Peki hiç değilse kadın cinayetlerini durdurabiliyor mu?

İstanbul sözleşmesi tartışılmaya devam ediyor. Kadın cinayetlerini durdursun diye uygulanmaya başlanan İstanbul Sözleşmesinin aileyi ifsat ettiği biliniyor. Peki hiç değilse cinayetleri durdurabiliyor mu? İşte cevabı...

Ekleme: 19.07.2019 11:51:36 / Güncelleme: 19.07.2019 14:15:15 / manşetler
Destek için 

Mustafa Karakaş/Doğruhaber

Sözleşmenin aile kurumuna yönelik bir sabotaj olduğunu düşünen muhafazakar aydın ve yazarların tepkileri garip bir şekilde iktidar tarafından görmezden geliniyor. Bu sözleşmenin imzalanmasının ana nedeni artan kadın cinayetlerini durdurmaktı.

Peki bu sözleşme uygulamaya sokulmadan önce mi daha çok kadın cinayeti yaşanıyordu yoksa sözleşmeden sonra mı arttı ölümler?

Bu soruya ancak istatistiki bilgilerle cevap verebiliriz.

1 Ağustos 2014  tarihi ile uygulanmaya başlanan İstanbul sözleşmesinin sadra şifa olamadığını istatistiki bilgilerle ortaya koyacağız.

İSTANBUL  SÖZLEŞMESİNDEN ÖNCE KADIN CİNAYETLERİ

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre son 10 yıldaki kadın cinayetlerine baktığımızda

2008 yılında 80 kadının;

2009 yılında 109,

2010 yılında 180,

2011 yılında 121,

2012 yılında 210,

2013 yılında 237 kadının çeşitli gerekçelerle erkekler tarafından öldürüldüğünü görüyoruz

İstanbul Sözleşmesinin gündeme gelme nedeni kadın cinayetleri idi. Peki sözleşme uygulanmaya başladıktan sonra cinayetlerde bir azalma olmuş mu? Hayır.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN  SONRA KADIN CİNAYETLERİ

2014 yılında 294

2015 yılında 303

2016 yılında 328

2017 yılında 409

2018 yılında 440 kadın

2019 Yılının ilk 6 ayında 214 kadın erkekler tarafından öldürüldü.

Elbette artan bir nüfus gerçeği vardır. Fakat beri tarafta yükselen bir bilinçlenme düzeyi de vardır. Bilinç arttıkça kadına yönelik şiddetin azalması gerekmez miydi? İstatistiki bilgiler kadın cinayetlerini durdursun diye imzalanan İstanbul Sözleşmesi kadına şiddeti durduramadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

PEKİ ÇÖZÜM NE?

Cumhuriyetin ilk yıllarında Ceza yasasısından medeni hukuka borçlar kanunundan idare ve ticaret hukukuna kadar her şeyi Batı’dan ithal ettiğimiz için bir türlü çözüm üretemedik. Kadına şiddet meselesinde de döne dolaşa Batı’nın kapısına gittik.

Oysa bu ülke insanının kültürel kodları ile Batı insanının kodları bir değildir. Bu kod uyuşmazlığı bırakın sorunları çözmeyi bazen sorunu besleyen bir araca dönüşüyor. İstanbul Sözleşmesi kadını koruyamadığı gibi aileyi tarumar etti.

Boşanmalar, ayrı yaşamalar, nafakayı geçim yolu bilme çabaları...

Yukarıdaki istatistiksel bilgiler bu sözleşmenin bu ülkenin kodları ile uyumlu olmadığını gösteriyor. Sözleşmenin iptali, yerine kendi değer yargılarımızla ve kültürel kodlarımızla uyumlu yerli bir hukuk oturtulmalıdır. Yoksa kadın cinayetleri (maalesef) artarak devam eder, aile kurumu(Batı’da olduğu gibi) yok olur.