Filistin İslâmî Direniş Hareketi (Hamas)'nin kurucu önderlerinden olan, hareketin kurucu lideri Şeyh Ahmed Yasin'in 22 Mart 2004'te şehit edilmesinden sonra hareketin sancağını devralan ancak bu görevi üstlenmesinden sadece 25 gün sonra yani 17 Nisan 2004 tarihinde şehit edilen Prof. Dr. Abdülaziz Rantisi şehadetinin 15'inci yıl dönümünde rahmet ve minnetle anılıyor.
Hayatı zindan ve Kudüs davası için mücadele sahalarında geçen Şehid Rantisi, ömrünün son anına kadar ümmetin izzeti ve şerefi olan Kudüs topraklarını siyonist çetelerden kurtarma mücadelesi verdi.
"Ölüme burun mu kıvıracağımızı sanıyorlar. Kanserle de olsa, kalp krizinden de olsa ya da bir apachi helikopterinin füzesi ile de olsa ölüm ölümdür. Nasıl gelirse gelsin hepimiz öleceğiz ve hepimiz o günü bekliyoruz. Kalp kriziyle gelmiş, apachi füzesiyle gelmiş hiç bir farkı yok. Ama ben Apachi ile gelecek olan ölümü tercih ediyorum." sözleriyle tarihe kazınan Rantisi'nin duası kabul oldu ve apachi helikopterinin saldırısı sonucu şehid oldu.
"Zindanların Aslanı" lakabıyla anılan Rantisi'nin şehadet yıldönümü vesilesiyle İLKHA'ya konuşan Hamas Sözcüsü Sami Hamdan Ebu Zuhri, beraber aynı zindanda kaldığı ve başka alanlarda aynı safta çalıştığı hocası ve dava arkadaşı Rantisi'yi anlattı.
Rantisi'nin çocukluğu ve eğitim dönemini anlatan Zuhri, siyonist işgalden dolayı ailesiyle hicret etmek zorunda kaldıklarını ve bu yüzden diğer birçok Filistinli gibi fakir hayatı yaşadıklarını belirtti.
Zuhri, "Dr. Abdülaziz Rantisi, Filistin direnişinin ve İslam ümmetinin öncü şahsiyetlerinden biridir. İşgal edilmiş Filistin topraklarının Yafa kentine yakın İbni Amme/ Yubna köyünde 1947 yılında dünyaya gelmiştir. 1948 yılında Filistin işgal edilince ailesiyle birlikte Gazze Şeridinde bulunan Han Yunus bölgesine hicret eder. Siyonist çetelerin saldırı ve barbarlığına karşı Her Filistinli gibi Rantisi'nin ailesi de tüm mal mülklerini yaşadıkları diyarlarda bırakmak zorunda kalır. Bu yüzden hicret ettikleri yerde fakir hayatı yaşadılar. Rantisi, okula erken yaşlarda başladı. Eğitimini görürken fakir olmaları nedeniyle basit işlerde çalışarak ailesinin geçimini karşılıyordu. Bir gün ona çocukken çalıştığı işleri sordum. Allah ona rahmet etsin, bana, Han Yunus'ta kavun sattığını ve kazandığı az parayı babasına verdiğini söylemişti. Rantisi, Gazze Şeridi'ndeki okullardan mezun olduktan sonra Mısır'a hicret eder ve oradaki okullarda eğitim görmeye başlar. Üniversite eğitimini İskenderiye Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlayarak yüksek lisansını da aynı bölümde yapıp tekrar Gazze Şeridine döner." ifadelerine yer verdi.
