Boşanma Davalarında Mahkeme Var Arabulucu Yok

Aileyi yıkmaya yönelik tüm çabaların toplandığı metin olarak 2012 yılında kabul edilen ve o tarihten itibaren boşanmaları adeta teşvik eden ‘İstanbul Sözleşmesi’ toplumumuzu temelden sarsıyor. Çarpıcı örneklerle konuyu değerlendiren Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, “Her mahkemede arabuluculuk var ama boşanma davalarında yok. Çünkü ‘İstanbul Sözleşmesi’ bunu yasaklıyor” diyerek yaşanan çarpıklıkları dile getirdi.

Ekleme: 24.04.2019 07:14:06 / Güncelleme: 24.04.2019 07:14:06 / manşetler / İstanbul Haberleri
Destek için 

Muhsin Şenol-DOĞRUHABER

Rehber TV’de katıldığı Pergel programında toplumsal cinsiyet eşitliği kavramlarını ve aileye yönelik saldırıları değerlendiren Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yasaların adeta boşanmayı teşvik ettiğini belirten Sofuoğlu, “Her mahkemede arabuluculuk var ama boşanma davalarında yok. Çünkü ‘İstanbul Sözleşmesi’ bunu yasaklıyor.” dedi.

ADETA EŞLERİN BOŞANMASI TEŞVİK EDİLİYOR!

Ailenin ifsadına yönelik çıkarılan ve kadın dernekleri tarafından şiddetle desteklenen yasalara değinen Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, “Modern toplumda kadın yalnızlaştırılıyor. Aile içinde bir tartışma olduğu zaman kadınlara şu öneri sunuluyor: Polisi ara. Jandarmayı ara. Mahkemeye başvur. Hiçbir tanesi uzlaşmayı önermiyor. Bizim hukukumuza arabuluculuk sistemi geldi. Avukatlar arabulucu da olabiliyorlar. Boşanma sürecindeki davalarda arabuluculuk yasak. Mahkemeye girdiğinde hakim size arabulucuya gidin diyor. Örneğin iş ve işveren arasındaki davalarda arabulucuya gidilmesi zorunlu hale getirildi. Ama İstanbul Sözleşmesinin 48’inci maddesine göre boşanma davalarında bu yasak. Çünkü eşler boşansınlar istiyorlar. Bir adli vakıa gibi değerlendirip bu olay bir an önce bitsin diye uğraşıyorlar.” İfadelerini kullandı.

ebubekir sofuoğlu

“HERKES ŞİKAYETİNDEN VAZGEÇEBİLİR AMA KADIN VAZGEÇEMEZ”

Konuyla ilgili örnek veren Sofuoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Erzurum’da yaşlı bir teyzemizi kandırmışlar. 60 yaşındaki kadın kocasıyla tartışma yaşadıktan sonra polisi arıyor. Gelip amcayı götürüyorlar. Aradan 4-5 saat geçiyor bir daha arıyor. ‘Eşimi neden göndermediniz?’ diyor. Polisler amcayı savcılığa götüreceklerini ve hakim karşısına çıkaracaklarını söylüyorlar. Teyze de ‘nasıl olur öyle şey? Ben korkutur geri gönderirsiniz zannetmiştim’ deyip sitem ediyor. Kadın ‘tamam şikayetimden vazgeçtim kocamı geri gönderin’ diyor. Polisler bunu da kabul etmiyor. Her müşteki şikayetinden vazgeçebilir ama kadın vazgeçemez diyor bizim kanunlarımız. Bu kanunun hepsinde kötü niyet var. Çünkü diyorlar ki ‘erkek kadını korkutmuştur onun için şikayetini geri alıyordur.’ Teyzemiz durumun ciddiyetini anlayınca gidip kocasını ziyaret ediyor. Adam da ‘ben bu kadını boşayacağım, ben hayatımda mahkeme yüzü görmemiştim bu kadın beni mahkemelik etti’ diyor. Tabi teyzemiz yana yakıla ‘bana bu aklı verenin Allah belasını versin diye beddua’ ediyor. Buradaki küçük bir tartışmayı dahi polise şikayet et diye tavsiye edenlere ne olacak? Bu kanunlar yapılırken işin bu noktaya geleceği öngörülemedi. Seçimler öncesinde bu noktaya dikkat çekildi. Muhtemelen yakın zamanda Cumhurbaşkanından böyle bir adım bekliyorum.”

“EN UFAK TARTIŞMALARIN SONU BOŞANMAYA GİDİYOR”

‘İstanbul Sözleşmesi’ denen hukuk garabetinin çarpıklığına vurgu yapan Sofuoğlu, “Ne yazık ki 2011 yılında İstanbul’da imzalanan sözleşmenin ismi de ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak kaldı. Bu sözleşmeyi Bulgaristan, Hırvatistan reddetti, Macaristan ise toplumsal cinsiyet eşitliği diye tabir edilen kavramları kullanmayı yasakladı.  Onlar aileyi yıkan bu sözleşmenin ne kadar büyük boyutlarda olduğunu anladılar. Bizde kadına şiddet meselesinde inşallah olur der gibi bir yaklaşım var. Yaşanmış bir olaydan örnek vereyim. Kadın oğluyla tartışıyor. Daha sonra kadın kapıyı çarpıp gidiyor. Baba da biraz sakinleşsin bir hava alsın diye biraz bekliyor. Daha sonra bakıyor etrafa eşi yok. Telefonla arıyor açmıyor. Kadın gece ikide geliyor. Neredesin diyen kocasına, ‘sevgilimdeydim’ diyor. Bunu kızdırmak için de söylüyor olabilir. Tabi bu sözler üzerine tartışma başlıyor. Kadın polise telefon açıyor. Koca evden 6 ay boyunca uzaklaştırılıyor. Ve işin sonu boşanmaya varıyor.” dedi.

SON 10 YILDA 1 MİLYON 218 BİN ÇİFT BOŞANDI

Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) derlenen bilgilere göre, son 10 yılda evlenen çift sayısı yüzde 7,09 gerileyerek geçen yıl itibariyle 596 bin 459 oldu. 2008 yılında bu rakam 641 bin 973 olarak kaydedilmişti.

Söz konusu dönemde boşanan çift sayısında ise yüzde 28,9 artış görüldü. Buna göre, 2008 yılında 99 bin 663 olan boşanma sayısı, geçen yıl sonu itibariyle 128 bin 411'e yükseldi. Boşanma sayısı 2009 yılında 114 bin 162, 2010 yılında 118 bin 568, 2011'de 120 bin 117, 2012'de 123 bin 325, 2013'te 125 bin 305, 2014'te 130 bin 913, 2015'te 131 bin 830, 2016'da 126 bin 164 düzeyindeydi. Böylelikle 10 yılda boşanan toplam çift sayısı 1 milyon 218 bin 458'e ulaştı.

EN FAZLA BOŞANMA ORANI İZMİR’DE

Geçen yıl Türkiye genelinde kaba boşanma hızı binde 1,6 olarak gerçekleşti. Kaba boşanma hızının en yüksek olduğu il binde 2,57 ile İzmir oldu. Bu kenti, binde 2,51 ile Antalya ve Muğla takip etti. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,2 ile Hakkâri olarak belirlendi. Bu ili binde 0,21 ile Bitlis, binde 0,22 ile Şırnak izledi.