Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen 5. Uluslararası İyilik Ödülleri programında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünün Firavunları, Nemrutları vardı, bugünün de Firavunları, Nemrutları var. Hak, batıl mücadelesi dün olduğu gibi bugün de var. Bu mücadele ilanihaye devam edecek. Dünyayı hırs, hınç ve haset değil, iyilik değiştirecektir. Dünyayı kin ve nefret değil, ihsan ayakta tutacaktır." şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkanlar:
"Ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için bu ödül töreninin hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Artık geleneksel hale gelen ödüllerin Diyanet Vakfımızın gayretleriyle yurt içi ve yurt dışında daha fazla rağbet kazanacağına inanıyorum.
Yaşadığımız çağda neticeyi Hak'tan, Halik'ten, Allah'tan bekleyerek yapılan çalışmalar adeta altın değerindedir. Az önce futboldan emekli olduğunu kabul edelim Ömer kardeşimizin artık hayır istikametinde goller atmayı hedeflemesi güzel bir gayeydi.
"Dünyamız iyi insanların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor"
Her şeye menfaat penceresinden bakıldığı dönemde bu ödüller adeta çöldeki vaha gibidir. Marifet iltifata tabidir. Günlük yaşantımızda, siyaset, ticaret, uluslararası ilişkilerde şahit olduğumuz hadiseler insanı insan yapan en büyük hasletin iyilik, yardım olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Dünyamız iyi insanların, hayır hasenat sahiplerinin yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor.
Bugünün de Nemrutları ve Firavunları var
Dünün Firavunları, Nemrutları vardı. Bugünün de Nemrutları ve Firavunları var. Hak batıl mücadelesi dün olduğu gibi bugün de var. Bu mücadele ilanihaye devam edecektir. Dünyayı hırs, hınç, haset değil iyilik değiştirecektir.
"Dünyayı zalimlerin önünde eğilenler değil, mazlumlara sahip çıkan Müslüman yürekler yeşertecektir"
Dünyayı çatışma, kavga değil barış kaim kılacaktır. Allah rızası için iyilikte bulunanlar dünyayı güzelleştirecektir. Dünyayı zalimlerin önünde eğilenler değil, mazlumlara sahip çıkan Müslüman yürekler yeşertecektir. Sırtını müstekbirlere dayanmış katillerin kalplerde açtığı yaraları diline, dinine, rengine bakmadan muhtaçları bağrına basanlar tedavi edecektir.
Savaşın, yoksulluğun, husumetin yaydığı kara bulutları inşallah insanlığın ufkundan yine iyi kalpler kaldıracaktır. Bunun için derviş Yunus 'yaradanı yaradandan ötürü severim' diyerek hepimize yürünecek yolu gösteriyor.
"Özde demokratlarla sözde demokratlar bu süreçte ifşa oldu."
Son 7-8 senede bölgemizde vuku bulan hadiseler, 100 binlerce Müslümanın gözündeki perdeyi de kaldırdı. Suriye, Yemen, Irak, Libya ve Filistin'de yaşananlar Müslümanlar için iyiyi kötüden, dostu düşmandan ayıran bir furkan oldu. Maskeler düştü, makyajlar aktı, gerçek yüzler ortaya çıktı. Özde demokratlarla sözde demokratlar bu süreçte ifşa oldu.
Temel sorunumuzun imkansızlıktan ziyade vicdansızlık olduğu bir kez daha açığa çıktı. Dünyada barış ve huzurun önündeki en büyük engelin irade eksikliği, vicdan kıtlığı aleniyet kazandı. Bu süreçte bazı müslüman devletlerle beraber batılı ülkeler, kurum ve kuruluşlar çok kötü bir imtihan verdiler. Temel insanlık sınavından da sınıfta kaldılar.
''Sisi ile masaya oturmam''
Ha bizi tahrik etmeye çalışıyorsan, biz tahrik olmayacağız. Biz bu oyunla tahrik olmayacak kadar evrensel bir dinin mensuplarıyız. Bu oyuna gelmeyiz. Aynı şekilde Mısır'da darbe mahkemelerinin kararlarıyla idam edilen gençlerin acısını yüreklerinde hissetmediler. Daha geçenlerde 9 genci idam ettiler. Ey Batı! Avrupa Birliği, hani AB ülkelerinde idam yasaktı. Siz Sisi'nin davetiyle nasıl oluyor da icabet ediyorsunuz. O da bir katliamın düzenleyicisi. Samimi olsaydınız, gerçek demokrat olsaydınız böyle bir idam mekanizmasını çalıştıran davetine icab etmezdiniz. Beni Sisi'yle barıştırmak isteyen çok var. Asla kabul etmiyorum, etmem de. Halkın yüzde 52 oyu almış olan Mursi'yi ve arkadaşlarını mahkum eden bir antidemokratla karşı karşıya gelmem, onunla aynı masaya oturmam.
