Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER
BAE adına çalışan iki ajanın, İstanbul emniyetinde yapılan sorgularında Birleşik Arap Emirlikleri'ne çalıştıklarını itiraf ettikleri belirtildi. İki ajanın Ankara ve İstanbul'da içerisinde bulundukları yoğun telefon ve görüşme trafiğinin dikkat çekmesi üzerine teknik ve fiziki takibe alındıkları kaydedildi.
Ajanların, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından takip edildiği ve bu takip sırasında Ankara, İzmir, İstanbul ve Diyarbakır'da çok sayıda kişiyle görüştükleri tespit edildiği kaydedildi.
Yakalanan kişilerden birinin Cemal Kaşıkçı soruşturmasıyla bağlantılı bir kişiyle telefon görüşmesi de yaptığı bildirildi.
BAE AJANLARLA İLGİLİ TALEPTE BULUNMADI
MİT'in elde ettiği bulgular üzerine Pazartesi günü MİT ve İstanbul Emniyeti'nin ortak operasyonu ile yakalanan BAE ajanlarının sorgularında itiraflarda bulundukları öğrenildi.
Sorgulamaları devam eden iki görevlinin Kaşıkçı cinayeti sonrası Türkiye'de istihbarat ağını kaybeden Suudi Arabistan'ın yerine Türkiye'de yeni bir ağ oluşturmaya çalıştığı belirlendi.
İki istihbaratçının BAE adına çalıştıklarını itiraf etmelerine karşın, Pazartesi gününden bu yana BAE makamlarında ajanlarla ilgili herhangi bir talep gelmediği ifade edildi. MİT ve İstanbul Emniyeti'nin bu operasyonu aynı zamanda, yabancı istihbarat örgütlerinin İstanbul'da yapacakları olası toplantıların engellenmesiyle ilgili olarak önemli bir mesaj da taşıyor.
“BAE TÜRKİYE’DE FAALİYET İÇERİSİNDE”
Konuyu gazetemize değerlendiren Filistinli akademisyen Dr. Muin Naim, “Türkiye’de yakalanan Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) adamları başta Filistinli, Mısırlı ve Arap dünyasından gelenlerin çalışmalarını takip etmiş. Yakalanan şahıslar Türkiye’de casusluk faaliyetlerinde bulunduklarına dair ciddi ithamlar var. Özellikle Arap dünyasında yaşayan halkların taleplerine ve çıkarlarının tersine, onların sesine kulak tıkayan BAE’nin Türkiye’de de faaliyet içerisinde olduğunu görüyoruz. BAE, sadece Arap baharına karşı değil, aynı zamanda bölgedeki ABD karşıtı olan her gücün karşısında yer alıyor. Yakalanan şahıslara ithaf edilen iddiaların doğru çıkması halinde, kendi ülkelerindeki zulümden kaçan veya siyonist çete ve ABD’nin mazlumları takip etmeleri kimin hizmetinde olduklarını çok net bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. BAE, çok net bir şekilde siyonist çetenin hizmetinde çalışmaktadır. Asıl bu noktaya odaklanmamız lazım. Yakalanan kişilerin Muhammed Dahlan’ın adamları olduğu söylemi, işi basite almaktan başka birşey değildir. Burada asıl odaklanmamız gereken nokta siyonist çete ve ABD’ye hizmet eden BAE’nin bölgedeki casusluk faaliyetleridir. Küçük taşeronlara takılmanın doğru olduğunu düşünmüyorum.” şeklinde konuştu.
“BAE’NİN HEDEFİ SİYONİST ÇETEYE KARŞI DURAN BÜTÜN GRUPLARDIR”
BAE’nin Ortadoğu’da işgal çetesi ve ABD adına kirli işler yaptığına dikkat çeken Naim, “BAE’nin Türkiye gibi bir ülkede böyle bir eyleme girişmesi, Türkiye’nin çıkarlarını da tehdit ettiğini ve ülkenin bağımsızlığı adına bir tehdit olarak algılıyorum. Şayet bu casusların verdiği bilgilerle burada bazı isimlere suikast yapılırsa, Türkiye’nin bölge halkları nezdinde olan itibarı sarsılır. Bu önemli noktayı atlamamak gerekir. Bir devletin içerisinde casusluk faaliyeti yapmak, o devlete karşı bir suçtur. BAE bugün burada casusluk faaliyeti yapıyorsa, son dönemlerde Tunus, Malezya ve başka ülkelerde yapılan suikastleri de hatırlatıyor bizlere. Bunu kime ve neye karşı hazırlıyorlar? Filistinli, İHVAN mensupları ve diğer gruplar hakkında topladıkları bilgi ile ne yapmak istiyorlar? Burada belki gözden kaçan bir durum var. casuslukla suçlanan BAE’nin adamları sadece HAMAS ve İHVAN mensuplarını takibe alıp bilgi toplamamış, aynı zamanda Türkiye’de bulunan Filistin Büyükelçiliği hakkında da bilgi toplamışlar. Demek ki bunların hedefi sadece belli bir kitle değil, tüm Filistinliler ve Siyonist çeteye karşı duran bütün gruplardır. Burada piyonlara takılmamak lazım, asıl olan bu piyonları yöneten işgal çetesi ve ABD’dir.” ifadelerini kullandı.