"Siyonistlere vergi vermek yerine zindanı tercih etti"
Rantisi'nin Gazze'de tanınan maharetli bir doktor olduğunu ve bu alanda birçok çalışma yürüttüğüne değinen Zuhri, "Rantisi, Han Yunus Kentinde bulunan Nasır Hastanesinde çalışmıştır. Burada Filistin İslami Direniş Hareketinin kurucularından biri olan ve onunla aynı hastanede çalışan Dr. İbrahim El Mukadme ile tanışır. 1979 yılında Dr. Abdülaziz Rantisi, Dr. İbrahim El Mukadme tarafından Filistin'de kurulan İhvan-ı Müslimin Cemaatine katılır. Sonra başta İslam Üniversitesi olmak üzere birçok üniversitede akademik çalışmalar yürütmüştür. Han Yunus kentinde kendisine ait bir kliniği vardı. Gazze Şeridi'nin en meşhur doktoruydu. Gazze Şeridi'nin birçok bölgesinden ünü sebebiyle insanlar onun yanına tedavi olmaya geliyordu. Rantisi, çocuk doktoru olmasına rağmen tıbbın birçok alanında faaliyetler yürütüyordu. Gazze Şeridi'ndeki tüm tıpçıları kendi çatısında toplayan Tıp Derneği İdare Kurulunun bir üyesiydi. 1983 yılında siyonistler Gazze Şeridi'nde bulunan doktorları vergi vermeye zorlayınca Rantisi, bu vergileri vermeyi reddetti. Bu tutumu üzerine siyonistler onu vergi vermeye zorlamak için tutukladı. Ama o siyonistlere vergi vermek yerine zindanı tercih etti." şeklinde konuştu.
Rantisi'nin defalarca tutuklanıp serbest bırakıldığını anlatan Zuhri, "Dr. Abdülaziz Rantisi, Filistin'de davetçi kimliğiyle tanınan biriydi. İhvan-ı Müslimin cemaatine tabi olduktan sonra doktorlar ve camiler üzerinden aktif olarak yürüttüğü çalışmalar neticesinde cemaatte kabul görülen bir şahsiyet halini aldı. Çok defa tutuklanması Gazze Şeridin'de onun insanlar arasındaki sevgisini ve şöhretini arttırdı. Rantisi, 1987 yılında kurulan Hamas hareketinin kurucularından biri sayılır. Hareketi kuran 7 üyeden biridir. 1988 yılında siyonistler tarafından tekrar tutuklanır. Hamas'ın kurulması ve beraberinde Filistin İntifadasının başlamasıyla Rantisi çok defa tutuklamalara maruz kaldı. 88'deki tutuklanmasının üzerinden 2 buçuk yıl geçmesinden sonra 1990 yılında serbest bırakılıp aynı yıl içerisinde tekrar tutuklandı. Sonra Merc Ezzuhur sürgünü başladı. Sürgün edilme süreci bittikten sonra tekrar tutuklandı." dedi.
"İslami Hareket saflarında mücadele veren gençler ve Filistin halkına yakın ilgi gösterirdi"
Rantisi'yle ilk karşılaşmasının zindanda olduğunu ve onun gençlere ilgi gösterdiğini, ayrıca bir şair olduğuna değinen Zuhri, "Rantisi, Filistin İslami Direnişi Hamas'ın siyonist zindanlardaki sorumlusuydu. Benim onunla ilk karşılaşmam Seraya adındaki siyonist zindanda gerçekleşti. Uzun bir süre Şeyh Ahmed Yasin ile birlikte aynı koğuşta kaldı ve şeyhin hizmetinde bulundu. Sonra siyonistlerin meşhur zindanlarından biri olan Nakab diğer adıyla Ktzi'ot zindanına sevk edildi. Kur'an'ı Kerim'i hıfzetmesiyle ve çok okumasıyla bilinirdi. Herkesle iyi ilişkiler içerisindeydi. İslami Hareket saflarında mücadele veren gençler ve Filistin halkına yakın ilgi gösterirdi. Herkes onu çok severdi. Etrafındakilerin görüşlerini ilgiyle dinlerdi. Evlatları ve ailesiyle arası çok iyiydi ve onların hukukunu gözetirdi. Tüm bunlarla birlikte Rantisi, şiir yazardı. Birçok şiirini zindanlarda yazmıştır. Bazıları siyasiydi ve Oslo gibi siyonistlerle girilen anlaşma ve uzlaşmaları eleştiriler şeklindeydi. Ayrıca İslam şehidleri ve Filistin davasını konu edinen şiirler yazardı. Diğer bazı şiirler ise ailesi ve evlatları üzerineydi." şeklinde konuştu.
