İstanbul’da, Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından “Ahlak ve Adalet Rehberi Hazreti Muhammed" temasıyla düzenlenen "Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama" etkinliği tüm coşkusuyla sürüyor.
"Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama" etkinliğinde bir konuşma yapan İTTİHADUL ULEMA üyesi Ömer Çelik Hoca, Peygamber Efendimizin yüce ahlakına değindi.
“Peygamberimiz üstün ahlak sahibiydi”
Peygamberlerin, insanlık tarihinin en üstün ahlâka sahip kişiler olduğunu belirten Çelik, “Onlar, şahıslarında hem içinde yaşadıkları topluma hem de daha sonra gelecek nesillere en iyi örnekleri sunarlar. Onların hayatları ve yaşayış tarzları, fertler ve toplumlar için en ideal örneklerdir. Sevgili Peygamberimiz, çocukluğundan itibaren en üstün ahlâkî duygulara sahipti. Gerek çocukluk gerekse gençlik yılları, akranlarından çok farklı geçti. Kötülüklerin her çeşidinin son derece yaygın olduğu bir toplumda, Cenab-ı Hak, son Peygamber olarak görevlendireceği Hazreti Muhammed’i çocukluğundan itibaren cahiliyenin bütün kötülüklerinden korumuştu. Bu üstün ahlâk sahibi insan kavminin takdirini kazanmış, kendisine ‘el-Emin/güvenilir kişi’ lakabı verilmişti. Herkes ona güvenir, doğruluğunu kabul eder, malını ona teslim ederdi.” diye konuştu.
“İnsanoğlunun en üstünüdür”
Hazreti Peygamberin insanoğlunun en üstünü olduğuna işaret eden Çelik, “Beşeri özellikleri bakımından Hazreti Peygamber bizim gibidir; yer, içer, uyur, yorulur, sevinir ve üzülür. Ancak beşeri vasıfların ahenk ve ölçüsü bakımından diğer insanlara üstünlüğü söz konusudur. Bu nedenle o Seyyidü'l-Beşer; insanoğlunun en üstünü, efendisi unvanıyla anılır. Aslında beşeri vasıflar ifadesiyle, her insanın sahip olabileceği özellikler kastedilmektedir. Ancak o bu konuda da diğer insanların üstündedir. Hazreti Peygamber'in beşeri yönünde dikkat çeken hususlardan biri de, O'nda bütün beşeri ve ahlaki vasıfların ölçülü ve denge halinde bulunmasıdır. Bu nedenle O’nun hangi özellikle temayüz ettiğini görebilmek ve söyleyebilmek zor, neredeyse imkânsızdır. Zira o itidal/denge adamıdır. Ve bu denge kemal üzere dengedir. Hepsinden birer parça değil, olması gerektiği kadarına sahiptir.” dedi.
“O bize en güzel örnektir”
Konuşmasının devamında Çelik şunları söyledi: “O yer içer ama israf etmez ve karnını tıka basa doyurmazdı. Sevinir; ama kahkahalar atıp taşkınlık yapmazdı. Üzülür; ama ağıtlar yakıp ortalığı velveleye vermezdi. O’nun davranışları, hal ve hareketleri hep ölçülü idi. Hazreti Peygamber'in bizim gibi beşer oluşu bizi yanıltmasın, gözümüzde O’nu sıradanlaştırmasın. O beşeri özellikleri ve bu özelliklere dayalı hal ve hareketleri bakımından bize en güzel örnektir. O’nu tanıdıkça hal ve hareketlerimiz olgunlaşacak ve kıvama erecektir.”
