Cizre'deki İslami faaliyetleri nedeniyle PKK'nin hedefi olan ve 19 Şubat 1992 yılında PKK'nin kurduğu pusu sonucu katledilen Şeyh Muhammet Zeki Atak'ın mücadelesini anlatan öğrencilerinden Nasuh Sevinik, "Şeyh Zeki’nin tek amacının iyiliği emredip kötülükten men etmek olduğunu" söyledi.
Emperyalist devletlerin bölgede PKK ve türevi örgütleri kurarak, destekleyerek halkı İslam’dan uzaklaştırdığına değinen Sevinik, “Emperyalistler memleketimiz üzerinde çok yatırım ve projeler yapıyor. Memleketimizi hâkimiyet altına almak için İslam’dan uzaklaştırmak istiyorlar. İslam karşıtı oluşumları kurarak bölge Müslümanlarının, zulme ve küfre başkaldırmalarını engellemeye çalışıyorlar. Müslümanlar bir dönemde zalim ve zorbalarca İslami ilim tedrisatlarından men edildi. Halkına rehberlik edecek âlimler yok denilecek kadardı. Başkaldıran şehit ediliyordu. Karanlık odaklar memleketimizin üzerine çöktü. Kur’an, İslami tedrisatlar yasaklandı. Bunlar yapılırken bir diğer yandan karanlık, yanlış fikirler coğrafyamızda kurularak desteklendi. Tüm bunlar halkın tekrardan İslam ile dirilmesine, uyanmasına ve din ile başkaldırmasına engel olmak içindi.” dedi
“Şeyh Zeki ve arkadaşları halka kurtuluşun İslam ile olacağını anlatıyordu”
Halkın sosyalist/komünist örgütlerin kucağına itildiği bir zaman diliminde Şeyh Zeki ve arkadaşlarının kurtuluşun ve özgürlüğünün İslam ile olduğunu anlattığını dile getiren Sevinik, “Aynı bu dönemde elhamdülillah İslami bir hareket kurulmasıyla Müslümanlar bir araya geldiler. Bu İslami hareket Müslümanların içerisinde olduğu durumu tam tespit edip İslam yolunda mücadele ve hizmet ettiler. O dönemde çok eziyetler çekildi. Şeyh Zeki ve dostları bir araya gelip memleketimizde İslami hizmetlere yoğunluk verdi. Seyda mazlum, mustazaf, hak ve hukuku gasp edilen, komünist ve sosyalistlerin kucağına itilen bu millete tekrardan İslam yolunu göstererek iyiliği emredip kötülükten men etme çabası içerisindeydi. Seyda Molla Zeki İslam’ı tebliğ etmenin korkulduğu karanlık dönemde meydanlarda İslami tebliğ ediyordu. Halka kurtuluş, özgürlük, zafer ve izzet yolu olan İslam ile iki dünyada kurtuluşun yolunu gösteriyordu. Seyda, memleketimizde İslami çalışmalarını yaparken çok sıkıntılar çekti. Emperyalistler tarafından kurulan, desteklenen örgütler İslam ve Allah yolunda çalışanlara hayat hakkı tanınmıyordu. Baktığımızda Şeyh Zeki gibileri memleketimizde İslami çalışmalar yaparken tehdit ediliyordu.”
“Seyda'nın fikirleriyle baş edemeyenler yalan ve iftiraya başvurdu”
İslam karşıtı solcuların Şeyh Zeki ile münakaşaya girdiklerinde şehidin ilmi karşısında rezil olduklarını, Seyda'nın fikirleriyle baş edemeyeceklerini anladıklarında iftira ve yalanlarla toplumda itibarını zedelemeye çalıştıklarını söyledi.
