22 Mart 2014'te sabah namazı vakti camiden çıktığı esnada, siyonist işgalcilerin helikopter saldırısı sonucu şehid olan ilk intifadanın mimarı olan Filistin'deki İslami direnişin ruhani önderi Şeyh Ahmed Yasin'in şehadetinin üzerinden 15 yıl geçti.
Şeyh Ahmed Yasin'in şehadet yıldönümü vesilesiyle İLKHA'ya konuşan Hamas saflarında mücadele eden Ebu Mümin Tallal Nassar, şehidin örnek hayatını anlattı.
Şeyh Ahmed Yasin'in, mescitlere çok önem verdiğini belirten Ebu Mümin, şehidin, Kur'anî ve Rabbani bir nesil yetiştirme derdinde olduğunu söyledi.
Şeyh Ahmed Yasin'in El Cora köyünde 1941 yılında dünyaya geldiğini belirten Ebu Mümin, işgalci siyonistlerin 1948'de Filistin topraklarını işgal etmesinden sonra henüz 8 yaşındayken diğer Filistinliler gibi anne ve babasıyla köylerinden ayrılmak zorunda kaldığını hatırlattı.
Şeyh Ahmed Yasin'in, ilk eğitimin Gazze şeridinde gördüğünü belirten Ebu Mümin, daha sonra eğitimini tamamlamak için Mısır'a gittiğini hatırlattı.
Mısır'da İhvan-ı Müslimin'in saflarında faaliyet gösterdiği için tutuklanan Şeyh Ahmed Yasin'in, İhvan-ı Müslimin hareketinin Filistin'de de tesis edilmesi için arkadaşlarıyla birlikte tekrar Gazze Şeridine döndüğünü anlatan Ebu Mümin, ardından 1987'de direnişin sembolü olacak ve aynı zamanda bir davet hareketi olacak Hamas'ı kurduğunu ifade etti.
Şeyh Ahmed Yasin'in davet ve tebliğ çalışmalarıyla İslami bir temel tesis ettiğini anlatan Ebu Mümin, "Gençlerden, çocuklardan Kur'anî ve Rabbanî bir nesil yetiştirme derdindeydi. 'Siyonist işgale bu nesille mücadeleye gireceğiz. Bu nesli kazanırsak Allah'ın izniyle Filistin özgürleşecektir.' derdi. Filistin'in özgürleştirilmesinin Kur'anî, imanî, askerî hazırlıkla birlikte gençlerin donatılmasıyla olabileceğini savunuyordu." ifadelerini kullandı.
Ebu Mümin, "Şeyh Ahmed Yasin, Filistin evlatlarının genel mizacına hitap ediyordu. Kendisi bizzat askerî işlerin dizaynını üstlenmişti. Burada Şeyh Ahmed Yasin İslami çalışmalarda bir örneklik teşkil ediyordu. O örneklik şuydu: İslamî çalışmaların öncüleri sadece konuşan değil bilakis konuştuklarını günlük hayatta fiiliyata dökenler olduğunu gösteriyordu. Ben Şeyh Ahmed Yasin'le 1989 yılında birlikte tutuklanma şerefine nail oldum. Onda ve arkadaşlarında sabır, sebat ve kahramanlıktan başka bir şey görmedim. Şehit komutan Abdülaziz Rantisi de bu dönemde zindanlardaydı." dedi.
"Faaliyetlerin merkezi mescitlerdi"
Şeyh Ahmed Yasin'in, Filistin halkına bir baba şefkatiyle muamelede bulunduğunu anlatan Ebu Mümin, şunları söyledi: "Gençlere, sorun ve sıkıntılarına göre yakınlık gösteriyordu. Kadınlara yönelik yürütülen davet çalışmalarına önem gösterirdi. İnsanlar, 'kadının toplumun yarısı' olduğunu söylüyorlar. Ama biz, 'kadının toplumun hepsi' olduğunu söylüyoruz. Çünkü nüfus sayımına göre toplumun yarısını kapsadığı doğrudur. Ama nüfusun geri kalan yarısını kadın eğitiyor. Çocukların ve gençlerin terbiyesini onlar üstleniyor. Bundan dolayı konumları önemlidir, derdi. Çocuklarla ilişkileri çok iyiydi. Onları okullarında ziyaret ederdi. Filistin toplumunun tüm tabakalarıyla iletişim içerisindeydi. İnsanlarla olan ilişkilerinde Saf suresinin, 'Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever' ayetini şiar edinmişti. Bu duvarın örülmesi de sadece Peygamber efendimizin yaptığı gibi eğitim, özel ilgi ve güzel öncülükle olabileceğini savunuyordu. Gençlerin kazanılması için mescitlerin ve davet merkezlerinin açılmasına önem veriyordu. Tüm faaliyetler Allah'ın evinde başlıyordu. Spor faaliyetleri, kadınlara yönelik faaliyetler ve gençlere yönelik faaliyetlerin merkezi mescitlerdi. İçinden yüzlerce gençlerin mezun olduğu İslamî üniversitelerin tesisi için gayret sarf ediyordu. Bir davet aracı olacak şekilde ezgi ve ilahilerin seslendirilmesine önem veriyordu. Filistin halkına hitap edecek ve kalbin mutmain olmasını, yese kapılmamayı salık veren, Hamas'ı anlatan ezgiler seslendirilmesine önem veriyordu."
