellemedeki önemini vurguladı:

 ‘1999 YILINDA ÇARESİZLİK VARDI’

İTO Başkanı Avdagiç'ten iş dünyasına deprem çağrısı
“1999 yılında yine AKUT’taydım. Kocaeli depreminde çalışmalarda yerimi almıştım. 1999 depremi Türkiye’nin hazır olmadığı büyüklükte bir afetti. İlk başta herkes çok şaşkındı. Depremin birinci günü öğleden sonra insanlar anlamaya başladı. Bu depremle ilgili en iyi tanımlayacak kelime çaresizlikti. Birçok bina yıkıldı, herkes enkaz altındayken kimse ne yapacağını bilmiyordu. Ulaşım çok kötü durumdaydı. Birçok yere yürüyerek gitmek zorunda kaldık. Türkiye bu depremi yakından takip etti. İnsanın yüreğine saplanan bıçak gibi hissettik. 

O dönemde enkazdan ses gelmeye başladı. Enkaza yaklaştık. Bir kadın kucağında çocuğu var, arkasında eşi var, bir çocuğu daha var hepsi hayatını kaybetmiş. Yardım istiyor ama üstünde tonlarca ağırlık var. Başkalarını almamız lazım, daha kolay kurtarılabilecek olanları. Onu bekletmek zorunda kaldık. Ona bekleyin demek, şu anda anlatmak çok kolay ama inanılmaz bir çaresizlik. Bunun vicdanını hep yaşıyorsunuz.

İnsanlar kendi mahallelerinde nerede ne yapacaklarını bilmiyorlar. Onlara yol gösterecek şeylere ihtiyaç var. Toplanma alanları orada devreye giriyor. İnsanlar barınabilecekleri, yemek yiyebilecekleri, çocuklarını güvende hissettirebilecekleri alanlara ihtiyaç duyuyorlar. Bunun adı da toplanma bölgeleri. Buraları bilmediği zaman kargaşanın içinde kalıyor ne yapacağını bilemiyor. Toplanma bölgelerinde uzmanlar onlara destek vermeye başlıyor. Toplanma bölgesi yardımların doğru dağıtılabileceği bir yer. İnsanlara tek tek gidince kaos ve kargaşa doğuyor, hatta talana kadar varan olaylar meydana geliyor. Bu bölgeler bir afetten sonra olması gereken en temel konulardan birisi. O dönemde fırsatçılar çıkıyor ve gerçekten ihtiyacı olan insanlar yardım alamıyor.

1999 depreminde arama kurtarma o kadar fazla yoktu. Vatandaşlar kendi elleriyle iyi niyetle kurtarmaya çalıştılar. Kurtardıkları bazı insanların ölmesine ve sakat kalmasına neden oldular. Bu işin daha iyi yapılması için AKUT ve AFAD gibi kurumlar var. Şu an kurtarmalarımız çok daha teknik ve doğru. Üzülerek söylüyorum yüzlerce insan enkazdan çıkınca hayatını kaybetti. Enkaz altından çıkanlara hemen müdahale etmezseniz kişinin vücudunun baskı altında kalan bölümlerinde kirlenmiş kan böbreklerine gidiyor. Böyle yüzlerce kaybettiğimiz vakalar oldu. Van depreminde bunun öğrenilmeye başlandığını biliyoruz. Bugünün ekipleri çok daha teknik ve donanımlı malzemelerle kurtarmayı yapıyor. Vatandaşın bu konuda eğitim alması gerekiyor. Mümkün olduğunca kolay olanlar kurtarılmalı ama ağır enkaz altında kalanları kurtarmak için yoğun destek alınmalı.

‘DEPREMDEN KURTULMANIN EN ÖNEMLİ YOLU SAĞLAM BİNA’

Deprem sırasında kesintisiz iletişim kurmayı sağlayacak mobil uygulamalar
Depremden zarar görmek istemiyorsak işin formülü çok basit: Sağlam bir binada yaşıyor olmanız lazım. Ama yaşadığımız bina sağlam değilse hayatımızla kumar oynuyoruz demektir. Sonrasında söylenecek her şey ihtimalleri azaltır. Yapısal olmayan unsurlar dediğimiz dolap ve avizenin sabitlenmesi. Sarsıntıdan zarar görmemesi. Enkazda çalıştığımız sürede en çok cenazeyi merdiven boşluklarından çıkardık. Merdiven boşlukları çöküyor. Deprem bitene kadar merdivenlerden asansörlerden uzak durmak gerekiyor. Balkonlardan atlamamak gerekiyor. Depremden önce acil durum eylem planı hazırlamak gerekiyor. Ailede herkes yapılacak her şeyi bilmeli ki o sırada daha sağlam olalım. Yine bir deprem çantası hazırlamış olmak temel konular arasında olmalı. Yıkılmış bir binada hayat üçgeni milli piyango bileti kadar önem taşıyacaktır. Hayat üçgeni işe yarayacaktır ama yıkılmış bir binada yaşamak zor. 

Yıkılmalar farklı şekilde oluyor. 0 metrelik binanın 3-4 metreye kadar küçülmesi, binanın bir kısmının yıkılması veya yaslanması yıkılma türleri. Ama binanın hepsinin yerle bir olmasında hayatta kalmanız tamamen şansa bağlı.”