Tüm tehdit, engelleme ve iftiralara rağmen Şeyh Zeki’nin davasından taviz vermediğini söyleyen Sevnik, “Seyda memleketimizde çok tanınıyordu. Şeyh Zeki fenni ve İslami ilimleri çok iyi biliyordu. Hem beşeri ilimleri hem de İslami ilimleri çok iyi biliyordu. O nasıl mücadele edileceğini, nasıl karşı konulacağını çok iyi biliyordu. Müslümanlarla dalga geçen solcularla münakaşaya girdiği zaman İslam'ı çok güzel bir şekilde anlatıyordu, ispat ediyordu. Peygamber Efendimizin sünnetini güzel bir şekilde beyan ediyordu. Kurtuluşun İslam ile olacağını izah ediyordu. Seyda öyle güzel konuşuyordu ki karşısındaki solcular münakaşa yapamıyordu, teslim oluyordu; Seyda'nın fikirleriyle baş edemiyordu. O dönemde Seyda çok mücadele etti. Solcu fikirlere sahip olanlar Seyda'yı saflarına çekmek için çok çalışıyorlardı. Onlarda Seyda'nın ferasetli ve basiretli biri olduğunu biliyorlardı. Seyda'yı saflarına çektikleri zaman onlar için çok çalışacağını biliyorlardı. Bunun için çok çalıştılar, Seyda'yı saflarına çekmeye çalıştılar. Ama her Seyda ile oturmaya, münakaşa yapmaya geldiklerinde Seyda'nın imanı, fikirleri ve sünnete olan bağlılığı onların çabalarını boşa çıkartıyordu. Seyda'nın karşısında mücadele edemiyorlardı. Bir türlü Seyda'yı saflarına çekemediler. Ama şunu bildiler ki, Seyda karşılarında olsa çok sıkıntı çekecekler.” ifadelerini kullandı
“İslam davasına şahsımızla zeval vermeye hakkımız yok”
“Sosyalistler Seyda ile baş edemedikten sonra iftiralara başladı. Çamur at tutmazsa izi kalır misaliyle Seyda ve davası hakkında her zaman yalan ve iftiralarda bulunuyorlardı. Bu yalan ve iftiralar öyle bir seviyeye geldi ki tahammül edilemezdi. Seyda'nın İslami çalışmalarından sonra İslam tarihinde geçen, Siyer-i Nebi’de geçen olaylar birer birer tekerrür ediyordu. Müslümanlara iftiralar atılıyordu. Seyda gibilerine hakaret ve iftiralar yapılıyordu. Peygamber Efendimize ve sahabelerine atılan iftiralar aynen Seyda ve arkadaşlarına yapıldı. Peygamber efendimiz ve sahabeler o yalan, iftira, hakaret ve eziyetlerin karşısında davalarını terk etmedikleri gibi dönemimizde de mukavemet ve mücadele yapıldı. Allah ve Resulünün yolu terk edilmedi. İftira, hakaret ve eziyetlerle beraber mukavemet ve imanlar artıyordu. Çünkü İslam bunu bizden istiyor. Baktığımızda Peygamber Efendimiz mücadelesinden hiç taviz vermedi. Peygamber varisi âlimler bu mücadelede hiçbir zaman taviz vermedi. Onlara taviz vermek caiz değildir. Seyda'ya çok dünyevi teklifler geldi. Ben şahidim ki Seyda bunu söylüyordu; eğer başımız bu davaya kurban olacaksa bile İslam davasına zeval vermeye hiçbir şekilde hakkımız yok, bu caiz değildir. Çünkü İslam tarihinde peygamber varisleri için bu caiz olmamıştır.”
Şeyh Zeki ve arkadaşlarının Siyer-i Nebi’nin kitaplarda kalmadığını kanlarıyla ispatladıklarını anlatan Sevinik, ”Bu süreçte çoğu genç bu çalışmalara tabi oldu. İslami harekete yakınlaştılar. Bu mücadeleyi sürdürdüler. O süreçte baktığımızda halkın kurtuluşu ve özgürlüğü bahanesiyle ortaya çıkan sol hareketler, İslami hareket ile mücadele edemeyeceklerini anladılar. Tarihte daima tekerrür edildiği gibi onlarda şiddete başvurdular. Onlar da Seyda ve arkadaşlarını şehit ettiler. İslam tarihinde geçen olaylar aynen o dönemde tekerrür etti. O zamana kadar Siyeri-i Nebi'yi okuduğumuzda sanıyorduk ki çekilen eziyetler ve verilen mücadeleler kitaplarda kaldı. O cehalet ve karanlık devir gitti, insanların uyanıp yanlış yapmayacaklarını sanıyorduk. Allah diyor ki 'Öyle müminler var ki; Allah'a verdikleri sözde durdular. Şehadete kavuştular. Çoğu da sırasını beklemektedir. Onlar sözlerini hiç bir zaman terk etmezler.' Allah bizleri de sözlerinde duranlardan eylesin. Allah şehitlerin bereketli kanlarıyla bu hareketi bugünlere kadar ulaştırdı. O dönemde çok eziyetler çekildi. Ama elhamdülillah bugün neticesini görüyoruz. Yüzbinlerce insan İslami dava ile uyandı.” şeklinde konuştu
Program edilen dua ile son buldu. (Ahmet Uçar – İLKHA)