"İslam ümmetinin evlatları Rantisi'yi, Merc Zuhur'da takındığı o asil duruşundan sonra tanıdı"
Rantisi'nin mücadele sahasında maruz kaldığı ağır imtihanlardan bir tanesinin de 425 arkadaşıyla birlikte Merc Zuhur bölgesine hicrete zorlanması olduğunu belirten Zuhri, bunun ayrıca Hamas hareketi Ve İslami Cihad hareketi öncülerine yapılan en büyük hicrete zorlama girişimi olduğunu vurguladı.
Zuhri, "Rantisi'nin İslami şahsiyeti açık ve net bir şekilde burada belli oldu. İslam ümmetinin evlatları Rantisi'yi, Merc Zuhur'da takındığı o asil duruşundan sonra tanıdı. Daha onca sadece Gazze Şeridi'nde tanınan ve hatrı sayılan biriydi. Merc Zuhur'a hicrete zorlanan kardeşlerin temsilciliğini ve resmi sözcülüğünü yürütüyor, onlara takınılması gereken onurlu duruşlarında öncülük ediyordu. Onların bu dik duruşu basın yayın organlarıyla kısa sürede duyulmalarına vesile oldu. Herkes Merc Zuhur'da bu adamın gücünü ve kahramanlığını gördü. Hicrete zorlanma günleri Abdülaziz Rantisi'nin şahsiyetinde değişimin başladığı ve Hamas Hareketinde öncülüğe ehil olma yolunda en önemli nokta olarak görüyorum." ifadelerine yer verdi.
"Hamas tarihinde basın sözcüleri arasında onun gibisi görülmedi"
"Dr. Abdülaziz Rantisi her şeyden öte bir davetçiydi." diyen Zuhri, şunları söyledi:
"Mescitlerde harika ve kendisine has bir üslupla dersler vermekle bilinir. Ömrünün çoğunluğunu zindan ve hicretlerde geçirdiği için müesseseler kurma gibi bir fırsatı olmadı. Siyonist zindanlardan çıktığında 1997'den sonra geri kalan zindan hayatını kukla yönetimin zindanlarında geçirdi. 2000 yılından sonra zindandan bırakıldığında Büyük Aksa İntifadası başladı. Onu defalarca tutuklama girişimlerinde bulunmalarına rağmen halkın Rantisi'nin evini muhasara altına alıp onu tutuklamalarına izin vermemesi sonucunda bu girişimleri de başarısız oldu. Hamas tarihinde basın sözcüleri arasında onun gibisi görülmedi. Abdülaziz Rantisi'nin ümmetin kalbinde yer edinmesine vesile olan şey onun çok defa yaşanan olaylara karşı duruşunun hızlı, hazır ve net olduğuydu. Çok güçlü ve sarsılmaz imanıyla, düşmanın kalbine korku salan duruşlar sergiliyordu. Hamas Hareketi Siyasi Ofisinin bir üyesiyken her zaman Şeyh Ahmed Yasin'in yanında yer alır ve onunla beraber hareket ederdi. Şeyh Ahmed Yasin şehit olduktan sonra hepinizin bildiği üzere 2004 yılında Hamas'ın lideri oldu. Şeyh Ahmed Yasin'in şehadetinin üzerinden henüz bir ay geçmişti. Katil siyonist çetelerin helikopteri tarafından Dr. Abdülaziz Rantisi'ye saldırı düzenlendi. Daha önce çok defa suikast girişimlerinde bulunuldu fakat başarılı olamadılar. Onunla çok defa buluşma fırsatı buldum. Daha önce onun hakkında çok şey duyuyordum. 1989 yılında zindana konulduğumda onunla ilk buluşmam gerçekleşti. Siyonist zindanların zorluğu ve kötü yaşam koşullarına rağmen herkes bağrına sabrı göğüslüyordu. Zindanlar, olumsuzluklarına rağmen Filistin evlatlarının Hamas Hareketindeki öncüleriyle buluştuğu ve onlardan tecrübe aldığı mekânlara dönmüştü. Ben kendi açımdan siyonistlerin üzerimizdeki baskılarına rağmen bu tutuklanma sürecini büyük bir fırsat olarak değerlendiriyorum."
