Fiili Durumu Sineye Çekmeyen Adam: Muhammed Mursi

Mısır`da 25 Ocak devrimiyle devrilen Hüsnü Mübarek yerine seçilen Muhammed Mursi, attığı cesur adımlarla Müslümanların teveccühünü kazanırken, israil ve batının hesaplarını alt üst etti.

Ekleme: 11.09.2012 17:35:00 / Güncelleme: 11.09.2012 17:35:00 / Siyaset Gemisi
Destek için 
Hamza Çetin / Haber Analiz- DOĞRUHABER

 

Muhammed Mursi, Mısır Cumhurbaşkanlığına seçildiğinde bütün Müslümanların üzerinde iyimser bir hava oluştu. Ancak Mısır üzerindeki şer güçlerin hesapları, eski rejimin artıkları ve siyonistlerin Mısır karar mekanizmalarındaki etkileri Mursi’nin işini zorlaştırıyordu. En iyimser olanlar bile Mursi’nin zorlukları kısa sürede aşacağını beklemiyordu. En iyimser senaryoya göre Mursi süreci şu şekilde idare edecekti.
 
ADETA EŞ BAŞKAN TANTAVİYLE BİRLİKTE MISIR’I YÖNETMESİ BEKLENİYORDU
Mursi, Mısır’da etkili olan askeri konseyle ve diğer güçlerle uzlaşmaya çalışacak, yapacakları reformları bunları karşısına almadan yapacaktı.
 
Amerika Dış İşleri Bakanı,  Clinton’un israil’e verdiği güvencede yer aldığına göre Muhammed Mursi, dış politikayı askerlere havale edecekti. Buna göre en azından bu dönemde Mursi Mısır’ın dış politikasıyla ilgilenmeyecek sadece içte sosyal ve ekonomik reformlar yapmakla yetinecekti.
 
Bu dönemde Mursi, israil’le muhatap olmak ve sürtüşmek istemiyordu. Bu nedenle dış politikada geri durmayı tercih edecekti. israil de bu durumu kabullenmeye hazır görünüyordu.
 
Muhammed Mursi, adeta Mısır eş başkanı görüntüsü veren Askeri Konsey Başkanı Tantavi’yle birlikte kerhen de olsa Mısır’ı yönetmeyi kabul edecekti.
 
Mursi halktan aldığı desteği ekonomik ve siyasi reformlarla taçlandıracak, bu şekilde halk desteğini elde ederek ilerde yapmayı tasarladığı reformları yapacaktı.
 
Mursi’nin aldığı oy oranı onu Mısır cumhurbaşkanı konumuna getirmişti. Ama Mısır’ın tek gücü haline getirmekten uzak kalmıştı. Bu da Mursi’nin karşısındaki güçleri hesap ederek, dengeleri gözeterek hareket edeceği intibaını oluşturuyordu.
Mursi mevcut durumu kabullenecek bir adam portresi değil de sineye çekecek adam portresi çiziyordu. Yani Mursi, fiili durumu kabullenmediğini her fırsatta ortaya koyuyor. Ama bunu sineye çekmek zorunda olduğu mesajını da veriyordu.
Sina’daki olaylar, anayasa mahkemesi kararları ve bazı gazete yazarlarının Mursi’yi ölümle tehdit etmeleri Mursi’nin elinin zayıf olduğunu bu nedenle yukarda belirtildiği şekilde davranmaya mahkûm olduğu izlenimi oluşturuyordu.
MURSİ, SİNEYE ÇEKEN ADAM PORTRESİNDEN LİDER VASFINA BÜRÜNDÜ
En iyimser siyasi ve askeri uzmanlarının düşünceleri bu şekildeydi. Fakat kısa süre içinde Mursi bütün beklentileri ve hesapları alt üst ederek şok kararlara imza attı. Bir anda Mursi, fiili durumu  “sineye çeken adam” portresinden lider adam vasfına büründü.   Mucizevi bir refleksle Mursi kısa süre içinde aşağıdaki adımları atarak dostlarını hayran, düşmanlarını dehşet içerisinde bıraktı. 
 
Başta Askeri Konsey Başkanı ve Genel Kurmay Başkanı olmak üzere üst düzeydeki bütün askeri erkânı emekliye sevk etti. Fakat bu noktada dâhiyane bir hamle daha yaparak herkesi şaşırttı. Emekliye sevk ettiği Tantavi’yi ödüllendirip, sahip çıkarken diğerlerine sahip çıkmadı. Böylece askerlerin kendisine karşı birleşmesini önledi.
 
Sina’daki gelişmeleri değerlendirerek Camp David anlaşmasını fiilen delmiş oldu. Çünkü anlaşmaya göre Mısır, Sina Yarımadasında ağır silah bulunduramıyordu. Genel komutan vasfıyla Mursi, Sina’daki operasyonları bizzat sevk ve idare ederek, israil’e gözdağı verdi.
 
Mursi, Mısır Genel Belediye Başkanı hükmünde olan Başbakanlığa herhangi bir siyasi parti veya gruba bağlı olmayan Muhammed Hişam Kandil’i seçerek toplumsal uzlaşmaya verdiği önemi ortaya koymuştur.
 
Dış politikada ipleri eline alan Mursi, israil’le yapılacak temasları muhataplık seviyesinde olmasını istemiyor. Mürsi, israil’le temasa izin veriyor. Ama israil’in muhatap alınmasına izin vermiyor. Bu da israil Dış İşleri Bakanı Liberman, “israil, kimsenin fahişesi değildir” diyerek Mursi’ye karşı aczini ve öfkesini ifade etmiştir.
 
Muhammed Mursi, Tahran’da yaptığı konuşmada bütün İslam âleminin duygularına tercüman olmuştur. İran’ın mezhepçi siyasetine pirim vermediği gibi onu ümmetin dışına da itmemiştir. Böylece vahdet konusunda da Mursi’nin ilerde çok iş göreceği ortaya çıkmıştır.
BAŞARISININ TEMELİNDE CEMAAT ORGANİK VE MANEVİ RABITASININ ROLÜ VAR
Muhammed Mursi, Müslümanların kendi idarecilerini seçmelerinin güzelliğini ve zevkini yaşatan bir şahsiyet olmuştur. Demek ki, oy kullanma şeklinde de olsa Müslüman idareciler arkalarına Müslümanların desteğini aldığında bunun manevi hissini de yaşayarak Müslümanların duygularına tercüman olacak, onların gönüllerini ferahlatacak adımları atma gücünü kendilerinde bulunabiliyor. Yani oy vermek adeta bey’ate dönüşebiliyor. En azından idareciler bunu bu şekilde his etmeye başlıyor.
 
Muhammed Mursi cemaatin siyasallaşmasının ve siyasetin cemaatleşmesinin canlı ve etkili bir örneğidir. Buna göre Müslüman idareciler halkın desteğini aldıklarında ve kendileri de cemaat mektebinden çıktıklarında korkmuyorlar. Hem nefislerine, hem de dış tehditlere karşı dirençli ve kararlı olabiliyorlar. Bu şekilde Mursi; İslam alemine, idareye ve siyasete dair yeni bir prototip olmuştur. Cemaatin / tarikatın organik ve manevi rabıtası halkın desteği idarecilere tüm hesapları ve beklentileri aşan kararlar almasına yardımcı olacaktır. Artık bu, ümmet için denenmeye değer bir usuldür.