İmam sadece namaz kıldıran değil

Beyoğlu Selime Hatun Camii’nde imamlık görevi Osman Gökrem: “İmam sadece namaz kıldıran değil, toplumun içindeki yaralara merhem olan kişidir” dedi.

Ekleme: 14.06.2019 00:32:08 / Güncelleme: 14.06.2019 00:36:23 / Röportaj / İstanbul Haberleri
Destek için 

 

BEYOĞLU SELİME HATUN CAMİİ’NDE İMAMLIK GÖREVİ OSMAN GÖKREM İLE SÖYLEŞİ

 

-Hocam, Beyoğlu’nda görev yaptığınız caminin kapılarını evsizlere açtınız. Onların ihtiyaçlarını karşılayıp dertlerini paylaşıyorsunuz. Uzunca bir süredir sürdürdüğünüz bu iyilik serüveni nasıl başladı ve devam etti?

Osman Gökrem: -“Ben üç yaşımda iken babamı kaybettim. Babam bir evin bir oğlu olduğu için ve annemin de hiç erkek kardeşi olmadığı için himayesiz büyüdük. Kimsesizlik ve yalnızlığın ne olduğunu bilenlerdenim.
Taşova İmam Hatip Lisesinin ortaokul kısmında okurken Taşova’da imam hatip talebelerini seven ve onlara yardımlar yapan manifaturacı bir amcamız vardı. O amca kimsesizlere, ihtiyaç sahiplerine kendince yardım ederdi. O okula gelince hepimiz mutlu olurduk.
Bir gün dersteyken camdan o amcayı elinde poşetlerle okula gelirken gördüm ve birden heyecanlandım. Dersi dinlemeyi bıraktım ve “Acaba müdür bey beni de çağırır mı?” diye beklemeye başladım. Kapı çalındı, nöbetçi öğrenci içeri girdi ve başladı isimleri okumaya.
Birkaç isim okuduktan sonra “Osman Gökrem” dedi. Ben hemen müdürün odasına doğru koşmaya başladım. Merdivenlerden inerken düştüm ama hiç acı falan hissetmiyordum. Aklımdaki “Gömlek mi, pantolon mu verecekler?” sorularıyla müdürün odasına vardım. Verilenleri aldım.
Artık daha yavaş hareket ediyordum. Sınıfa doğru giderken az önceki düşmemden ötürü dizlerimin acıdığını hissettim. İşte o acı yüreğime o kadar dokundu ki Allah’a şu sözü verdim:
“Allah’ım gün olur ihtiyaç sahibi olmaktan kurtulursam bu ellerim muhtaç olan kimselerin, garip ve miskinlerin omzunda olacak ve onlara kendimce yardım edeceğim.”

İşte Osman Gökrem’in yolculuğu böyle başladı diyebilirim. O dizlerimin yüreğime vuran acısını hiç unutmadım, Allah’ım unutturmasın da! Çünkü o acı bana insanlara iyilik kapısını araladı.
İmam hatip lisesini bitirdikten hemen sonra Bursa ve Tekirdağ görevinin akabinde 1995 yılından beri İstanbul’da imamlık görevimi sürdürüyorum. Allah (c.c.) ortaokuldaki duamı kabul etti ve görevim boyunca da kim ki ihtiyaç sahibidir ona bir şekilde yardımcı olmak için çaba gösterdim."

-“Evsizlere, sokakta yaşayan kimsesizlere yaptığınız yardımlardan ötürü Türkiye Diyanet Vakfının İyilik Ödülü’nü aldınız. Sokak çocukları ya da sokağın insanlarıyla tanışmanız nasıl oldu?”

Osman Gökrem: - “Sokakta pek çoklarını görüyordum aslında ama onların dünyalarına inmeyince onları fark etmediğimi anladım.
1996 yılında bir akşam eve giderken caminin yanında yatan iki kişi gördüm. İlk defa sokakta yatan birilerini görmüştüm ve çok şaşırdım. Biraz çekinerek ve neyle karşılaşacağımı bilmeden yanlarına gittim.
“Size yardım edebilir miyim?” dedim. Eski bir battaniyeye bürünmüş yatanlardan biri küfrederek beni yanlarından kovdu. Ben de eve vardım ama ne bir lokma yemek yiyebildim ne uyuyabildim. Kışın ortasında soğukta yatan o insanlar, yüreğimde öyle bir yara açtılar ki anlatamam. Sabahı zor ettim.
Sabahleyin gittim, baktım ama kimseyi bulamadım. Akşam yine gelirler mi diye beklemeye başladım.
Herkesin evlerine çekildiği vakitlerde baktım ki yine gelmişler; altlarında bir karton, üstlerinde ise eski battaniye ile uyumaya çalışıyorlar. Yanlarına gittim. Böylelikle sokakta kalan insanların dünyasına girdim ve onları tanımaya başladım.”

