Başlığa bakıp da Suud’un teknolojide, üretimde ya da sanatta ABD olma yolunda olduğunu düşünmemişsinizdir İnşallah. Zira üretmek ceberrut rejimlerin sünneti değildir; ceberrut rejimler tüketirler...
Asıl konuya gelelim...
Suud’un nasıl ABD olma yolunda olduğu meselesine...
27 farklı mezhep ve gruba mensup 139 ülkeden 1200 katılımcı Suudi Arabistan Müftüsü öncülüğünde Mekke Bildirgesi'ni onayla.
Ne var bunda diyebilirsiniz.
O halde Mekke Bildirgesindeki maddelere bakalım.
Misal bildirgede "İslam ülkelerinde yaşayan farklı dinlere, kültürlere, ırklara ve mezheplere mensup olanlarla ortak değerlere sahip olunduğu" belirtiliyor.
Suud Krallık rejiminin farklı dinlere olan hoşgörüsünü cümle alem bilir ama farklı mezheplere saygılı olduğu iddiası hakikaten ispata muhtaç.
Aslında asıl bomba bu değil! Asıl bomba Bildirgedeki “her ne sebeple olursa olsun ülkelerin iç işlerine karışılmaması gerektiği prensibi...”
Suud Krallık rejiminin bu bildirgesini imzalayan 1200 kişinin metni okuyup okumadığı bilinmez lakin Krallık rejiminin Suriye’deki iç savaşta nasıl taraf olduğu ve (sözde Suriye halkından yana olma adına) savaşı kışkırttığı malumdur. Suriye’de Esed rejimine karşı çıkan halkçı kesilen Suud’un Mısır Darbesinde Sisi’ye olan finansı da biliniyor.
Çökmek üzere olan darbe ekonomisini verdikleri milyarlarca dolarla ayakta tuttukları...
Başka ülkelerin iç işlerine saygısı olan Suud’un çirkin yüzünü sadece Suriye ve Mısır’da mı gördük?! Hayır.
Bir bakıyorsunuz Amerikan Generali Hafter’in arkasında, bir bakıyorsunuz Sudan’da Ömer el Beşir’in devrilmesi sürecinde sırıtıyor, bir bakıyorsunuz Yemen halkını bombalarken sırıtıyor...
Katar’ı boğmaya çalışan Suud değilmiş gibi “başka ülkelerin iç işlerine karışmama” iddiası Amerikanın barış ve demokrasi getiriyoruz söylemine benziyor.
Bilirsiniz Amerikalılar “size barış getireceğiz” dediklerinde halklar başlarına bomba yağdırılacağını anlar ya...
Suud Krallığı da işte öyle... Kimsenin iç işlerine karışmamalıyız diyor.
Ama Suud yöneticileri şunu bilmelidir...
ABD yamyamlık yaparken, esir alırken, katlederken büyük bir askeri ve teknolojik güçle bunu yapıyor... Suud Ortadoğu'da bunca fitne üretirken kendisindeki tek gücün Amerika'nın kursağına akıtılan petroller olduğunu biliyordur herhalde.
Yani gücünün kaynağı kendisi değildir, imkanlarıdır... Sömürgecilerin sömürdükleri ülkelerde İmkanlar/çıkarlar/sağmalar bitince ne yaptığını yazmaya gerek var mı?!
Limon gibi sıkar, çöpe atarlar.