Hüseyin Kaya / Analiz
Haberle ilgili uzun bir alıntı yapacağım, ama inanın ki, biraz tebessüm etmeniz için.
İsminin önünde “Prof” yazan birinin nasıl bu kadar cahil olabildiğini okuyunca bana hak vereceksiniz.
Bakın neler söylüyor Serter:
“Doğruyu söylemek gerekirse medrese akla gelebilecek bir şey değil yirmi birinci yüzyılın Türkiye’sinde. Ama birileri kalktı, Van’da bir sempozyum yaptı. Birileri de –rastgele birileri değil- o şehrin valisi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü…
Sempozyumun ismini de Said Nursi’nin vasiyetinden hareketle Medresetüzzehra Sempozyumu koydular. Medrese açılmasını istemişti. Bu iş için kolları sıvadılar. Birçok rektörü davet ettiler. Ben bu soruyu da hem YÖK başkanına hem Milli Eğitim Bakanına yüz yüze sordum, bir cevap veremediler. Çünkü bu suç, yasa dışı bir şey. Mardin Artuklu Üniversitesi rektör yardımcısı açıklama yaptı ne dedi biliyor musunuz, ‘‘bizim hayalimiz üniversiteleri medreseleştirmek” dedi. “Biz ilahiyat fakültesi öğrencilerini medreselere yolluyoruz ilim öğrensinler diye.’’ Şimdi bu tuhaf bir şey değil mi Allah aşkına?
Medreseler kapatılmadı mı? Medreseler eğitim birliği yasasından on gün sonra çıkarılan bir genelge ile kapatıldı. Ama ne oldu. Yasa yok mu?”
“Serter’in sözlerini dinledikten sonra Erkan Tan’la medrese diyalogu başladı:
Erkan Tan: Ama bunu söylemek suç değil ki yapmak suç. Yapınca suç olur.
Nur Serter: Yapıyorlar işte
Erkan Tan: Söylemek suç değil.
Nur Serter: Zaten önce söyleniyor. Toplumun tepkisi ölçülüyor, sonra yapılıyor. Yöntem bu. Yani söylenildiği zaman tepki vereceksiniz ki, hayata geçirilmesin.
Erkan Tan: Ne olur yani, dünyanın sonu mu, açsınlar medrese.
Nur Serter: Tabi hiçbir şey dünyanın sonu değil, ama Türkiye’nin sonu olabilir.
Erkan Tan: Gerekçe?
Nur Serter: Laik, demokratik, çağdaş bir ülkede eğitimin dini eksenli yapılandırılması hiç kuşkusuz.
Erkan Tan: Yani medrese bu mu demektir? Hangi gerekçeyle karşı çıkıyorsunuz? Onu da millet bilsin diye soruyorum.
Nur Serter: 4+4+4 sistemi aslında medreselerin esasıdır, onu da açıklayalım. İlk dört, kısm-ı evvel. İkinci dört kısm-ı sani, üçüncü dört kısm-ı ahir. Bu bir medrese modelidir. Hani 4+4+4 nerden çıktı diyenler var ya, merak edenler, işte medreselerden çıktı. AK Parti bunu medrese modelinden buldu, dünyada böyle bir uygulama yok çünkü. Şimdi bu medreselerden bulundu ilham alındı getirildi.”
Nur Serter bunları söylüyor işte.
Onu medrese korkusu sarmış.
Türkiye’nin sonu geliyormuş.
Aslında ben medrese korkusundan hemen şeriata ve 4 kadınla evliliğe geçmesini beklerdim.
Tam bir “panik atak beyaz Türk”ün üslubu.
Tabii bu hastalıklı ve korku dolu sözlerin bir sebebi de ikna odalarındaki faşist uygulamaları.
Yaptığı zulümlerin benzeriyle karşılaşmaktan korkuyor.
4+4+4 ile ilgili yorum ise süper!
Kısm-ı evvel, kısm-ı sani ve kısm-ı ahir…
Eğitimden değil de sanki insan ömründen söz ediyor.
Peki 28 Şubat öncesi nasıl yorumlanacak?
Yani 5+3+3 sistemi…
Hadi kesintisiz 8 seneyi anladık, çağdaş, uygar, medeni ve her türlü batılı naneyi içeriyordu.
Cumhuriyetten şimdiye kadarki uygulamalar, Serter’in iddiasına göre kötü birer medrese taklidi. Ancak 28 Şubattaki 8 yıllık kesintisiz eğitimle çağdaş uygarlık için hamle yapılmış.
Cehalet ki ne cehalet!
Sanırım bu kadın “medrese” kelimesinin “ders yapılan yer” anlamına geldiğini bile bilmiyordur.
Said Nursi’den ne de Medresetü’z-Zehra projesinden de haberi yok.
Sadece faşist zihniyetten devraldığı ezberleri var.
Bakın Üstad ne diyor:
“Altmış beş sene evvel Camiü’l-Ezher’e gitmek istiyordum. Âlem-i İslâmın medresesidir diye, ben de o mübarek medresede bir ders almaya niyet ettim. Fakat kısmet olmadı. Cenab-ı Hak rahmetiyle bir fikir ruhuma verdi ki: Camiü’l-Ezher, Afrika’da bir medrese-i umumiye olduğu gibi; Asya, Afrika’dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darülfünun, bir İslâm Üniversitesi Asya’da lâzımdır. Ta ki İslâm kavimlerini, meselâ, Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri, menfi ırkçılık ifsat etmesin. Hakiki, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ‘Müminler ancak kardeştirler’ (Hucurat Suresi, 49/10) ile Kur’an’ın bir kanun-u esasisinin tam inkişafına mazhar olsun. Ve felsefe fünunu ile ulûm-u diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti, İslâmiyet hakaikıyla tam müsalâha etsin. Ve Anadolu’daki ehl-i mekteb ve ehl-i medrese tam birbirine yardımcı olarak ittifak etsin diye vilâyat-ı şarkiyenin merkezinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem İran, hem Kafkas, hem Türkistan’ın ortasında Medresetü’z-Zehra manasında, Camiü’l-Ezher üslûbunda bir dârülfünun; hem mekteb, hem medrese olarak bir üniversite için, tam elli beş senedir Risale-i Nur’un hakaikına çalıştığım gibi, ona da çalışmışım.” (Emirdağ Lahikası)
Bakın Üstad’ın projesi neler içeriyor:
-Bu medrese çok dilli olacak (Arapça, Türkçe ve Kürtçe)
-Bu medresede din ilimleri kadar fen ilimleri de ders olarak verilecek.
-İnsanların bu medresede ırkçılık fikirlerinde İslam kardeşliğine çağrılması amaçlanıyor.
-Bu medrese ile Ezher’e bir alternatif değil, bir kardeş kurum oluşturularak Ezher’e ulaşamayan insanlar için eğitim imkanı hazırlanıyor.
Medresetü’z-Zehra önemli bir proje.
İnşallah Üstad’ın bu dileği gerçekleşir ve ümmet için yeni hayır kapıları açılır.
Dayatmacı ve baskıcı faşistler kadar beynelmilel zındıka komitesinin de bu önemli projeyi takip ettiklerini, içini boşaltmak için girişimde bulunduklarını tahmin ediyoruz.
Dünyayı iyi okuyan alim ve fazıl kimselere ihtiyaç var.
Allah tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirsin ve ümmeti sahil-i selamete ulaştıracak öncüler bahşetsin.