-“Yapmış olduğunuz hizmetler toplum tarafından nasıl karşılık buldu? İnsanların mutluluğuna vesile olan bu hizmetlerinizin mesleki hayatınıza yansımaları nasıl oldu?”

Osman Gökrem: - “Sokaktaki insanlarla ilgilenirken yapılan hayra herhangi bir hâlel gelmemesi için kimseye duyurmamaya çalışıyor hatta eşimden bile gizliyordum. Ancak toplum menfaatine yönelik iyilik namına yapılan işlerin gizlenmemesi gerektiğini anladım.
Mesleki açıdan da hayatın tam da içinde olmamı sağladı. Bir yerde imamın sadece orada namaz kıldıran değil toplumun içindeki yaralara bizatihi merhem olan ya da merhem bulan kişi olma vasfını kazandırdı.
İnsanlara sadece sözle değil fiili olarak da nasihatte bulunmamıza vesile oldu. Medeniyetimizde hayatın merkezi olan camiyi bu vesileyle hayrın yapıldığı, herkese kapılarının açıldığı merkez hâline taşımayı Allah Teâla bizlere lütfetti.”

-“Elbette unutamadığınız birçok anı vardır ama unutamadığınız ve sizde derin etkiler bırakan bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?”

Osman Gökrem: - “Bir akşam yatmadan önce banyoyu, lavaboyu kontrole inmiştim. Orada banyo yapmış birini gördüm. O arkadaşı da o güne kadar ilk defa görüyordum. “Merhaba, hoş geldin.” dedim. O da bana “Sen hoca mısın?” dedi. “Evet, kardeşim, ben Osman Gökrem, bu caminin imamıyım.” dedim. Çocuk başladı ağlamaya.
Hem ağlıyor hem anlatıyordu. “Bir gün arkadaşlar ‘Yarın filanca parkta falanca saatte buluşalım. Orada biri çikolata dağıtıyor. Hem çikolata yer o parkta otururuz.’ dediler. Oraya giderken ben bir otobüse bindim. Benden sonra biri bindi ve başladı feryada. ‘Of bu ne koku, şoför bey bu pislikleri ne alıyorsun?’ Hemen bir durak sonra indim, arkadaşların yanına yürüyerek gittim ve arkadaşlarıma sarıldım ağladım.
Arkadaşlarım da üzüldüğümü görünce dediler ki: Taksim’de bir cami var, o caminin altında banyo var. O caminin altında banyo yaparsın, oranın imamı da çok iyi bir insan. Ben de buraya Bakırköy’den geldim Hocam, üç saattir yürüyorum ve çok yoruldum.” dedi.
Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu çocuklar da bizlere emanet aslında.”

-“Sizin gibi din görevlisi meslektaşlarınıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?”

Osman Gökrem: - “Türkiye’de yaklaşık 125 bin kişi sokakta yaşıyor. Sokakta yaşayan bu insanların günahı hepimizin. Çünkü bu insanlara iyi bir anne baba, öğretmen, hoca, komşu vs. olamadık ya da vazifelerimizi yerine getiremedik ki bu insanlar sokaktalar. Dolayısıyla insan olarak hepimiz çok büyük sorumluluklar altındayız.
Din görevlileri olarak bizim hem insani hem dinî rehberlik anlamında sorumluluğumuz çok fazla. Çünkü toplumun her kesiminde camiye ve imama hürmet her daim var.
Akan gözyaşlarını silen, ağlayan yüzleri güldürebilen, dertlere derman olabilen, gönüllere girebilen, garip duası alabilen kısaca hayata dokunan din görevlileri olacağız ki toplumun bize olan hürmetini boşa çıkarmayalım.
Rabbim de bizi bu yolda daim eyleye ve muhafaza eyleye.”
Amin…

Özgeçmiş
1967 yılında Amasya’nın Taşova ilçesinde doğdu. İlk ve orta eğitimini Taşova’da tamamladı.
1987’de Bursa’da imam-hatip olarak görevine başladı ve bu görevini Tekirdağ’da sürdürdü. 1995 yılında İstanbul’a tayin oldu, hâlen görevli olduğu Beyoğlu Selime Hatun Camii’nde imamlık görevine devam etmektedir. İlahiyat fakültesi mezunu olan Osman Gökrem, evli ve üç çocuk babasıdır.
Kaynak, Diyanet Dergi