Riyad Makaev - Analiz
Türkiye, Sovyetler dağıldıktan sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinde yaşayan Müslümanlar için bir ümit kapısı haline gelmişti. Müslümanların yaşadıkları Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerinin ilk müracaat ettikleri ülke yine Türkiye olmuştu. Komünizm döneminde dinlerinden mahrum kalan Müslüman topluluklar, en yakın komşuları Türkiye’den hem ağabeylik, hem dini ve siyasi bakımdan yardım bekledi.
Senelerce Osmanlının gelip kendilerini kurtarmasını bekleyen Kafkasya Müslüman Halkları, 1991’de Sovyetlerin dağılmasıyla özgürlüğüne kavuşmuş ve Türkiye’ye geldiklerinde adeta hayal kırıklığına uğramışlardı. Türkiye’de Osmanlıdan eser bile kalmamıştı. Hayal kırıklığına uğrayan Kafkasya Müslümanlarının temsilcileri geri dönünce Müslümanlara anlatacak bir şey bulamamışlardı. Ben şahsen bu dönemi yaşadığım için hatırlıyorum. Çeçen Lider merhum Şehid Cevher Dudayev ilk Türkiye ziyaretinden sonra, Çeçen devlet televizyonunda Türkiye’nin bir laik devleti olduğunu söyleyince, halk ertesi gün “yine Osmanlıyı kötülüyorlar” diye Cevher Dudayev’in konuşmalarına inanmamışlardı.
TÜRKİYE DE BÖLGEDE GÜÇLÜ BİR OYUNCU
Tabi ki, Türkiye kendi iç meseleleriyle boğuşurken ve yeni modernleşme ve demokrasiye geçiş döneminde Rusya’dan yeni dağılmış olan Kafkasya Cumhuriyetleriyle gerektiği gibi ilgilenemezdi. Ancak, bugün o dönem değildir. Bugün Türkiye dış politikada artık dünyada söz sahibi olmaya başlamış gözükmektedir. Türkiye’ye artık eski muamele yapılmıyor. Komşu ülkeleri Türkiye’nin sözüne güveniyor ve Türkiye’deki Müslümanların hareketlerini iyice takip ediyor ve güçlü bir oyuncu olarak görüyor.
Neden bugün Türkiye yine Kuzey Kafkasya’da Rusya’nın işledikleri zulümleri görmezlikten geliyor? Bunu benim gibi birçok insan anlamakta zorluk çekiyor.
ALTIN KÜLÇELERİYLE YAKALANDI DİPLOMATİK PASAPORTLA BIRAKILDI
Geçen günlerde Antalya Havaalanında bir Çeçen vatandaşı olan Emruttin Edilgiriyev, 12 kilo altın külçeyi ülkesine götürmek isterken yakalandı. Amruttin Edilgiriyev, Türkiye’deki gazetelerde Çeçen bir lider olarak tanıtıldı ve kendisinin diplomatik pasaportu olduğundan dolayı suçlanmadan ülkesine gönderildi.
Kaçakçılık yapan biri diplomatik pasaportu alamaz mı? Rahatlıkla alır. Çeçenistan’da yıllarca Müslümanlara zulüm eden Kadirov’un küçük rejiminin adamları, Türkiye’de istedikleri gibi dolaşıyorlar ve ticaret yapıyorlar.
Türkiye’nin istihbaratı bunu bilmiyor mu? Gayet iyi biliyor. Türkiye’de epey cinayetler işlendi ve her cinayette Kadirov’un ismi geçiyor. Ancak, Kadirov’un en yakınları ve kendisi bile Türkiye’ye rahatlıkla gelip gidiyor. Türkiye’nin bir zamanlar değer verdiği, adını park ve caddelere verdiği Cevher Dudayev’i bir haydut olarak ve halk düşmanı olarak ilan eden Kadirov ve yandaşları, zamanında Dudayev’in göremediği misafirperverliği görmektedir.
Türkiye’nin serbest bıraktığı Emruttin Edilgiriyev, Konya’da İlahiyat Fakültesine girmişti ve sonradan burayı bırakarak Çeçenistan’da Müftülüğün başlattığı Cami projesine Konya Belediyesinden yardımları götürmeye başladı. Milyonlarca dolar yardımları götürdüğü halde Çeçen müftü Ahmet Kadirov bir türlü cami yapamamıştı. Ancak Ramzan Kadirov’un babası Ahmet Kadirov kendi etrafında Konya’nın yardımlarıyla modern silahlarla bir grup oluşturmuştu. En modern jeepler ve silahlı adamlar... Müftü için ne gerek vardı. İlk fırsatta Çeçen halkının demokratik bir platformda tüm dünya önünde AGİT teşkilatının ve BM’nin gözlemciliğinde seçilen cumhurbaşkanı merhum şehid Aslan Mashadov’a karşı çıkarak Çeçen Katili Putin’in yanında yer aldı.
Eski müftü Ahmet Kadirov’un oğlu Ramzan Kadirov şimdilerde tıpkı eskiden Türkiye’de 33 kurşun olayı sorumlularının adları nasıl bölgedeki okullara verilmişse Çeçenistan’da caddelere Putin’in isimlerini vermektedir. Bu, halkın en nefret ettiği şeydir. Nasıl kendi halkının katillerinin isimlerini caddelerinize verirsiniz ki…
ŞEHİD EDİLEN TÜRKİYELİLERİN SAYISI MAVİ MARMARA’DAKİNİN İKİ KATI
Çeçenistan açlıkla mücadele ederken, işsizlikle boğuşurken, Kadirov, Türkiye’de Adana Ceyhan’da bir cami ve köy sakinlerine yeni evler yapıyor. Sivas’taki etnik Çeçen kökenli Türkiye`lilere Çeçence öğretmek için bir dernek binası alıyor. Yine Kadirov, Gürcistan PIK televizyonunun verdiği bilgilere göre, bazı hakiki Çeçen liderlerini öldürtmek için katilleri tutmuş ve bunun iznini de bizzat Putin’den almış. Kadirov’un adamları ve katilleri diplomatik pasaportlarını kullanarak bu işi yapmaktadırlar. Türkiye de onlar için bir duraklama noktası haline gelmiş.
Bugünlerde israil “Mavi Marmara” olayından dolayı Türkiye’de yargılanırken, aklıma bir soru geliyor, “Acaba, Türkiye’den gönüllü olarak Çeçenlere yardıma giden Türkiye`li Müslümanlar Çeçenistan’da öldüren Kadirov ve Rus askerleri ne zaman Türkiye’de yargılanacak? Mavi Marmara gemisinde israil’li askerlerin müdahalesi sonucunda şehid düşenlerin sayısı dokuzdur. Allah (c.c.) onlara altında ırmaklar akan “Firdevs” cennetini versin! Peki, Çeçenistan’da şehid düşen ve geride Türkiye’de çocuklarını ve eşlerini bırakan şehidlerin sayısı kaçtır? Bunu kim biliyor? Bilenler varsa neden Rusya aleyhinde bir dava açamıyorlar. Şunu belirteyim: Çeçenistan’da şehid düşen Türkiye`li Müslümanların sayısı Mavi Marmara’da şehid düşenlerin iki katıdır.