İşgalci Netanyahu'ya tepki
Eğer dünyada bir zalim aranacaksa ta kendisi sensin. Bize tahrik etmeye çalışıyorsan biz tahrik olmayacağız. Çünkü biz bu oyunlarla tahrik olmayacak kadar evrensel bir dinin mensuplarıyız.
İstanbul'da vahşice öldürülen Müslüman gazetecinin katli karşısında seslerini çıkarttılar mı? Şimdi ses çıkartanlar malum ülke tarafından sürekli olarak dışlanıyor. İstediğin kadar dışla, biz hak neyse söyledik. Bizden katliamın belgelerini isteyenlere belgelerini verdik. Gelin dedik, dinlettik. Amerika, Japonya, Fransa, İngiliz, Suudi Arabistan'ın kendisi.
"Yerli işbirlikçi varsa bunu açıklamaya mecbursun"
Hepsine anlattık. 15 işi 2 uçakla İstanbul'a geliyor ve başkonsoloslukta bu katliamı yapıyor. Nişanlısı kapıda. Veliaht prens açıklama yapıyor 'öbür kapıdan çıktı' diyor. Dışişleri Bakanı 'yerli işbirlikçilerle bu uygulandı' diyor. Diyorum ki, 'yerli işbirlikçi varsa bunu açıklamaya mecbursun'. Şunu söylüyorlar 'diğer kapıdan çıktı'. Yahu bu akil baliğ olmamış çocuk mu? Dışarıda eşini bekliyor, eşini almadan gidiyor. Bu adam dünyanın tanınmış gazetecilerden bir tanesi. Bunlar insanoğlunu enayi yerine koyuyorlar. Suudi yönetimi bunun katillerinin o 15 kişi içinde olduğunu biliyor.
Karanlık ne kadar koyu olursa olsun onu yırtan bir şafak bulunur. Gecenin siyahını delen bir kandil bulunur. Gökyüzünü aydınlatan bir kamer bulunur. Yaralı gönüllere şifa olacak bir merhem bulunur. Allah için seven mümin yürekler bulunur. Zalimlere inat, mazluma sahip çıkacak iyilik neferleri bulunur. İşte Türkiye böylesi kasvetli dönemde, zulüm karanlığını delen bir kandil olmuştur. Dünyada tüm dönor ülkelere yardım konusunda 1 numara milli gelire oranla ölçüldüğünde Türkiye'dir.
"Gönül coğrafyamızın tamamına yardım elini uzattık"
Türkiye, vicdansızlık ve çifte standardın karabasan gibi dünyanın üzerine çöktüğü bir dönemde merhametin, şefkatin, iyiliğin sesi olmuştur. Biz sadece ülkesindeki çatışmalardan kaçan 3,6 milyon Suriyeli kardeşimize kapımızı açmadık, aynı zamanda onları bağrımıza bastık. Türkiye, 2018 senesinde 8,5 milyar dolarla, oran ve miktar bakımından insani yardımlarda zirveye yerleşti. Suriye ile beraber Kırgızistan’dan Afganistan’a, Somali’den Filistin’e, Sudan’dan Libya, Yemen, Bosna’ya kadar gönül coğrafyamızın tamamına yardım elini uzattık.
"AB verdiği sözü tutmadı"
Şu ana kadar 35 milyar doları aşmış vaziyette yaptığımız harcama. AB verdiği sözü tutmadı. Bize 1 milyar 710 milyon dolar ödeyecekti. Ama ödemediler.
Bugün TİKA, AFAD, Kızılay, Diyanet Vakfı sivil toplum kuruluşlarımızla dünyanın en sıkıntılı coğrafyalarında insani yardımlarımızı sürdürüyoruz. Ecdadımızın yaptığı gibi 4 kıta 7 iklimde Türkiye'nin iyilik sancağını göndere çekiyoruz. İçimizdeki gibi gafiller, vicdansızlar anlamasa da inşallah imkanlarımızı mazlumlarla paylaşmayı sürdüreceğiz.