Rantisi'nin, zindandan Şeyh Ahmed Yasin'den önce çıktığını hatırlatan Zuhri, Rantisi'nin Şeyh Ahmed Yasin çıkana kadar geniş çapta sindirmeler ve tutuklanmalar neticesinde zarar gören Hamas saflarını tekrar düzene koyduğuna dikkat çekti.
Bu dönemde Rantisi'ye beraber olduğunu ve Hamas Hareketinin öğrenci işlerinden sorumlu olduğunu söyleyen Zuhri, "Gazze'de İslam Üniversitesinde eğitim görevlisiydim. Dr. Abdülaziz Rantisi de aynı üniversitede eğitim görevlisi olarak derslere girerdi. Bu süreç bana çok defa onunla görüşme ve buluşma fırsatını verdi. Işıldayan gözlerin ve heybet sahibi bu adama bakan herkes, ardında temiz ve şefkat dolu bir kalp görüyordu. Ufku çok genişti." şeklinde konuştu.
"Sizi, Hayfa ve Tel Aviv'de sarsacağız!"
Hamas Hareketinin lideri olarak seçildiği etkinlikte Hayfa ve Tel Aviv'in füzelerle vurulmasından bahsettiğini ve kendinden emin ve heybetli bir şekilde "Sizi, Hayfa ve Tel Aviv'de sarsacağız!" dediğini aktaran Zuhri, "Bu dönemde Hamas'ın elinde ne Tel Aviv'e nede Hayfa'ya kadar ulaşacak kalitede füzeler yoktu. Ama onun şehadetinden sonra Gazze sınırlarını bile aşamayan füzeler Tel Aviv'i vurmaya başladı. O konuştuğu zaman aklımız 150 kilometrelik uzaklığa ulaşacak yüksek mesafeli füzelerin olacağını hayal edemiyordu. Tüm bu ön görüleri gerçekleşti." diye belirtti.
"Sık sık onu ziyaret ediyor istifade etmeye çalışıyorduk"
Rantisi'nin, gençlere önem ve değer verdiğini sözlerine ekleyen Zuhri, "Ben, öğrenci işlerinde çalışırken bunu gözlerimle gördüm. Bize çok değer veriyordu. Bizi hep ziyaret ediyor ve yol yordam gösteriyordu. Biz de sık sık onu ziyaret ediyor istifade etmeye çalışıyorduk. Programının yoğunluğu ve işlerinin çokluğuna rağmen onunla görüşmede hiç zorluk çekmiyorduk. Bu da onun gençlere verdiği önemi gösterir. Burada İslam ümmetine gençlere önem vermeleri için ince bir mesaj olduğuna inanıyorum." dedi.
"Rantisi gibi öncü şahsiyetlerin hayatlarını öğrenip hayatımızda tatbik etmemiz lazım"
Ümmetin, Rantisi gibi öncülere ihtiyacı olduğunu vurgulayan Zuhri, "Rantisi gibi öncü şahsiyetlerin sadece ismini ve namını bilmek değil bilakis hayatlarını öğrenip hayatımızda tatbik etmemiz lazım. Uzak tarih öncülerinden bahsetmiyoruz, asrımızın öncülerinden bahsediyoruz. Özellikle İslam düşmanlarının bizi ümitsizliğe sürüklemeye ve bunun neticesinde tamamıyla onlara teslim olamaya çalıştıkları şu zamanda muasır öncülerimize sıkı sıkıya sarılmalıyız." şeklinde konuştu. (Zeyd Varol-İLKHA)