"Direnişimiz 'tek hedefim Allah'ın benden razı olmasıdır' diyenlerle yürütülüyor"
"Bugün, Şeyh Ahmed Yasin ve arkadaşlarının ektiği ağacın semeresini açık bir şekilde görüyoruz." diyen Ebu Mümin, "Burada Şehid İmam Şeyh Ahmed Yasin'in kurduğu ve koca bir cisim olarak direnişi temsil eden bir hareket var. Böylesine güçlü ve kuvvetli bir hareketi ancak alınları secdede olanlar, zikreden diller, imanla atan kalpler ve tevazuu kuşanmış bilekler kurabilir. Bundan dolayı şu an Kur'anî, mücahit ve Allah yolunda ölmeye aşık gençler görüyoruz. İşte, bir volkan gibi enerji dolu gençlerle direniş sürdürülüyor. Direnişimiz, 'tek hedefim Allah'ın benden razı olmasıdır' diyen gençlerle yürütülüyor. Davamız, kendini Allah yolunda şehid olmakla şerefli bir insan olarak addeden gençlerin samimiyetiyle devam ediyor. Tüm değerli eşyalarını satıp silahı olsun ve Allah yolunda cihad edebilsin diye çaba sarf eden gençlerle bu dava sürdürülüyor. Tüm bunları gördüğümde Şeyh Ahmed Yasin'in hedeflerinde ve projelerinde başarılı olduğunu, hedeflediği nesli yetiştirdiğini görüyorum." şeklinde konuştu.
"Felçli olmasına rağmen mizahı severdi"
Şeyh Ahmed Yasin'in şefkat timsali olduğunu anlatan Ebu Mümin, "Felçli olmasına rağmen mizahı severdi. Acılar çektiği hastalıklarına rağmen işlerini yapardı. Acının ve üzüntünün olduğu anda ortaya çıkar ve insanların nefislerine umut ekerdi. Vücudunu saran hastalıklara rağmen özgürlüğün yakın olduğuna dair konuşmalar yapardı. Gazze şeridinde işgal altında olan Ebu Salim bölgesinden siyonistler ve Şaron'un kovulacağını söylemişti. Şeyh Ahmed Yasin'in bu öngörüsü gerçek oldu. Şeyh, kardeşleri, oğulları ve halkla seviyeli ve insanın kalbine mutluluk veren mizahlar yapmayı severdi. Gençlerden adı Beha El Mednun olan biri Şeyh Ahmed Yasin'i taşıma, arabaya yerleştirme görevini üstlenmişti. Şeyh ona şakayla, 'Eğer beni taşımaktan yorulduysan seni biraz rahatlatabilirim.' diye takılırdı."
insanların birçoğunun bilmediği ve benim bizzat ondan duyduğum bir şeyi aktarayım, Şeyh Ahmed Yasin öğretmenlik yapıyordu aylık aldığı maaşını fakirlere ve muhtaçlara infak ediyordu." ifadelerine yer verdi.
"İlk kıblemizin özgürleştirilmesi için çalışın"
İslam ümmetinin ancak Kur'an ve sünnetle ihya olunacağını vurgulayan Ebu Mümin, "İhanet dairesinden uzak durmalıyız. Bizim, Allah'a taate yönelmemiz gerektiğini düşünüyorum. Gençlere nasihatim ilk kıblemizin özgürleştirilmesi için çalışsınlar. Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin miracının özgürleştirilmesi için çalışsınlar. Ne mutlu bunun için çalışanlara ve ne mutlu bu davada sadakat gösterenlere. İslam ümmetinin gençlerini Allah'tan korkmaya çağırıyorum. İslam düşmanlarının bize reva gördükleri zulümden dolayı bu dava için çalışmalısınız. Yeni Zelanda'daki Müslümanların nasıl katledildiklerini gördünüz. Onları Müslüman oldukları için öldürdüler. Onlar Rahman'a secde ettikleri için katledildiler." diye konuştu. (Zeyd Varol-İLKHA)