“O, Müslümanların nasıl olması gerektiğini canlı bir hayat olarak sergilemişti”
Sevgili Peygamberimizin İslam dininin örnek insanı olduğunu aktaran Çelik, “O, Müslümanların nasıl olması gerektiğini canlı bir hayat olarak sergilemişti. Cenab-ı Allah, üstün ahlâkı tamamlamak üzere gönderdiği son Peygamberini en güzel huylarla bezemişti. Hazreti Peygamber, en faziletli amelin güzel ahlâk olduğunu söylerdi. O’na göre din, güzel ahlâktan ibaretti. Cennete ancak iyi ahlâk sahibi olanlar girebilirdi. Samimilik ve sadelik, Peygamberimizin en önde gelen vasfıydı. Son derece mütevazı idi. Sade giyinir, sade yer içer, sade yaşardı. Dünya malına gerektiğinden fazla önem vermezdi. Allah’ın haramlarına ve hududuna karşı son derece titiz davranırdı. Temizliği çok severdi. ‘Temizlik imanın yarısıdır.’ derdi. Elbise ve vücut temizliğine çok önem verirdi. Aynı şekilde oturduğu yerin ve çevrenin temizliğine de itina gösterir, Ashabını da bu yönde teşvik ederdi. Kötü koku veren şeylerden hoşlanmazdı. Boş vakit geçirmez, zamanı çok iyi değerlendirirdi. Gündüzleri ailesinin ve toplumun işleri ile meşgul olur, geceleri ise az uyur, çok ibadet ederdi. Ashabına da bu yönde tavsiyelerde bulunurdu.” ifadelerini kullandı.
“Yegâne ölçüsü Kur’an’ın ortaya koyduğu ölçüydü”
Peygamberimizin günah olan işlerden kaçındığını, hiç kötü söz söylemediğini vurgulayan Çelik, “Kimseye kötülük yapmazdı. Kimsenin gönlünü kırmaz, hiç kimseyi hor görmezdi. Herkese karşı adil davranır, hak sahibine hakkını verirdi. Toplumun ayakta durmasını, adalet ilkesinin sağlam olmasına bağlardı. Düşmanlarına karşı bile adil idi. Her konuda olduğu gibi adalet konusunda da yegâne ölçüsü Kur’an’ın ortaya koyduğu ölçüydü. Ashabına da adaletli olmalarını, ölçü ve tartıda hakkaniyetten ayrılmamalarını tavsiye ederdi. Özellikle idarecilerin ve amirlerin adaletli olmalarına itina gösterirdi. Peygamberimiz, doğru sözlü ve doğru işli idi. Hayatının her safhasında doğruluk onun şiârı olmuştu. Yalandan ve yalancılardan nefret ederdi. Düşmanları bile onun doğruluğunu kabul etmişlerdi. Peygamber Efendimizin sabır konusundaki önderliği ise şaşılacak derecede ileridir. Tevazu sahibiydi, kibrin her türlüsünden son derece uzaktı. Yolda giderken karşılaştığı herkese selam verirdi. Ev işlerinde hanımlarına yardımcı olurdu. Cömertlikte dengi yoktu, Sevgili Peygamberimiz son derece cesurdu.” şeklinde konuştu.
“İnsanlık için en yüksek medeniyeti tesis etti”
Konuşmasının sonunda Çelik, şunları kaydetti: “Ahlakı Kur’an olan Peygamberimiz, siyasî ve askeri deha sahibiydi. Bu sayede insanlık tarihinin en büyük inkılabını gerçekleştirdi. Bu kadar kısa bir süre içinde O’nun başardığını gerçekleştiren bir başka lider veya kahraman görülmemiştir. Cehaletin karanlığına bürünmüş, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan, her şeyi onlardan bekleyen Arap toplumunu, 23 yıl gibi kısa bir süre içinde İslam dininin nurlu aydınlığına çıkarmayı başarmış, insanlık için en yüksek medeniyeti tesis etmişti. Bu medeniyeti insan cesetleri üzerine değil, sevgi ve kardeşlik esası üzerine kurdu. Çünkü kendisine vahiy edilen İslam dini, insanlığı kurtarmak gayesini güdüyordu. Peygamber Efendimizin adalet ahlakı O’nun günlük hayatının en ince detaylarına kadar kuşatmıştı. Yabancılarla ve yakınlarıyla; yolculukta ve ikamette; alacaklıyken ve borçluyken o hep adil davranmıştır.”
Yapılan konuşmanın ardından son kez sahnede yer alan sanatçılar, okudukları ilahilerle kalabalığı coşturdu. (Mehmet Fatih Akgül, Nizamettin Aşkın, Zeyd Varol-İLKHA)