“AJANLAR, ADI BİRÇOK KİRLİ İŞLE ANILAN DAHLAN İLE BAĞLANTILI”
Yakalanan ajanların, daha önce Gazze’de Hacc’a gitmek isteyen Filistinlilerin otobüsüne bombalı saldırı girişiminde bulunduklarını belirten Gazetemizin Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan, “BAE’li iki ajandan birinin 2008’de Gazze’de hacca gitmek isteyen bir otobüsü bombalama eyleminde bulunmak üzereyken yakalanan Dahlan’ın adamlarından Semir Şaban olduğu tespit edilmiş durumda. Ajanslara geçilen bilgilere göre yapılan teknik ve fiziki takip sonucu bu ajanların İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’a gittikleri; bilgi topladıkları ve temaslarda bulundukları belirtiliyor. Bu ajanların, işgal rejimiyle işbirliği içinde bulunan Filistin’in kötü adamı Dahlan’ın adamları olduğu iddia ediliyor. Muhammed Dahlan’ı biliyorsunuz; Filistin’de yaptığı tahribatların, yolsuzlukların haddi hesabı yoktur. Filistin’de tutunamayan Dahlan, ABD ve işgalci İsrailce desteklenen BAE merkezli ve Mısır’daki cunta dahil körfez Arap ülkelerinin tüm kirli işlerini yapan taşerona dönüşmüştür. Ancak BAE’nin, özellikle Arap Baharı sonrası batılı güçler ve siyonist israil tarafından arap coğrafyasında batıya ve israile tehlike arz edebilecek tüm gelişmelere karşı hamleler yaptığını görebilmekteyiz. Açıktan söylemek gerekirse BAE, evanjelistlerin yönettiği ABD’nin direktifiyle hareket eden, işgalci israille sıkı fıkı bir ilişki içine girmiş ve güvenliği için çalışan kirli bir emirliktir.” şeklinde konuştu.
“BAE, CIA VE MOSSAD’IN MENFAATLERİNİ ÖNCELEYEN BİRÇOK ÇALIŞMAYA İMZA ATTI”
“BAE, Yemen’de devam eden savaşta koalisyonun hava bombardımanları dışında karada Amerikalı paramiliter katilleri kullanıyor ve bu katillerin şu ana kadar birçok suikastı gerçekleştirdiği biliniyor.” Diyen Özcan, şöyle konuştu: “Diğer yandan BAE, Arap baharının ilk durağı Tunus’ta Nahda hareketi lideri Gannuşi’ye karşı seküler zihniyete sahip Sibsi’ye finansal destek sağlamış ardından ülkede iki muhalefet liderine düzenlenen faili meçhul! suikastle Tunus’ta gidişat değişmişti. Batılı ülkeler, kendi direktiflerine uydukları için destekledikleri birçok diktatörün devrildiği arap baharında kimi ülkelere bizzat müdahale ettiler. Ardından ise Suudi ve BAE üzerinden bu ülkelere müdahalelerini sürdürdüler ve sürdürmeye devam ediyorlar. Bu minvalde BAE’nin CIA ve MOSSAD istihbarat örgütleriyle israilin menfaatlerini önceleyen birçok çalışmaya imza attığı söylenebilir.“
“TÜRKİYE KENDİSİNE SIĞINAN MAZLUMLARA SAHİP KORUMALIDIR SAHİP ÇIKMALIDIR”
BAE’nin işgal çetesinin emriyle birçok suikaste imza attığına dikkat çeken Özcan, “Dubai’de Mossad tarafından şehid edilen Mabhuh, Malezya’da şehid edilen mühendis Dr. Fadi el Bataş ve daha birçok isme suikastlerin Mossad tarafından yapılsa da bu yakalanan BAE’li ajanların Türkiye’de topladığı HAMAS ve İhvan üyelerine ait istihbarat bilgilerinin de işgal rejimiyle aralarında su sızmayan BAE istihbaratı tarafından Mossad’la paylaşıldığı anlaşılıyor. Ve bu da geçmişte Mossad’ın yaptığı birçok suikastın arkasında BAE’nin de olabileceği gerçeğini ortaya çıkarıyor. Ancak burada bilinmesi gereken BAE’nin aktör değil taşeron olduğu ve ABD-israil merkezli evanjelist siyonistlerin; Filistin’den sürülen yada Mısır’dan veya farklı bir İslam coğrafyasından Türkiye’ye ve diğer İslam ülkelerine hicret eden Müslümanları fişleme görevini yerli işbirlikçi ajanları üzerinden yürüttüğü gerçeğini bize gösteriyor. BAE’nin bu ajanlarından birinin Cemal kaşıkçı cinayetiyle de ilişkili olabileceğine dair söylemler de muhtemelen doğrudur araştırılması halinde bu ajanların da işin içerisinde oldukları ortaya çıkabilir. İslam ülkelerinde batı destekli yönetimlerin yaptıkları darbe ve dahi zulümlerden dolayı Türkiye’ye hicret eden Müslümanlara Ensar olan Türkiye halkına ve hükümetine düşen görev; ölümlerden, zulümlerden kaçarak kendine sığınan bu mazlumlara sahip çıkmak ve bu tür şer yapılanmalara karşı bu Müslümanları korumaktır, sahip çıkmaktır.” ifadelerini kullandı.